Sevgili okurlarım, Türkiye’de milyonlarca insanımız iş arıyor ama bulamıyor.

Uzaklara gitmeye gerek yok...

Meclis’te tanışınız olan milletvekillerine sorun. Her gün onlarca seçmeni Meclis binasında ağırlamak, onlara yemek ısmarlamak zorunda kalan vekiller iyice bunalmış durumda.

Buna iktidar milletvekilleri dahil.

Geçen gün onlardan biriyle dostça konuşurken bu konuyu sordum. Verdiği yanıt çok ilginçti:

“Bizim bu konuda, seçmenden gelen istekler konusunda iki sorunumuz var. Birincisi işsizlik. Herkes haklı olarak torpil istiyor. Oysa iktidar milletvekili olarak artık hiçbir yerde bizim bile sözümüz geçmiyor. Karşımızda muhatap yok. Bakanlara ulaşamıyoruz. Bakan Yardımcıları var, onların da başı sıkışık ve milletvekili ile ilgilenme gibi bir dertleri yok! Zaten o yardımcılar bürokrat olduğundan, kendi bakanlıklarında bile sözleri fazla geçmiyor.”

İkinci sorun nedir diye sordum:

“Sağlık sorunları için gelenler. Hastaneye yatıp tedavi görmek isteyenler... Bu sorunu rica minnet, başhekimlerle falan çözmeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Tabii ilk sorun olan işsizlik hep başı çekiyor. Şimdi bakıyorum, muhalefet milletvekilleri de bu konuda dertli ama inanın, onların sözü ne kadar geçiyorsa, bu konularda bizim sözümüz ancak onlar kadar geçiyor.”

★★★

Bir ülke düşünün, en az beş milyon kişi işsiz geziyor. İş arıyor ama bulamıyor.

Çoğu asgari ücrete bile razı.

O insanların çoğu genç...

Önemli bir bölümü üniversite bitirmiş. Bazıları garsonluk, bazıları şoförlük, boyacılık yapıyor.

Ülkenin ve kendilerinin geleceği konusunda bütün umutlarını yitirmiş durumdalar.

Herkesin, ama özellikle gençlerin amacı, bir yolunu bulup kapağı yurt dışına atabilmek...

★★★

Dikkat ediniz, iktidarın kendince düzenlediği “Propaganda ve beyin yıkama” faaliyetleri arasında bu gibi konulara değinmesi asla söz konusu olmuyor.

Gündeminde Suriye var, Libya var, bütün dünyaya posta koymak var da, işsizlerin sorunu konusunda çözüm arayışı falan yok.

Ağızlarına almaktan bile korkuyorlar.

★★★

Enerji Bakanı Fatih Dönmez iki gün önce utanç rakamlarını Meclis’te resmen açıkladı.

2019 yılında borcunu ödeyemediği için hakkında işlem yapılan elektrik abonesi sayısı 3 milyon 365 bin kişi.

Doğalgaz borcunu ödeyemediği için hakkında işlem yapılan 710 bin kişi.

Hakkında işlem yapılması ne anlama geliyor?

Elektriğin, ya da doğalgazın kesiliyor.

Hele bu soğuk havalarda bunların kesilmesinin ne anlama geldiğini bir düşünün...

Türkiye işte böyle yönetiliyor.

★★★

Vatandaş Selim yakınıyor:

“Bağkur emeklisiyim.

Zamları beynimizde patlattıkça patlattılar ve ben elektrik faturamı ödeyemez duruma geldim. 68 yaşındayım, elime ayda 2.100 lira geçiyor. Yetmediği için taksilerde günde 40 liraya şoförlük yapıyorum. Şu anda evde elektrik yok. Kestiler... Biriken elektrik borcum 3.200 lira. Kombi yanmıyor. Ailece soğukta oturuyoruz. Sizden akıl almak istiyorum, ben ve ailem ne yapalım?”

Ben şimdi bu vatandaşa nasıl akıl vermeliyim?

★★★

Sevgili okurlarım, milletvekili değilim. Dolayısıyla her gün başıma üşüşen seçmenlerim de yok.

Ama vatandaşın dertli olduğunu çok iyi biliyorum.

Sokakta tanıyan benden bile iş istiyor. İnsanlar yanıma geldikçe utanıyorum, çaresizliğimi anlatırken sanki o sorunun sorumlusu benmişim gibi yüzüm kızarıyor.

Bazıları ısrarcı oluyor, baştan savdığımı düşünüyor:

“Abi sen istersen bir şey yaparsın!”

★★★

Bir yanda ülkesinden umudunu kesmiş olan milyonlarca işsiz vatandaş...

Öbür yanda 2.020 liralık asgari ücret.

Asgari ücretin altında çalışmaya razı (ve çalışan) yüz binlerce Suriyeli, Iraklı, Afganlı, Afrikalı, Kırgız, Türkmen, Azeri vesaire...

Bir başka yanda ise memleketi soyup soğana çeviren üçkağıtçılar, vurguncular, yandaş müteahhitler...

Koskoca Atatürk havalimanını bir çırpıda kapatıp yenisine taşınan aymazlar...

Şimdi Kanal İstanbul’un rantını paylaşmaya soyunup yeni vurgunlar peşinde dolanmaya başlayan Katar şeyhinin anası gibi uyanıklar...

Ve sessiz, tepki veremeyen, korkutulmuş bir toplum.

Vurguna, soyguna, ranta dur demeyi aklına getirmeyen, tam tersine teşvik eden bir iktidar.

Borcunu ödeyemeyen 4 milyondan fazla vatandaşın evinde ve iş yerinde elektrik ve doğalgaz kesilmiş.

Çoğu gençlerden oluşan beş milyon kişi iş arıyormuş.

Kime ne, kim takar!   

Daha fazlasını söylemek içimden gelmiyor, işte bu koşullarda gazetecilik yapıyoruz!