Sevgili okurlarım, Mehmetçik şimdi Suriye topraklarında... Türk ordusu son büyük savaşı 1974 yılında Kıbrıs Barış harekatında vermişti.

Bundan tam 45 yıl önce...

O harekât öncesindeki ve sonrasındaki coşkuyu dün gibi anımsıyorum.

Mersin’de bekleyen çıkarma filolarına doğru Türkiye’nin dört bir yanından gelen Mehmetçiklerin yolu halk tarafından sürekli kesiliyor, Mehmetçik ikramlara boğuluyordu.

Ekmek, su, süt, ayran, kebap, börek, meyve, aklınıza ne gelirse...

Halk dağ başlarında bile onların karşısına çıkıp konvoyları durduruyor, askerimize sarılıp öpüyor, dualar ediyor, bir türlü bırakmak istemiyordu.

Kentlerimizde de durum aynı idi.

Türk ordusu için büyük gösteriler yapılıyordu.

Ecevit Başbakan, Erbakan Başbakan Yardımcısıydı.

İç siyasetteki tartışmalar ve kavgalar unutulmuştu.

★★★

Ordumuzun Suriye’de başarılı olmasını gönülden diliyoruz. Ama bu dilek ne yazık ki yetmiyor.

Şimdi toplumun geneline bir bakın...

Herhangi bir coşku var mı?

Coşkuyu, harekâtın bu ilk günlerinde medya yaratmaya çalışıyor.

Toplum sessiz, olanı biteni izlemeye çalışıyor.

Aradan 45 yıl geçtikten sonra insanın aklına ister istemez bir soru geliyor:

Acaba bu süre içerisinde Türk Milleti mi değişti!

★★★

Bazı gerçekleri daha fazla gecikmeden görme zamanı. Bu harekâtta ne yazık ki dış dünyada yapayalnız kaldık. Türkiye’ye uluslararası gelişmelerde açık destek veren bir tek ülke ve kuruluş bile yok!

Çok üzücü bir durumdur.

Demek ki bu işler öyle sağa sola posta koyarak olmuyor.

★★★

İşte şimdi açıkça soruyorum:

Bizim din kardeşleri (!) nerede? Dost bildiğimiz
İslam ülkeleri niçin ses veremiyor?


Ses vermedikleri gibi, şimdi hepsi suskun. Üstelik karşımızda yer aldılar.

“ Kardeş (!)” bildiğimiz bazı ülkeler niçin suskun? Bir millet iki devlet olarak tanımladığımız Azerbaycan, konuşsana!

Ey sözüm ona “Türk Cumhuriyetleri”, neredesiniz?

Pakistan, Bangladeş, Bosna Hersek, siz neredesiniz?

Varımızı yoğumuzu akıttığımız Afrika ülkesi Somali, sen neredesin?

Ülkemizin ulusal varlığı olan Adapazarı’ndaki tank palet fabrikasını bile ölmüş eşek fiyatına sattığımız büyük dost (!) Katar, konuşsana...

★★★

Yalnızlığımız keşke bu kadarla kalmış olsa...

ABD’nin başında bir manyak var. Bugün ne dediği, yarın ne diyeceği belli değil.

Rusya, Recep Bey‘i Esad’la görüşme masasına oturtmaktan dem vuruyor.

İran bizim harekâtı eleştiriyor.

Mısır, Ürdün, Lübnan, Irak, bir sürü Ortadoğu ülkesi Türkiye’nin başlattığı bu operasyona karşı çıkıyor.

Bu saydıklarımın tamamı ABD, Rusya gibi ülkelerin kucağında oturur. Onların sözünden dışarı çıkmaları asla mümkün değildir.

★★★

Gelelim Batı dünyasına...

Operasyonu en şiddetli biçimde kınayanlar arasında Kanada başı çekiyor.

AB ve AB ülkelerinin tamamı zaten karşı.

Almanya, Fransa ve İngiltere açıkça kınamakla kalmadılar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini bugün acil toplantıya çağırdılar.

Oradan da Türkiye’yi kınayan bir karar çıkacağı şimdiden kesin.

★★★

O halde kim var bizim yanımızda, kim?..

Hiç kimse, hiçbir ülke yok.

Dünyada yine tek başımıza kaldık, yapayalnız durumdayız.

Bunlar hafife alınacak şeyler değildir. 

Bırakın her şeyi bir yana, bizi yönetenler bu tablodan ders çıkarmalı.

Demek ki bu işler öyle
sağa sola posta koyarak, “Açarız sınır kapılarını ve sığınmacıları size göndeririz” diye tehditler savurarak yürümüyor.

★★★

Şunu da belirteyim, bu yalnızlık olayının birkaç gün sonra daha da artmasından endişe ederim...

Zira Suriye topraklarında üslenmiş olan PKK, IŞİD gibi terör örgütleriyle önümüzdeki günlerde yoğun çatışmalar, sonra örgütlerin propaganda faaliyeti başlayacak. Bütün dünyaya sahte fotoğraflar, kamera görüntüleri, düzmece ölüm ve zulüm tabloları servis edilecek ve karşımızdaki uluslararası cephe işte o zaman daha da azgınlaşacak.

Suriye harekâtını yöneten bizimkiler biraz da işin bu gibi boyutlarına bakıp ders çıkarmalı...    

Zira bu iş “Biz girdik, istediğimiz yerleri ele geçirdik, yüzlerce teröristi öldürdük” demekle bitmeyecek!

Keşke o kadar basit olsaydı.