Sevgili okurlarım, Recep Bey ABD gezisine çıktı ve hepimizin beklediği görüşmeyi Trump’la gerçekleştirdi...

Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır.

O kadar ki, yandaş medya bile zafer naraları atamadı.

Herkes bekliyordu, Trump tarafından kendisine gönderilen o hakaret ve şantaj dolu mektup konusunda acaba ne diyecekti. O mektubu ABD’de açıkça protesto etmesi ve özür diletmesi gerekirdi. Oysa ağzından o konuda bir tek sözcük bile çıkmadı. Söyleyebildiği bir tek şey oldu:

“Mektubu kendilerine yeniden takdim ettim!”

Bu ne demek?

“Takdim etmek” bir ast’ın kendisinden daha üst düzeyde olan birine bir şey vermesidir.

Örneğin albay, generale verdiği yazıyı takdim eder.

Bakan, Cumhurbaşkanı tarafından istenen bir bilgiyi ona takdim eder.

★★★

Oysa süper manyak Trump, Recep Bey’e gönderdiği kısacık mektupta “Kabadayılık yapma, aptal olma” gibi hakaretler sıralamış, gerek onu ve gerekse Türk Milletini aşağılamaya yeltenmişti.

Bu şahıs eğer Türkiye’de yaşıyor olsaydı hakkında derhal cumhurbaşkanına hakaret davası açılır ve içeri tıkılırdı.

Ben beklerdim ki, dünya liderimiz Recep Bey basın toplantısında Trump’u uyarsın ve şöyle desin:

“Bu mektubu yazmakla, bu hakaretleri sıralamakla beni de, ülkemi de zor durumda bıraktın. Şimdi senden ricam, bu konuda bir geri adım at, özür dile ve bütün dünyanın önünde o hakaretlerini geri al!..”

Diyemedi!

Tükürdüğünü yalatması mümkün olmadı. Zaten bunu beklemiyorduk. O kadar ki geçtiğimiz Çarşamba günkü yazımda aynen şöyle demiştim:

“Recep Bey bunu başardığı takdirde ABD gezisi dönüşünde onu havaalanında karşılayıp kucaklayanlar arasında ben de yerimi alacağım. Sözüm söz!”

Neyse, bu durumda havaalanına gitmekten beni kurtarmış oldu.

Kendisine teşekkürlerimi takdim ediyorum!



Evet, bu iktidar kanun tanımıyor, kuralları çiğniyor, hukuku alt üst ediyor.

Geçtiğimiz 10 Kasım günü Anıtkabir’de Atatürk anılacaktı...

Cumhurbaşkanı dahil önce üst düzey protokol ziyareti başladı.

O ziyaret bitene kadar Anıtkabir’e dışarıdan uçan kuşlar bile giremez. Kimse içeri alınmaz...

Ya da sıkı kuralları çiğneyenlere engel
olunur.

★★★

Protokol ziyareti sürerken, bir anda avluda sloganlar yükseldi...

Birileri Recep Tayyip Erdoğan için övgü dolu sloganlar atmaya başlamıştı! Hiçbiri protokol listesinde değildi. Güruh, çaktırmadan içeri sokulanlardan oluşuyordu.

Nasıl ve kimler tarafından Anıtkabir’e alındıkları ortaya çıkmadı. Aslında belliydi de, kimse bu rezaleti üzerine almadı.

Şimdi anımsayınız... Ekrem İmamoğlu 31 Mart seçimini kazandıktan sonra Anıtkabir’e gelmiş ve şeref defterine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kimliği ile imza atmıştı.

Kıyameti kopardılar, “Vay efendim, senin seçilmiş olduğun henüz kesinleşmedi. Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar var. Mazbatanı almadan önce sen o kimliği kullanamazsın!..”

★★★

Anıtkabir’den de sorumlu olan Milli Savunma Bakanlığı bu konuda sert açıklamalar yaptı, kınadı ve komutan albay bu imza yüzünden görevinden alındı.

Şimdi önümüzde yeni bir olay var...

Anıtkabir’e özel olarak doldurulan yandaşlar ve orada onların siyasi slogan atmasına izin verip göz yumanlar!

Günlerdir yazılıp çiziliyor ama askerlerden ve özellikle de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan bu konuda tık yok!

Şimdi ne demeli, vallahi bilemiyorum... İçimden gelenleri yazamıyorum ki.



Sevgili okurlarım, bizim sevgili arkadaşımız Ali Ekber Ertürk, Ankara büromuzun dört dörtlük muhabirlerinden biridir... Ve muhteşem haberlere imza atar.

Dün bizim gazetede çıkan, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Bay Vural Kavuncu’nun fotoğraflı haberi...

Rektör Bey daha önce AKP milletvekili idi. Bir daha seçilemeyince Recep Bey tarafından üniversiteye rektör yapıldı.

O da çift maaş alanlardan... Hem rektörlükten, hem de emekli milletvekilliğinden...

Beyefendi 10 Kasım Atatürk’ü anma töreninde... Resmi tören...

Üzerinde ciddiyetsiz giysiler.

Kolları uzun, ellerini de içine alan kırmızı bir mont, dizleri iki karış yamalı pantolon, ayağında spor ayakkabılar ve gülüyor! (Dünkü SÖZCÜ gazetesi elinizin altında ise lütfen bir kez daha bakınız.)

Aklınca resmi törende bile Atatürk’ü küçümsüyor.

“Sizin resmi Atatürk töreninize bile işte bu ciddiyetsiz giysilerle gelirim” demeye getiriyor.

Ne demeli!

İçimden geleni yine yazamıyorum ki!