Sevgili SÖZCÜ okurları, zaman su gibi akıp gidiyor. SÖZCÜ’de yazmaya başlayalı tam 10 yıl oldu. Aşağıda okuyacağınız 13 Ekim 2009 tarihli ilk yazımı tam 10 yıl önce yazmıştım.

Bu süre içerisinde ülkemizde nice olaylar yaşandı, bazı arkadaşlarımız  aramızdan ayrıldı, biz nice mahkemelerde hesaba çekildik!

Yarınki yazımda da bu konuyu sürdüreceğim ve size bu 10 yılımın hesabını kısaca vermeye çalışacağım.

İşte o ilk yazım:

★★★

“Sevgili SÖZCÜ okuyucuları, sizlere bu ilk yazımda ‘Merhaba’ diyorum. Belki diyeceksiniz ki ‘Yav arkadaş, biz iki yıldan bu yana SÖZCÜ’de senin nice yazılarını okuduk, bu nasıl ilk yazın oluyor!’

Haklısınız. Ancak onlar benim eski yazılarımdı. Yani Hürriyet Gazetesi’nde çıkmış olan yazılarımdı ve hepsinin üzerinde eski tarihleri vardı. Bundan sonra günlük yazılarla haftanın beş günü karşınızda olacağım... Ve sizlerle birlikte gazetecilik yapacağız.

★★★

SÖZCÜ Gazetesi değil Türkiye’de, dünyada bile bir ilk’i gerçekleştirdi. AKP iktidarının baskısıyla gazetesinden kovulan bir yazarın (Emin Çölaşan’ın) eski yazılarını iki yıl boyunca yeniden yayınladı... Ve bu yazılar bile büyük ilgi gördü. Yazdıklarımın çoğunu ben bile unutmuştum. Yazılarımı SÖZCÜ seçiyordu. Eski yazılarımı bu gazetede yıllar sonra yeniden okurken, itiraf edeyim, çoğu zaman ‘Valla güzel yazmışım, bugün olacakları yıllar öncesinden aynen görmüşüm’ diye kendi kendime böbürlendim!

AKP iktidarının (Hürriyet’te iken) hışmına uğramış, korkan bir medya patronu ve onun kalfası (Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök) tarafından görevine son verilmiş bir gazeteci idim. Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarlarından biriydim. Ne ilginçtir, medyada korku dağları bürümüştü!

Bana (kovulduktan sonra) yazı yazdıracak bir tek babayiğit gazete bile yoktu. Hepsi Tayyip iktidarından korkuyordu... Çünkü devletten ve hükümetten milyarlarca dolarlık çok büyük beklentileri vardı. Emin Çölaşan’a yazdırıp başlarına bela almayı elbette istemezlerdi.

★★★

Hürriyet’ten ağustos 2007’de kovulduğumdan bu yana iki yılı aşkın süre geçti.

Bana yazı yazdıracak tek gazetenin SÖZCÜ olduğu da ortaya çıktı. SÖZCÜ beni en baştan beri istiyordu. Ancak benim o kovulma sürecini, öncesinde ve sonrasında yaşadıklarımı anlatmam, rezaleti, tanık olduğum korkaklık ve kepazelikleri Türk milletine duyurmam ve bire bir açıklamam gerekiyordu... Ve bu durumda oturup üç kitap yazdım, yaşadıklarımı anlattım.

Bilgi Yayınevi tarafından basılan Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi, Her Kuşun Eti Yenmez ve Sakıncalı Gazeteci... Bu üç kitabım toplam 97 baskı yaptı. Korsanları daha da fazla sattı, yazdıklarımı bir milyondan fazla insan okudu ve acı gerçekleri öğrendi!

★★★

Kitap işini bitirince düşündüm. Benim artık gazetede yazmam gerekiyordu... Çünkü herkes aynı şeyi söylüyordu: “Emin Bey yazılarınızı özledik’’... “Arkadaş, ülkenin bu ortamında yazmak zorundasın’’... ‘’Emin abi yoksa sen de korktun mu?..’’

Ve yazmaya karar verdim. O kararın sonucunda, işte şimdi, ilk yazımla karşınızdayım.

★★★

Burada size SÖZCÜ Gazetesi’nden de biraz söz etmek istiyorum. Türkiye’nin en genç, en dinamik gazetelerinden biri. Ek yok, promosyon yok, kura, çekiliş, lotarya, örneğin benzin istasyonlarında beleş dağıtım yok! Sadece gazete var.

Gazetenin sahibi Burak Akbay. Geçmişin ünlü gazetecilerinden arkadaşımız Ertuğrul Akbay’ın oğlu. Türkiye’nin en genç gazete patronu. Sadece gazeteci. Devletle, hükümetle ve dolayısıyla Tayyip’le hiçbir işi olmadığı için, korkusu yok. Baskıya açık değil. O nedenle bana gazetesinde yazdırabiliyor. Bunu yapabilen tek medya patronu.

Bu gazetede çok değerli arkadaşlarım, muhabirler ve köşe yazarları var.

SÖZCÜ şu sıralar 125 bin net satıyor. (Bu rakam 2019 itibariyle 260 bin oldu. EÇ) Çok önemli bir rakamdır. İlk amacımız bu gazeteyi promosyon, kupon, lotarya, çekiliş, ekler vesaire olmadan, yani hormonsuz ve saygın kimliği ile çok daha yüksek rakamlara ulaştırmak...

Ve daha da önemlisi, AKP iktidarının Türkiye’yi nerelere sürüklediğini bundan önce olduğu gibi gözler önüne sermeye devam etmek.

Bunu yapacağız ve başaracağız.

Din tüccarlarının, din sömürücülerinin, hırsızların, vatanımızı yerli ve yabancı işbirlikçilere, dış güçlere ve kendi adamlarına peşkeş çekip rezil edenlerin, ülkemizi dışarıdan gelen direktiflerle yönetenlerin, bölücülere çanak tutanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini yavaş yavaş ve sinsice yok etmeye kalkışanların ipliğini hep beraber, sizlerle birlikte  pazara çıkaracağız.

Cumhuriyet ilkelerinin şaşmaz savunucusu olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinden yürüyeceğiz... Ve mücadelemizi elbirliği ile, er ya da geç kazanacağız.

Gazeteciliği korkmadan, çekinmeden, sizlerle birlikte yapacağız.”

★★★

Evet sevgili okurlarım, SÖZCÜ’de 10 yıl önce ilk yazım böyle idi. Yarınki yazımda size bu 10 yılın hesabını kendi açımdan vereceğim.