Sevgili okurlarım, Türkiye gerçek bir kara mizah ülkesi oldu. Bu ülkeyi yıllarca yönetmiş olan büyük devlet ve hükümet adamlarından (!) öyle sözler duyuyoruz ki, insanın aklı duruyor.
İnsan ister istemez düşünmeye başlıyor...
Yaa bunlar acaba hem bizimle, hem de AKP’liler başta olmak üzere bütün Türk Milleti ile alay mı ediyor?
Ağızlarından çıkan sözleri bunların kulağı duyuyor mu?
Şu İstanbul seçimi sonrasında ettikleri lâflar insanın gerçekten de kanını donduruyor.

★★★

Bir şahıs düşünün...
Bu ülkede Bakan, Başbakan ve Meclis Başkanı olarak çok uzun yıllar görev yapmış bir siyasetçi...
Şimdi İstanbul Büyükşehir’e aday.
İlk turda yenilgiye uğrayıp nasihat aldı, şimdi kendince bir sürü mazeretler üretip ikinci turu (!) kotarma hesabında!
Onu iki gün önce İstanbul’da bir iftar sofrasında gördük.
Bir seçmen evine gitmiş.
Kameralar önceden ayarlanmış.
Binali Bey yer sofrasına çökmüş, sözüm ona iftar açacak.
Ancak idmansız olduğu için tam bağdaş kurması mümkün olmamış, yarım yamalak çömelmiş durumda.
Zorla kalktığında bacakları tutulmuş, kramp girmiş.

★★★

Kameramanların deneyimsizliğinden olsa gerek, hemen arkasında ailenin yemek masası ve çevresinde sandalyeler görülüyor.
Demek ki ziyaret ettiği aile yemeklerini masada yiyor...
Binali Bey’in ricası ve şov yapma hesabı nedeniyle yer sofrasında poz veriliyor.
Bu Binali Bey’e sormak gerek:
“Bakan, Başbakan ve Meclis Başkanı olduğun dönemlerde bir sürü yemek daveti vermiştin, bir sürü yemek davetine çağrılmıştın.
Acaba o davetlerde yer sofrası mı kuruluyordu, sen de bağdaş kurup yer sofrasına mı çöküyordun?
Elbette hayır.
Ama Ramazan geldi ve din sömürüsü yapmak gerekiyor ya, işte o zaman yerde bağdaş kurmaya soyunuyor! 

★★★

Adına kara mizah dediğimiz olay bu kadarla da bitmiyor.
Dahası var!..
Bizim anlı şanlı Binali Bey yine kameraların önünde ve yine konuşuyor:
“Sandık Kurulu bakıyor seçmene ki, Ak Parti’ye oy verecek gibi. Böyle gördüğü seçmene Büyükşehir pusulasını vermiyor.
Ve bunları ciddi ciddi söylüyor.
Vay anasını sayın seyirciler...
Gerçekler şimdi ortaya çıkıyor...
Demek ki bunlar İstanbul Büyükşehir’i bu gibi dümenler yüzünden kaybetmiş.
Sandık kurulları seçmenin tipine bakıyor, “Ulan bu mutlaka AKP’ye oy verecektir” diyor!
Allah bilir böyle on binlerce kişiye idrardan karakter tahlili yapıp Büyükşehir oylarını uyutmuşlar ve İmamoğlu’nun kazanmasını sağlamışlar!
Bunu söyleyen ben değilim, Binali Bey’in ta kendisi.
Acaba Türk Milletinin zekâsıyla alay mı ediyor?
İstanbul seçmenleriyle gırgır mı geçiyor?
Ne demeli bu adama, ne demeli!

★★★

“Büyükşehir’de oylarımız çalındı, o yüzden kaybettik” dedi.
Kim çaldı oylarınızı?
Nasıl çaldı?
Bunlar olurken senin partinin sandık görevlileri ayakta mı uyuyordu?
Büyükşehir oylarını çalanlar acaba ilçe belediyelerinde niçin çalmadı?
Koskoca “Devlet ve hükümet büyüğümüz (!)” bunları söylerken ötesini getiremiyor çünkü söylediklerine kendisi de inanmıyor.

★★★

Bir başka büyüğümüzün, geçtiğimiz aylarda İstanbul Büyükşehir Başkanlığına bir süre vekalet eden AKP’li Mevlüt Uysal’ın sözleri de kara mizah açısından yabana atılır gibi değil.
Beyefendi şöyle buyuruyor:
“Soyadları tarandığı zaman Ak Parti’ye oy verenler olduğu kolayca anlaşılacak kimseler olduğunu görüyoruz. Yani bu kişilerin seçmen listesinden düşürülmesi için operasyon yapılmış. Ak Parti’ye oy verdiği soyadından tespit edilen üç bin seçmenin kaydı Büyükçekmece’de silinmiş.”
Yine bir idrardan karakter tahlili!..
Soyadına bakıp “Bu soyadı ile bu vatandaş AKP’ye oy verir (ya da vermez)” diyeceksin...
Örneğin soyadlarından yürürsek İmamoğlu mutlaka AKP’ye oy verecektir, listeden düşürülmüş olması gerekir.
“Çölaşan çöllerden gelen Arap olsa gerek, bu da AKP’ye oy verir, onu da düşürün listeden!”
Kara mizah...

★★★

Sevgili okurlarım, dün bu yazıyı yazdığım sırada YSK’nın gerekçeli kararı henüz açıklanmamıştı.
Karara yukarıda değindiğim ciddi hususları da gerekçe olarak koymuş olmalarını dilerim!
Şu manzaraya bakın, güler misiniz ağlar mısınız.
Bir rezalet, bir  komedi yaşıyoruz ki, inanılır gibi değil.