“Sayın Devlet Bahçeli, sizinle yüz yüze görüşmeyeli epey zaman geçti. İyi olmanızı dilerim.
Hatırlarsınız, en son MHP Genel Merkezi’ne bizim gazete ekibi olarak ziyaretinize gelmiş ve güzel güzel lâflamıştık.
Devlet Bey, bu mektupta sizi biraz eleştireceğim...
Hakaret olmayacak, saygısızlık olmayacak...
Ama eleştirmem gerekiyor.
Aslında kamuoyunda bilindiği gibi asık suratlı, ters bir adam değilsiniz.
Hatta lafı gediğine oturtup güzel espriler yaptığınıza ve güldüğünüze de tanık olmuştuk.           

★★★

Yani gerçek kişiliğinizle siyasetteki sert tavırlarınız birbiriyle örtüşmüyor.
AKP iktidarıyla her konuda iş birliği yapıyor ve destek veriyorsunuz.
Saygı duyarız...
Ancak galiba biraz aşırıya kaçtınız.
Bakınız, döviz şu anda yine zıpladı. Dolar 6.2’yi geçti, Euro 7 liraya vurmak üzere... Ve sizden ses yok!
Türk Milleti hayat pahalılığı altında inim inim inliyor.
Milyonlarca insanımız işsiz geziyor. İşsiz sayısı giderek artıyor ama bu konularda sizden ses yok. Büyük ortağınızı eleştirmeniz, bırakın eleştirmeyi de bir yana, yol göstermeniz asla mümkün olmuyor.

★★★

Siz MHP olarak iktidar değil, bir muhalefet partisisiniz. Gerçek budur. Bir anlamda iktidarın küçük ortağı bile olsanız, onların bazı yanlışlarını gündeme getirmeniz gerekmez mi?
Muhalefet görevini yerine getirmek için olsa gerek, sadece muhalefete karşı muhalefet yapıyorsunuz.
Yani CHP’ye!..
Onların da hataları, yanlışları ve eksikleri doğal olarak var da AKP iktidarının acaba yok mu?
Bir gün olsun onlardan niçin söz etmiyorsunuz, bir gün olsun iktidarı niçin eleştirmiyorsunuz?
Ekonomi batık durumda.
Bunu siz, bizlerden çok daha iyi biliyorsunuz ama bu gibi önemli konulara hiçbir zaman değinmiyorsunuz.

★★★

Hak, hukuk ve adalet kavramları büyük ortağınız tarafından ayaklar altına alındı ve yok edildi.
Yargı baskı altında...
Hakimlerin ve savcıların iktidarın hoşuna gitmeyecek bir karar vermesi neredeyse imkânsız.
Bunun son örneğini YSK’nın İstanbul seçimlerine ilişkin kararında hep birlikte gördük.
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin lütfen, bu son karar hukuka, vicdana uygun mu?
Aynı zarfa dört oy pusulası koyup sandığa atıyorsunuz, üç sonuç geçerli sayılıyor, sadece büyükşehir sonuçları YSK tarafından iptal ediliyor!
Olabilir mi hukukta böyle bir şey?
Siz bu karara saygı duyar mısınız?
Bu soruyu size ‘Siyasetçi’ değil, ‘İnsan’ kimliğinize soruyorum ve yanıt vermenizi elbette ki beklemiyorum.

★★★

Sürekli desteğinizi esirgemediğiniz AKP üst düzeyinin şu lafını biz unutmadık, sanırım siz de unutmadınız:
‘Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir partiyiz!’
Devlet Bey, kamuoyu sizi ve partinizi ‘Türk milliyetçisi’ olarak biliyor...
Peki ama siz o sözü söylemeye cüret edenlere nasıl destek veriyorsunuz?

★★★

Efendim, sizin zamanınız değerlidir, biliyorum. O yüzden bu mektubumu mümkün olduğunda kısa keseceğim...
Ama aklıma bir şey daha geliyor.
AKP dönemindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi milletin maddi ve manevi kaynaklarını har vurup harman savurdu.
Trilyonlar yandaş müteahhitlere, partililere, derneklere, sendika ve vakıflara hortumlandı, peşkeş çekildi.
Bu peşkeş sürecini en iyi bilenlerin başında sizin olmanız gerekir.
Bu konuda kamuoyuna hiç değilse birkaç cümle söylemenizi beklerdik! Ama yine suskun kaldınız.  

★★★

Devlet Bey, bu kısa açık mektupta bazı önemli konulara değinecek yer yok. Örneğin size ‘Geçmişte Recep Bey ve AKP hakkında çok sert suçlamalarınız vardı, o suçlamaları şimdi unuttunuz mu?’ diye sormayı doğrusu isterdim.
İnşallah günün birinde yeniden yüz yüze gelmek kısmet olursa, o zaman sorarım.
Haddim olmayarak zamanınızı aldığım için özür dilerim. Saygılarımla.”