Sevgili okurlarım, Süper Lig’de bir sezonu daha geride bırakmaya çok az zaman kaldı.
Şimdi herkesin aklında bir soru var:
Kim şampiyon olacak?
Geride kalan son iki haftaya Başakşehir önde girmişti ve herkes bu iş artık bitti diyordu. Ancak aynı takım son iki maçında 5 puan kaybedince işler değişti, Galatasaray şampiyonluk yarışmasına ortak oldu.

★★★

Kafalarda yıllardan beri çok önemli bazı sorular var:
-Bu Başakşehir neyin nesidir, kimin takımıdır?
-Parasal gücünü nereden elde etmektedir?
Ben futbol uzmanı değilim ama vatandaş kimliğimle bu soruları soranlardan biriyim!.. Zira bunların yanıtı bilinmiyor, bir türlü verilemiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin takımı olduğu biliniyor.
Muazzam, dört dörtlük bir stadı var ama seyircisi, taraftarı neredeyse sıfıra yakın.
Kabul edelim, iyi bir takım...
Çok iyi oyuncuları var. İyi maçlar çıkarıyor ama profesyonel futbol bu!
Yeterli para kaynağın olmazsa hiçbir şey yapamaz ve nal toplarsın.

★★★

Peki ama, iktidar tarafından korunup kollanan bu takım için değirmenin suyu nereden geliyor?
Az buz para değil, milyonlarca, belki yüz milyonlarca dolar!..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bu takım için bugüne kadar kaç para harcandığını bilen yok.
Bu rakamlar her nedense gizli tutuluyor.
Zaten Türkiye’de bir konu gizli tutuluyorsa, bilin ki o işin içinde büyük olasılıkla katakulli vardır.

★★★

Futbola siyaseti ve particilik olayını sokan AKP iktidarıdır. Sadece futbola değil basketbol başta olmak üzere bütün spor dallarına sokmuştur...
Zira özellikle futbolda çok büyük rant, sonsuz bir mama vardır.
Elini atan o mamanın tadını alır ve bir daha uzaklaşmak istemez!
Federasyon başkanları ve yöneticiler kendi adamları arasından iktidar tarafından özenle seçilir.
Başakşehir’e yapı olarak çok benzeyen bir takım daha var:
Ankara’da Spor Toto birinci ligde mücadele veren Osmanlıspor.
Seyircisiz, taraftarsız, ancak büyük paralar harcayan bir kulüp.
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından beslenen ve maliyeti çok yüksek olan bir takım...

★★★

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş koltuklarına henüz oturdular. Olaylara doğal olarak tam hakim değiller.
Şimdi benim bu iki başkandan çok önemli bir istirhamım olacak:
Başakşehir ve Osmanlıspor olayını gün ışığına çıkarsınlar.
Bunlara iki Büyükşehir bütçesinden bugüne kadar kaç para ödendiğini rakamlar ve belgelerle ortaya koysunlar...
Ve mamayı, başka bir deyişle hortum sürecini bir an önce kessinler.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler, milletin kendilerine emanet edilen paralarını böyle har vurup harman savurma hakkına sahip değildir.



Ayça Okurlar isimli bir okurumdan gelen e-posta mesajını sizlere aynen iletiyorum. Bu çağrıya kulak vermenizi ve aşağıdaki adrese kitap göndermenizi özellikle istirham ediyorum:
“Merhaba. Yaklaşık iki yıldan bu yana cezaevinde olan eşimin isteği üzerine sizinle iletişime geçiyorum. Girdiğinden beri yüzlerce kitap okumuştur. Bugüne kadar eşim okusun diye aldığım bu kitapların hepsini, diğer mahkûmlar da faydalanabilsin diye cezaevi kütüphanesine bağışladık.
Eşimin aklına gelen fikir, Metris 2 no.lu T Tipi Cezaevi kütüphanesindeki tüm kitapları düzenlemek ve kitap sayısını artırmak. Bu durumla ilgili olarak cezaevi yönetiminden gerekli izinleri aldı.
Ancak çok daha fazla sayıda kitaba ihtiyacı olduğunu fark etti. Kendisinin yazmış olduğu satırları da size iletmek isterim.”

★★★

“Metris T Tipi 2 no.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü A-21 koğuşunda yatmaktayım. Koğuşta 18 kişiyiz ve artık 10 kişi düzenli olarak kitap okuyor. Buradaki mahkûmlar artık birbirlerine eski suçlarını anlatmaktansa, okudukları kitaplar hakkında konuşuyorlar.
Koğuşumuzda bir yıldır hiçbir kavga olayı yaşanmadı. İnsanların dağarcıklarında yeni yeni kelimeler oluşmaya başladı. Bu durumu yayabilmemiz için daha çok kitaba ihtiyacımız var.
Cezaevimize kitap bağışları yapılmasını istiyoruz. Gerçekten burada okunan ve insanların zihnine kazınan bir kitap bile yarın işlenecek olan bir suçu engelleyebilir. Bu tür kurumlara bağışlanacak kitap tutarları vergiden düşülebiliyor.
Buradaki en büyük engel koğuşlardaki boş vakitlerde insanların geçmişe dair işledikleri suçları birbirlerine anlatarak, yarına dair yeni suç planları yapmaları. Yani buraya suç işlemeden giren insanların bile suç işleme potansiyelini ortaya çıkararak, yeni suçluların oluşmasını teşvik etmek.
Amacım insanların boş vakitlerini doldurmak, yaşadığı günlerin hayalinden çok başka hayaller kurmaya sevk etmek. Buraya bağışlanacak 2-3 bin kitap sadece yatanların hayatını değiştirmeyecek, belki çıkınca işleyecekleri suçlardan canı yanacak olan 10 kişiyi de kurtaracak.

Adres: Yalçın Okurlar. Metris T Tipi 2 no.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu A-21 koğuşu. Oruç Reis Mahallesi, Eski Edirne Asfaltı Üzeri, 34235 Esenler-İstanbul.”