Sevgili okurlarım size bir sorum olacak...
Dünyanın neresinde, dünyanın hangi ülkesinde bir cumhurbaşkanı ile ana muhalefet liderinin el sıkışması manşet haber olur?
Eğer bizde olur dediyseniz sorunun yanıtını bildiniz demektir.
Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü töreninde dün Recep Bey’le Kemal Bey el sıkıştılar...
Protokol gereği yapılan bir el sıkışma olayı idi...
Ve dün bütün internet sitelerinde bu görüntülü haber manşette yer almıştı.
Aynı fotoğrafı bugün birçok gazetenin manşetlerinde göreceksiniz.
Dün akşam televizyon haberlerinde de izlediniz.

★★★

El sıkışırken aralarında geçen herhangi bir konuşma, bir hal hatır sorma falan yok.
Soğuk, buz gibi, zoraki bir şey...
Aralarında hiçbir ilişki de yok.
Ne siyasi ne de özel...
Sorumlusu kim?
Recep Bey.

★★★

Her konuşmasında, attığı her adımda ülkemizi geren bir cumhurbaşkanı ve partisinin genel başkanı.
Dış dünya dahil herkese, kendisinden yana olmayan bütün kesimlere sert çıkan, posta koyan, ülkemizin çok büyük sorunlarını sertlik sergileyerek düzelteceğini zanneden bir siyasetçi.
Kemal Bey birkaç gün önce suratına yumruk yedi.
Linç girişimini zor atlattı.
Bırakın ziyaret etmesini falan bir yana, bir cumhurbaşkanı onu telefonla arayıp “Geçmiş olsun, üzüldüm” diyemez miydi?
Beyefendinin zamanı elbette ki çok değerlidir ama bu konuşma onun sadece 60 saniyesini alırdı.
Demedi!
Oysa bunu “Siyaseten” yapmak içinden gelmese bile “İnsanlık” açısından yapması gerekirdi.
Hiç kuşkum yok, olumlu puan kazanırdı.

★★★

Yıllardan beri izledikleri “Sertlik politikaları” nedeniyle ülkemizi gerdiler.
İnsanlar birbirinin adeta “Düşmanı” oldu.
Aynı siyasi görüşü paylaşmayan insanlar artık birbirlerine ters bakıyor.
Biz Türkiye’de böyle bir tabloya geçmişte alışık değildik. Siyasi mücadele her zaman olurdu ama böylesi değil.
Sözünü ettiğim bu düşmanlık olayı toplumun bütün katmanlarına ne yazık ki yayıldı.
Özellikle eğitimsiz, cahil ve tutucu kesimlerin beyinleri bu doğrultuda yıkandı.
Çubuk olayı bunun son örneğidir.
Günümüzde bireyler birbirlerine çoğu zaman artık sevgiyle değil, kin ve nefretle bakıyor.

★★★

Dünyanın hemen her ülkesinde ülkeyi germeye çalışmak muhalefetin yaptığı bir iştir.
Muhalefet, mamasının çoğunu bu gerginlikten sağlar.
Bizde ise tam tersi!
Bizde germe olayını iktidar üstlenmiş durumda!
Her birinin üzerine yapışmış olan korkunç bir kibir, büyüklük duygusu var.
Onlara yaklaşmak asla mümkün değil.
Türkiye’yi “En büyük biziz, başka büyük yok. Biz ne yaparsak iyi ve doğru olan odur. Başkalarının söz hakkı yoktur” anlayışıyla yönetmeye çalışıyorlar.
Oysa bu ülkeye böyle düşünen niceleri geldi geçti ama şimdi hiçbiri yok.

★★★

Size bir şey söyleyeyim...
Sıradan küçük bir köyle Kemal Bey’e atılan yumruk ve sergilenen linç girişimleri, bundan sonra hepimize ders olmalıdır.
Eğer bir takım tipler o yumrukçuyu alkışlıyor ve ellerini öperken gururla (!) fotoğraf çektiriyorsa, olay sonrasında gözaltına alınan yumrukçu anında bırakılıyorsa, bu gibi işlerin sonunun giderek daha da kötüye gitmesinden endişe ederim.
AKP Ordu il yöneticisi milletle alay ediyor, kışkırtıyor ve sosyal medya sayfasında şöyle diyor:
“Ona vuran arkadaşları kınıyorum! Adamın dişleri halâ ağzında duruyor. Herkes hak ettiğini yaşar. O yumruk milletin yumruğudur.”

★★★

Olay yerinden zor kaçırılan Kemal Bey’e ne Recep Bey, ne de iktidar ortağı Devlet Bey tarafından (ziyaret falan zaten beklemeyiz de) bir geçmiş olsun telefonu açılmadı, nezaketen bile olsa hatırı sorulmadı.
Bu olanların her biri özellikle eğitimsiz tutucu kesimlere bilerek veya bilmeyerek verilen bir mesajdır.
Bu gibilerin önüne bu gibi yollar açmanın ve cesaret vermenin gelecekte çok olumsuz sonuçları olabilir.
Suikastlar, vurmalar, bıçaklamalar, yeni yumruk olayları olabilir.
Ben bundan korkarım.
Eğer ana muhalefet liderinin başına hem de şehit cenazesinde bunlar geliyor ve ülkeyi yönetenler duyarsız kalıyorsa, vay sıradan vatandaşların haline!
Vay bizim halimize...