Sevgili okurlarım, yapılan son yerel seçimlerde AKP’nin bir numaralı hedefi İstanbul Büyükşehir’i elden kaçırmamaktı.
Zira İstanbul onlar için her açıdan çok önemli idi.
Öyle bir belediye düşünün ki elinde sonsuz para gücü var.
Yıllardır elinizde ve kadroların tamamı sizin adamınız.
Har vurup harman savur, emrindeki paraları kimin için kullanırsan kullan.
Hiçbir denetim yok...
Varsa da göstermelik.
Her şey AKP iktidarının iki dudağının arasında...

★★★

Şimdi haklı olarak soracaksınız:
“Yani kardeşim bu son seçimde CHP’ye geçen Ankara, Antalya, Adana, Mersin ve büyükşehir olsun veya olmasın öteki belediyeler önemsiz miydi?..”
Elbette çok önemliydi ama yine de birinci sırayı açık ara farkla İstanbul alıyordu.
Bu iktidar gerektiğinde her şeyi sineye çekebilirdi ama İstanbul’un elden gitmesi onlar adına bir ölüm fermanı olurdu...
Ve büyük lokmayı elden kaçırınca zıpladılar...
Her türlü itirazı sergilemeye başladılar...
İtirazları genelde kara mizah şeklinde oluyordu...
Ama bunu yaparken güvendikleri bir kurum vardı:
Adına YSK denilen Yandaş Seçim Kurulu!

★★★

İtirazlarını yaptılar...
Bu itirazlar görüşülürken YSK’dan hak, hukuk, adalet, tarafsızlık falan ummak ve bu doğrultuda karar verilmesini beklemek abesti.
AKP’nin itirazlarının kabul edileceğini hepimiz biliyorduk.
YSK’nın bu yapısı ile başka bir karar çıkması asla mümkün değildi...
Ve çıkmadı.

★★★

İstanbul, 17 yıldan beri başımızda bulunan AKP iktidarının kalesi, daha da önemlisi “Hazinesi” idi.
İktidara yakın olan bütün dernek, vakıf ve kuruluşları maddi ve manevi açıdan destekleyen “Bir numaralı yer” idi.
Devletin ve milletin paralarını hortumlayan bu kuruluşların çoğu dinci-şeriatçı ve iktidara yakın torpilli kesimlerden oluşuyordu.
Paralar savruluyor, lüks ve şatafat gırla gidiyordu.

★★★

Seçimi İmamoğlu’nun kazanması iktidar kesimini mahvetti!
Öyle ya, “Hazine” elden gittiği takdirde hepsi sudan çıkmış balığa dönecekti.
Peşkeşler bitecekti...
Bitmesi bir yana, kimlere ne kadar hortumlandığı açığa çıkacaktı.
Sonrasını hepimiz biliyoruz, yaygaralarla dolu bir itiraz süreci başlatıldı, yandaş medya bütün gücüyle devreye sokuldu, bir sürü tantana yapıldı ve bu itirazlar iktidarın arka bahçesini oluşturan Yandaş Seçim Kurulu (YSK) tarafından kabul edildi.

★★★

İmamoğlu bu peşkeşleri, vurgunları ve soygunları elbette biliyordu ama elinde çoğunun belgesi yoktu...
Makamına oturunca talimat verdi, bilgisayar kayıtlarına girildi.
İşte o zaman kıyametin en büyüğü koparıldı.
Her şey ana hatlarıyla bile olsa ortaya çıkmak üzere idi.
İmamoğlu’nun kayıtlara girmesi önlendi.

★★★

İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanımız, bırakın her şeyi bir yana, yıllardan beri nasıl soyulduklarını ne yazık ki bilemiyor.
İmamoğlu kalsaydı öğreneceklerdi.
Bir düşünsünler ki, adına Başakşehir denilen futbol kulübü bile İBB tarafından finanse ediliyor, paralar oraya akıtılıyordu.
Seyircisi ve taraftarı olmayan, ancak kamu kaynaklarından dört dörtlük (!) beslenen bir futbol takımı. Orası da iktidarın arka bahçesi.
Yazık günah değil mi o paralara...
Kim soracak bunların hesabını, kim?

★★★

Sevgili okurlarım, yazımın başlığını “İstanbul Valisi, Ne Yaptınız” koymamın nedenine gelince...
Şu anda İBB’nin 23 Haziran’a kadar aynı zamanda başkanlığını yapan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın üzerinde büyük bir sorumluluk var.
Gelen duyumlar ise şöyle:
“Vali Bey çok zorunlu haller dışında İBB ile asla ilgilenmiyor, sadece valilik görevini sürdürüyor.”
İstanbul gibi bir yerde devletin valisidir ve aynı zamanda geçici olarak belediye başkanıdır.
Acaba devletin temsilcisi olarak bir gün olsun merak edip şu peşkeş, vurgun iddialarını araştırmayı, üzerine gitmeyi düşündü mü?
Şimdi diyecektir ki “Kardeşim bana ne, ben bu başkanlığı vekaleten sürdürüyorum. Ben gidince gelenler bakar!..”
Ve böylece eski hamam eski tas, sadece tellakların değişmesiyle her şey aynen sürüp gider.

★★★

Dua etsinler de 23 Haziran’da İmamoğlu kazanmasın!..
İşte o zaman, kazandığı takdirde vurgunların, peşkeşlerin henüz yok edilmemiş belgeleri ortaya çıkar ve sorumlular o belgelerin ağırlığı altında ezilir kalır.
Üzerlerinden silindir geçmiş gibi olur.
Vali Bey bile çok şaşırır!