Sevgili okurlarım, gün geçmiyor ki ülkemizi yöneten şahıslar yeni bir “İnci” yumurtlamasın!

Bir adım sonrasını hiç düşünmeden ağızlarından öyle lâflar çıkıyor ki, duyanların aklı duruyor.

Son olay, Fetö’nün en önemli adamlarından biri olan Adil Öksüz.

Bu şahıs darbe gecesi Akıncı hava üssünde yakalanmış, yargı önüne çıkarılmış ve öteki zanlıların tamamı tutuklanırken, hangi nedenle ve hangi gerekçeyle bilinmez, ertesi gün mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı.

Sonra anında pırrr!

Türkiye’de olup olmadığı kesinlikle bilinmediği halde, Almanya’ya kaçmış ve yaşamını orada Alman hükümetinin güvencesi altında sürdürmekte olduğu söyleniyor.

Onu serbest bırakanların ve yurt dışına kaçıranların bir bölümü bilindiği halde, haklarında ne gibi bir işlem yapıldığını doğrusunu isterseniz ben bilemiyorum.

(Zira her şeyi bilen, her konudan anlayan (!) iddialı gazetecilerden değilim. Bilmediğim konularda kalem oynatmaya kalkışmam!)

★★★07

Yurt dışında yaşayan ve sığındıkları bazı ülkelerin yardımıyla yaşatılan epeyce terör zanlısı var. Bunlar pek çok ülkeye dağılmış durumda.

Az da olsa bazıları bizim MİT tarafından yakalanıp (kaçırılıp-paketlenip)Türkiye’ye getiriliyor.

Çoğunluğu ise kaçtıkları ülkelerde yaşamlarını özgürce sürdürüyor.

★★★

Şimdi bunlardan birkaçı dışarıda yakalanıp Türkiye’ye getirildi ya, bizimkiler birbiri ardına nutuk atmaya başladı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuştu, “Adil Öksüz’ün nerede olduğunu biliyoruz ama bizde kalsın.”

Hemen ardından dünya liderimiz Recep Bey açıklama yaptı:

“Malûm kişi bu ülkeden kaçmıştır. Gittiği ülkelerin koruması altında. Buna benzer yüzlerce terörist oralarda yaşıyor. Biz bunların hepsini adreslerini verip istedik ama o ülkeler bu teröristleri teslim etmedi...”

Ve ekledi:

“İçişleri Bakanlığımız bunları karga tulumba bir şekilde alır gelir mi, o başka konu. Onu zamanla göreceğiz.”

★★★

Bu sözlerin anlamı kendi ayağımıza kurşun sıkmaktır.

Adil’in nerede olduğunu biliyorlarmış...

Sen devletsin, eğer biliyorsan ağırlığını koyup gereğini yapsana kardeşim!

Recep Bey’in sözleri ise daha da ilginç... İçişleri Bakanlığımız bunları karga tulumba bir şekilde alıp gelir miymiş, onu da zamanla görecekmişiz!

Her şeyden önce Recep Bey yanlış bir ifade kullanıyor. Böyle bir olay gerçekleştiği takdirde bunları paketleyip getirecek olan İçişleri Bakanlığı değil, MİT’tir. Bu gibi şeyler gizli istihbarat örgütlerinin işidir...

Ve gizli tutulur, hiçbir zaman öncesinden açıklanmaz.

★★★

Varsayalım Adil Öksüz, ya da aranan kaçaklardan herhangi biri, bu gibi açıklamalardan sonra, yaşamakta olduğu ülkede cinayete kurban gitti...

Ya da şu veya bu nedenle ortalıktan kayboldu. (Hatta bu işi o ülkelerin gizli servisleri bile, zorda kalalım diye yapabilir.)

O zaman, bu lâfları önceden söyleyip iç kamuoyuna sinyal veren bizimkiler zan altında kalmaz mı?

“Siz öldürdünüz, siz kaçırdınız. Siz hangi cüretle bizim ülkemizde operasyon yaparsınız” diye kıyameti koparmazlar mı?

Afrika’dan, Kırgızistan’dan, Moldova, Irak, Suriye gibi ülkelerden terörist kaçırıp herifleri Türkiye’ye getirmek ve bunu Türkiye’de gururla duyurmak kolaydır.

O ülkelerin sesi çıkmaz.

Ama siz bu “Karga tulumba” kaçırma işlemini Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, ABD gibi ülkelerde yaparsanız başınıza büyük işler açılır. Bunun hesabını dünyaya veremezsiniz.

Altında ezilip kalırsınız.

★★★

İstihbarat örgütlerinin dünyanın her yerinde işlevi aynıdır:

Yapacağı operasyonları son derece gizli tutmak.

Bizde ise istihbarat örgütü doğru olanı yapıp konuşmuyor...

Ama ülkeyi yönetenler ne yazık ki konuşup duruyor, Türk kamuoyuna önceden bir sürü gereksiz mesajlar veriyor, Türk’ün Türk’e propagandasını yapmaya kalkışıyor!..

Bizimkiler, belki bu sözleri sonrasında Adil Öksüz başta olmak üzere, aranan bazı teröristlerin bulundukları ülkelerden kaçmasına, ya da yer değiştirmesine neden olduklarının farkında bile değiller!

Devlet işi sadece iç kamuoyuna uluorta anlamsız mesajlar vermek değildir.

Devlet işi biraz ciddiyet gerektirir.

Şimdi dua etsinler de bu heriflerin başına kötü işler gelmesin.

Yoksa zan altında kalırlar.

Yurt dışında zaten kalmayan saygınlığımız daha beter zedelenir, daha beter bir yara alırız.