Sevgili okurlarım, öyle bir ülke olduk ki... Her gün inanılmaz olaylara tanıklık ediyoruz...

“Bu kadarı olamaz” diyoruz ama ne yazık ki oluyor.

Ben bu olanlara vatandaş kimliğimle isyan ediyorum ama ötesi elimden gelmiyor. Aslında hepimiz tiksiniyoruz da, hiç kimsenin elinden fazlası gelmiyor.

Son olay 15 Temmuz şehitleri ve gazilerine yardım amacıyla devlet eliyle kurulan vakıfta patladı.

Devlet tarafından örgütlenen kampanyaya çeşitli kesimler yardım elini uzattı. Onların suçu bu hükümete güvenmekti!

★★★

Toplanan para miktarı 309 milyon lira (eski parayla 309 trilyon) oldu. Hükümet, ya da vakıf bu parayı faize koydu ve paracıkların miktarı daha da arttı.

15 Temmuz darbe girişiminde yüzlerce insan öldü, bin’den fazlası yaralandı, sakat kaldı.

Bu paralar güya şehit aileleri ile gazilere verilecekti...

CHP milletvekilleri birkaç gün önce, söz konusu vakfın Çalışma Bakanlığı tarafından verilen adresine gitti.

Ankara’da, Işıklar Caddesi’nde bir yer...

Kapıyı çaldılar, kimse yok... Komşulara sordular, kimse o vakıf konusunda bilgi sahibi değil!

O zaman kuşkuya kapıldılar...

Acaba birileri o paraları da cukkalamış olmasın!

Öyle ya, burası Türkiye abicim!.. Kimin eli kimin şeyinde belli değil. Bir yerde paralar toplanır, hak edenlere verilmez, sonra konu unutulup gider ve uçuşa geçen paraların bu yöntemle buharlaşması sağlanır.

★★★

Devletin kayıtlarında bu vakfın telefon numarası da var. CHP milletvekilleri o numarayı da günlerce aradı ama bir türlü açılmıyordu.

Adreste yok, numarası yanıt vermiyor ama trilyonlar cepte!

Öbür yanda ise yüzlerce kişi biraz olsun yardım bekliyor. Konu Meclis’e getirildi, Çalışma Bakanı olan hanım “Sahte adres yok, adresimiz gayet geçerli” dedi!

Vakıf ve yöneticileri günün birinde bulunursa, paralar yerli yerinde duruyorsa, şehit ailelerine ve gazilere dağıtım yapılacak falan filan...

Ne diyeyim, ölme eşeğim ölme!

★★★

Biz bu ülkede yıllar içerisinde nice yolsuzluklar gördük... Erbakan döneminde Bosna için toplanan büyük miktarda paralar buharlaştı. Bosna’ya hiçbir şey gönderilmediği ortaya çıktı... Partinin uzun yıllar kasası olan Süleyman Mercümek’in paraları ne yaptığı hiçbir zaman bilinemedi.

Hac vurgunları yaşandı...

Kombassan, Yimpaş, İhlas, Jetpa, Deniz Feneri, daha neler neler yaşandı bu ülkede!

Bu 15 Temmuz paralarının ne olduğunu, ne olacağını da hep birlikte göreceğiz inşallah! Hele vakfın adresi bir ortaya çıksın da...



2018 yılının vergi rekortmenleri açıklandı... Ve ortaya yine yüz kızartıcı bir tablo çıktı...

Ortada 100 kişiden oluşan bir tablo var.

En büyük vergi ödemesini yapan şahıs, her kim ise isminin açıklanmasını istemiyor.

İkinci de öyle...

Üçüncü sırada Rahmi Koç var.

İlk 20’ye bakacak olursak 10 isim boş. Yani 10 kişi isminin açıklanmasını istemiyor.

★★★

Gelelim 100 kişilik listeye...

İlk 100’e giren rekortmenlerden 57’si isimlerinin açıklanmasını istememiş.

Yani yarıdan fazlası!

★★★

Vergi rekortmenleri arasında yer almak onurdur, şereftir.

Peki bu insanlar isimlerinin açıklanmasını niçin istemiyor?

Birkaç nedeni olabilir:

-Özellikle müteahhitler paraları yolsuzlukla, devleti soyarak ve hak etmeden kazandılar ama bilinmesini istemiyorlar.

-Mafyadan korkuyorlar. Mafya bunlara el atıp çeşitli yöntemlerle para sızdırmaya kalkışabilir.

-Çevreden gelecek yardım baskıları ve para istekleri bunları düşündürüyor olabilir.

★★★

Burada en önemli olan birinci ve ikinci şıklar.

Ama kim ne derse desin, şu vergi tablosu Türkiye’nin ne hallere düşürüldüğünü gösteren somut örnektir.

Bu listede yer alan kimseler servet sahibi iş adamlarıdır ve dolayısıyla güçlüdür. Sözleri her yerde geçer.

Ama onlar bile bu ekonomik, sosyal ve siyasal ortamda korkmakta, bir şeylerden çekinmektedir. Onlar devlete güvenmiyor.

İşin püf noktası işte budur.

Demek ki Türkiye’nin bozuk düzeni (daha doğrusu düzensizliği ve istikrarsızlığı) para babalarını bile bu duruma düşürmüş ve korkaklaştırmıştır.

Bu listeden AKP iktidarının çıkarması gereken dersler elbette vardır da, acaba çıkarırlar mı?

Çıkarmazlar, çıkaramazlar.