Sevgili okurlarım, Türkiye’nin bütçe açığı resmen alarm veriyor. Ekonomi batık durumda.
Çileyi vatandaş çekiyor. Düşünün ki, şimdi ülkede en büyük gündem konumuz, emeklilere önümüzdeki hafta verilecek olan bin liralık ikramiye konusu.
Herkesin peşinde koştuğu o bin liralık ikramiye var ya!.. Milyonlarca emeklimizle alay edercesine onlara layık görenlerin çerez parasına bile yetmez.
Ekonomiyi geçici önlemlerle yönetmeye çalışıyorlar.
Ancak ne yapsalar yetmiyor.

★★★

Bütçen açık mı, bu açığın kapanması söz konusu değil mi, o halde ne yapmalı!..
Daya zamları gitsin.
Akaryakıt, elektrik, doğalgaz, su, içki, sigara, Allah ne verdiyse zam yapmak işin en kolay yolu.
Birkaç gün önce doğalgaza yüzde 15 zam geldi. Bunun sonucu olarak elektrik zammı da kapıda bekliyor.
Dün sigaraya yine gaddarca bir zam yaptılar.
Yakında içkiye de geleceği söyleniyor.
Akaryakıt derseniz, hemen her hafta zamlanıyor.
Bu nasıl ülke yönetimidir, anlayan var mı?
Bir yanda anormal yolsuzluklar, peşkeşler, belediye vurgunları...
Özellikle İstanbul ve Ankara’da belgelenen pislikleri her gün medyadan izliyoruz.
Ondan sonra da hiç utanıp sıkılmadan halkın karşısına geçip oy istiyorlar. Çıldırmak işten değil.

★★★

Dahası da var!..
Rezalet öylesine boyutlarda ki, zam yapmak da artık kurtarmıyor. Bakınız şu son aylarda daha neler yaptılar, ne marifetler sergilediler!
- Bedelli askerlik getirdiler. Bastır parayı, askerliği unut!
- İmar affı çıkardılar, yüz binlerce kaçak, imarsız ve tehlikeli yapıdan paraları toplayıp her şeyi affettiler.
- Devletin ve milletin özellikle büyük kentlerdeki en değerli mülklerini yıllardan beri satıyorlar. Araziler, arsalar, madenler ve binalar... Ne bereketli, ne varlıklı bir ülke imişsiniz ki, sata sata bitiremediler!
- Varlık barışı diye bir şey icat ettiler, yurt dışında para istifleyenlere ve dışarıya para kaçıranlara af getirdiler.
- Bunlar da yetmedi... Sözüm ona bağımsız olan Merkez Bankasının sorumluluğunda bulunan, en zor günlerimizde devreye girmesi gereken ve adına “Kefen parası” denilen milyarlarca dolar paramıza da el koyup Hazine’ye transfer ettiler. Başka bir deyişte, iktidarın emrine verdiler.

★★★

Fakat iş bunlarla da bitmiyordu. Bunlara para lâzımdı...
Türkiye’nin bütün altın yumurtlayan tavuklarını, tesislerini, fabrikalarını, barajlarını, bankalarını, madenlerini, Allah ne verdiyse önlerine gelen her şeyi ya doğrudan, ya da “Özelleştirme” kılıfı altında sattılar.
Önemli bir bölümü yabancılara, tümü yandaş iş adamlarına peşkeş çekildi.
Devletin ve milletin her şeyi ranta kurban edildi.
Son olayı bilirsiniz ama bir kez daha anımsatayım...
Ulusal savunmamızla doğrudan bağlantılı olan Sakarya’daki tank palet fabrikası da bu arada, birkaç ay önce elden çıkarıldı.
Böyle yüzlerce örnek var ve düşündükçe insanın içini acıtıyor.
Ranta açılan arazi peşkeşlerini hiç saymıyorum.

★★★

Evet, ekonomi çuvallayınca işin en kolay yolunu buldular. Yıllardan beri aynı yöntemi uyguluyorlar:
“Ne varsa sat, aklına ne gelirse zam yap!”
İktidarları boyunca hemen hiçbir tesis, baraj vesaire açamayanların kurtarıcısı (!) işte bu slogan oldu.
İki günlük sigara zamları bunun son örneği!



Sevgili okurlarım, şimdi bu iktidarın yeni bir merakı var!
Bazı milli maçlarda takımlarımızı sahaya ulusal renklerimiz olan kırmızı beyazla değil, kerameti kendinden menkul acayip renkte bir forma ile çıkarmak.
Bunun adına “Turkuaz” denilirmiş.
Maviye yakın bir renk...
Son örneğini Cuma günü kadın voleybol milli takımımızın Almanya ile oynadığı olimpiyat eleme maçında (yine utanarak) gördük.
Forma turkuaz...
Üstelik üzerinde kocaman THY reklamı.
Milli takımlar da artık ticarethaneye mi dönüşüyor efendiler, bu nasıl bir sorumsuzluktur.

★★★

Siz örneğin Yunan milli takımlarının kırmızı beyaz, Brezilya milli takımlarının mavi renklerle sahaya çıktığına şimdiye kadar hiç tanık oldunuz mu?
Her ülkenin ulusal renkleri vardır ve milli takımlar formalarında o renkleri taşır.
Nereden çıkardılar bu ilgisiz rengi, hangi aymazlar bu rezaleti milli takımlarımızın formasına taşıyor?..
Ve üzerine bir de ilan alıyor!