Sevgili okurlarım, Türkiye çok ilginç bir ülke oldu! Her sabah güne başlarken karşımıza yeni ve sürpriz bir haber çıkıyor.

Bir gün bakıyoruz, Recep Bey geçmişte birlikte olduğu en yakın adamlarını “Dolandırıcı” olmakla, banka dolandırmakla, ya da dolandırıcılardan yana tavır koymakla suçluyor.

Abdullah Gül, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Ahmet Davutoğlu, Ömer Dinçer vesaire...

Mekanizma son derece karışık...

Adına Şehir Üniversitesi denilen bir özel kuruluşa İstanbul’un en değerli arazileri verilmiş, bir kamu kuruluşu olan Halkbank bunlara daha sonra kredi vermiş, onlar bu borcun üzerine yatmaya kalkışmış falan filan!

Bizim gibi sıradan vatandaşların bu karışık mekanizmalara akıl erdirmesi mümkün değil.

Kafamız karışıyor ama çok şükür ki aynı kafamız, olayın temel nedenini anlayacak kadar çalışıyor!

Şimdi suçladıkları, AKP’den ve dolayısıyla dünya liderimiz Recep Bey’den koptular. Önümüzdeki günlerde piyasaya iki yeni parti çıkıyor ve Recep Bey bunun paniğini yaşıyor...

Ve elindeki son kozu oynuyor:

Dolandırıcılık suçlaması...

Bu olanları gördükçe hem biz çevremize soruyoruz, hem de başkaları bize soruyor:

“Bizi yıllarca bunlar mı yönetti?”

★★★

Dedim ya, her sabah güne başlarken karşımıza yeni bir haber çıkıyor. Dünkü piyangodan çıkan haber de çok ilginçti. Dünyayı yöneten liderimiz yine konuşmuştu:

“Libya’ya her türlü desteği vermeye hazırız. Asker isterse göndeririz. Biz bir yerlerden izin almayız. Kararımızı kendimiz veririz. Libya asker isterse bunun kararını kendisi verir. Böyle bir çağrı elbette ki Türkiye’ye bu hakkı tanır.”

Libya!..

Ama hangi Libya?

Bu ülke uzun süredir ikiye bölünmüş durumda. Bir bölümü ABD destekli ve onlarla ilişkimiz iyi. Ama öteki bölümü General Hafter yönetiminde. İki taraf kıyasıya savaşıyor.

Peki kardeşim, sen Libya’ya asker gönderince, bizim askerimiz orada ne yapacak? İki taraf arasında sürüp giden kanlı savaşa mı girecek?

Bu kez Libya’dan mı şehit cenazeleri gelecek?

Karşımızda bir partinin genel başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı olarak görev yapmakta olan biri var.

Nasıl bu kadar sorumsuzca konuşabiliyor?

★★★

Türk askeri öyle önüne gelen ülkeye gönderilecek bir güç değildir.

Türk askeri vatan savunması için vardır.

Bu iktidarın ordumuzu başka amaçlar için kullanma hevesinde olduğunu artık bütün dünya biliyor.

Bölünmüş Libya’dan bize saldırı mı gelecek!..

Eğer gönderirsek, bizim askerimizin orada ne işi olacak?

★★★

Sevgili okurlarım, Türk askeri neredeyse dünyanın dört bir yanında göreve gönderiliyor.

Amerika ve Avustralya hariç üç kıtada varız.

Avrupa, Asya ve Afrika!..

Aklıma hemen gelen ülkeleri sayayım:

Avrupa’da Bosna, Kosova, Arnavutluk.

Asya’da Azerbaycan, Suriye, Irak, Afganistan, Katar.

Afrika’da Somali, Sudan.

Suriye ve Irak’ta varız çünkü terörle savaşıyoruz.

Ama diğerlerinde niçin varız, onu bilemiyorum.

Ayrıca şunu da belirteyim, başka ülkelerde de askerimiz olabilir ama bunu bilmemiz mümkün değil.

★★★

İktidar yandaşı basın yurt dışında göreve gönderilen askerlerimize övgüler düzerken şöyle manşetler atıyor:

“Türkiye 1. Dünya Savaşı sonrasında çekildiğimiz Osmanlı topraklarına geri dönüyor.”

Yukarıda sıralanan ülkelerin tamamı Osmanlı egemenliği altındaydı...

Bazılarında isyanlar çıktı, bazılarını biz savaşlarda yitirdik, dersimizi aldık ve küçülüp bugünkü sınırlarımıza dönüş yapmak zorunda kaldık.

Şimdi Recep Bey’in sözlerine karşın bir kez daha soruyorum:

“İkiye bölünmüş ve birbiriyle savaşan Libya’da bizim askerimizin ne işi olabilir? Orada kime hizmet edeceğiz? Yoksa başımıza Suriye gibi yeni bir bela mı açmak istiyoruz?”