Sevgili okurlarım, milyonlarca insanımız Türkiye’de işsizlik sorunu ile karşı karşıya...
Paraya muhtaçsın, iş arıyorsun ama yok.
İş yok ama vaatler çok!
“Falanca bakanlık üç ay içerisinde 13 bin kişi alacak!”
“İş arayanlara müjde, yeni ekonomik programın uygulanmaya başlamasıyla birlikte yıl sonuna kadar iki milyon kişiye iş bulunacak”
Tamamen yalan, tamamen palavra. Hepimizle alay edercesine...
Kimsenin kimseye iş bulacağı falan yok.

★★★

Son bir hafta içerisinde bire bir yaşadığım birkaç örneği sizlerle paylaşayım.
Taksi şoförü genç anlatıyor:
“Arkeoloji mezunuyum. Anam babam hayatta, onlara bakmak zorundayım. Bir arkadaşın arabasında günde 12 saat çalışıyorum. Aracı akşam saat 8’de alıyorum, sabah 8’de sahibine devrediyorum. Günde ortalama 50 lira kazanıyorum ama yetmiyor ki...”
Başka işler aramış, “Bütün kapılar yüzümüze kapalı” diyor.
Üniversite diplomasını boşuna aldığını, o diplomanın sadece bir kağıt parçası olduğunu söylüyor.
Gelecek için hiçbir umudu yok.
Bütün amacı asgari ücretle bile olsa sigortalı bir işe girebilmek.

★★★

Taksi şoförü 68 yaşında:
“Bağkur’dan emekliyim. Elime ayda 1.600 lira geçiyor. Takside gündeliğim ortalama 50-60 lirayı buluyor. Bu yaşıma geldim, hayatımda huzur bulamadım. Ben bu parayla ev geçindiriyorum, bir yeğenimi üniversitede okutmaya çalışıyorum. Beyefendi söyleyin bana, 68 yaşında bir adam taksicilik yapmaya mecbur bırakılır mı!”

★★★

Genç kız 26 yaşında lise mezunu...
“Bunaldım artık. Nereye başvursak sonuç almak mümkün değil. Gazete ilanlarına gittim, adamların çoğunun amacı başka. Biz sana iş verirsek sen bize ne verirsin diye soranlar bile oldu. Babam ayda iki bin liraya inşaatlarda çalışıyor, annem ev kadını. Babamdan harçlık almaktan utanıyorum. İşte bakın çantama, 14 liram var.”
Benden iş istiyor.

★★★

Genç arkadaş üniversite okumuş, İletişim Fakültesi mezunu...
“Hayatta bütün amacım gazeteci olmaktı. İyi İngilizce biliyorum. Hangi medya kuruluşuna başvurduysam geri çevrildim. İletişim bitiren arkadaşlarımın neredeyse tamamı işsiz. Aklınıza gelecek her yere gittik, ricalar ettik, durumumuzu anlattık ama sonuç değişmiyor. Bir gazeteye girebilsem bir yıl boyunca maaşsız çalışmaya bile razıyım. Yeter ki sabah gidecek bir yerim olsun. Hiç değilse orada gazeteleri para vermeden okurum, biraz olsun deneyim kazanırım.”
O da iş istiyor.

★★★

Bir hafta kadar önce bir kebapçıda yemek yiyoruz. Masayı temizleyen komi geldi, kulağıma yavaşça fısıldadı:
“Bilmezsiniz tabii ama ben uluslararası ilişkiler mezunuyum. Benim şansım varmış ki bu işi buldum. Bir siyasetçinin torpili ile buldum. Asgari ücret alıyorum, sigortamı da yaptılar. Ayda 500 lira kadar da bahşişlerden payıma düşüyor. Şimdi hayatımdan memnun olduğumu söylesem gülünç olacağını biliyorum ama böyle. Hiç değilse aç gezmiyorum.”

★★★

Sevgili okurlarım, Türkiye’de kayıtlı işsiz sayısı resmi rakamlara göre 4 milyon 700 bin kişiye ulaşmış durumda.
Kayıtlı işsizlermiş!..
Ya kayıtlı olmayanlar?
Ama siz bu resmi rakamlara hiç bakmayın.
İşsizlik rakamlarını bile kendi çıkarları doğrultusunda saptırıyorlar, kamuoyuna bu konuda bile yalan bilgi vermekten utanmıyorlar...
Çünkü onlar aç değil...
Onların tuzu kuru.
Saraylarda yaşıyorlar, devletin her türlü maddi ve manevi olanaklarıyla birlikte makam araçları, uçakları, helikopterleri emirlerinde...
Bir yanda korkunç bir lüks ve şatafat, öbür yanda ise açlıktan nefesi kokan milyonlarca insanımız.

★★★

Medyada fotoğraflarını görüyorsunuz...
İşsizlere iş bulmakla yükümlü olan İşkur binaları önünde yüzlerce metreye ulaşan kuyruklar...
Bir belediyeye 20 temizlik işçisi alınacak, başvuru sayısı üç bin’den fazla.
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen alacak, kurada ismi çıkan işsiz öğretmenler birbirlerine sarılıp sevinç gösterileri yapıyor.
Haklılar... Yıllarca iş beklemişler, hayatları ve gelecekleri kurada çıkmaya bağlanmış. 
Emekli kesimi derseniz zaten yerlerde sürünüyor...
Ve bu iktidar, bu pahalılık ve kriz ortamında yılın ikinci yarı zammı için onlara yüzde 5 artışı layık görüyor.
Utanmadan, alay edercesine.