Sevgili okurlarım, 15 Ağustos 1984 Türkiye için çok önemli bir tarihtir. Ancak çoğumuz o tarihi ve o dönemde yaşananları unuttuk gitti.
Aklımızda bu konuda hiçbir şey kalmadı.
Hele genç kuşaklar bunları hiç bilmez.
Aradan uzun yıllar geçti... Düşünün ki, o gün doğanlar şimdi 35 yaşında.
15 Ağustos 1984, adına PKK denilen vahşi terör örgütünün ilk önemli ve silahlı eylemidir.
O gün iki ilçemiz, Eruh ve Şemdinli baskına uğramış, iki ilçenin yönetimi bir süre PKK’lı teröristlerin eline geçmişti.
Hepimiz şoka uğramıştık.

★★★

Devlet bu konuda hazırlıksız yakalanmıştı.
Her iki küçük ve ücra ilçede sadece birkaç jandarma, birkaç asker vardı. Tam bilinmiyor ama belki polis bile yoktu.
Birkaç askerimiz o beklenmeyen saldırıda şehit düştü.
PKK’ya karşı verdiğimiz ilk şehitlerimiz onlardır.
Sonra bu saldırılar giderek yoğunlaştı...
Ve şehit sayımız günümüze kadar sekiz bin’i geçti.
Belki daha azdır, belki daha çok...

★★★

O ilk baskın sonrasında Başbakan Turgut Özal konuşmuştu:
“Bunlar ciddiye alınacak şeyler değildir. Üç beş çapulcunun işidir!”
O “Üç beş çapulcu” ile başlayan terör olayları daha sonra başımızın en büyük belasını oluşturdu.
Zaman bizim lehimize çalışıyordu ama işin maliyeti çok yüksekti.
Devletin bütün güçleri ciddi bir toparlanma aşamasına girdi.
Ancak bu süreç çok zaman aldı.
Bunlar olurken dağlarda ve kentlerde PKK terörü olanca hızıyla sürüyor, insanlarımız her gün toprağa veriliyordu.
Kentleri ve köyleri basan PKK kimsenin gözünün yaşına bakmıyor, önüne geleni ve hele kendisinden yana olmayanları öldürüyordu.
Bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, öğretmenler, doktorlar, hemşireler ve elbette en başta asker ve polisler...

★★★

PKK’nın desteği yurt dışında inanılmaz boyutlara ulaşmıştı.
Örneğin Almanya, bizi kaç kez protesto etti:
“Size ülke savunması için verdiğimiz zırhlı araçları, silahları ve miğferleri PKK’ya karşı sürdürmekte olduğunuz iç savaşta kullanamazsınız!”
Biz hem dışarıdan gelen böyle nice küstahlıklara, hem de içimizden fışkıran nice ihanetlere tanık olduk.
Bir sürü ülke PKK’ya açıkça destek verdi. Bugün de veriyor.

★★★

Evet, PKK terörünün başlangıç gününden bu yana tam 35 yıl geçti.
Türk Milleti olarak inanılmaz bir süreç yaşadık.
Yedi bin’den fazla şehidi bu süre içerisinde toprağa vermiş olmak kolay iş değildir. Buna öldürülen sivilleri de ekleyin.
Üstelik bu işin bir de başka boyutu var...
İşin parasal yönü.
Bu terörle baş edebilmek için Türkiye Cumhuriyeti olarak en az 100 milyar dolar harcadık.

★★★

Acaba şimdi, yani günümüzde bu olayın neresindeyiz?
Bu işlerin uzmanı değilim.
Bunun doğru yanıtını her gün televizyonlara çıkıp karşımızda ahkâm kesen “Güvenlik uzmanları (!)” mutlaka biliyordur!
Benim vatandaş mantığımla ulaştığım sonuç şudur:
Bu terör örgütü vatan topraklarında henüz bitmedi ama etkinliği büyük ölçüde kırıldı. Yine bazı eylemler koyuyor da, artık eski ağırlığı ve etkinliği kalmadı.
PKK’nın bir bölümü şimdi Suriye’de, daha önemli bir bölümü ise Kuzey Irak topraklarında.
Yani bizim açımızdan tehlike henüz bitmiş değil.

★★★

Sevgili okurlarım, yukarıdaki çok özet bilgileri niçin sıraladım...
Birkaç gün arayla bir yüzbaşımızı ve beş askerimizi şehit verdik.
Bir konu belki dikkatinizi çekmektedir:
Milli Savunma Bakanlığı ve valilikler tarafından hemen her gün medyada, özellikle televizyonlarda yayınlanan resmi duyuruları izliyoruz...
Falanca yerde teröristlerin 15 sığınağı imha edilmiş, 22 terörist etkisiz duruma getirilmiştir gibisine açıklamalar.
Ben olsam bu konuda yapacağımı yaparım ama her gün bu gibi açıklamaları çok önemli bir durum olmadıkça yapmam...
Zira o takdirde insanlar şöyle düşünüyor:
“Demek bunların kökü kazınmamış ki, bizi her gün uğraştırıyorlar.”
Bizim için önemli olan her gün kaç teröristin etkisiz duruma getirildiği değil, ender bile olsa kaç şehit verdiğimizdir.
Bu gibi açıklamalar her gün medyada yer buldukça inanılırlığını yitiriyor.
PKK terörü Türkiye Cumhuriyeti’nin 35 yıllık baş belasıdır, bir gün elbette sıfırlanacaktır.