Sevgili okurlarım, iki gün önce sokakta rastladığım, önümü kesen bir aile reisinin durumunu yazacağım konusunda kendisine söz vermiştim.

Artık Ankara’ya da kış geldi. Havalar iyice soğudu.

33 yaşındaki vatandaş Mehmet önce montunu sıyırıp midesini açtı...

“Üç hafta önce mide kanseri ameliyatı oldum, işte dikiş izleri. Belki inanmazsınız diye gösteriyorum. Tedavim sürdüğü için iki günde bir devlet hastanesine gitmek zorundayım. Ancak benim derdim küçük kızım...”

Kızına ne olduğunu sordum, anlatırken içim parçalandı:

“Elinizi öper, dört yaşında. Şimdi şiddetli gripten evde yatıyor ama ilaçlar fayda etmedi. Beyefendi kızım üşüyor, kızım sıcak bir yuva istiyor. Aylık gelirim net 2.100 lira. Ev kirası 650 lira. Eşim çalışamıyor. Zaten çalışmak istese iş bulamaz. Bu durumda masraf olmasın diye ben elektrik yakamıyorum. Ev kombili. Daha da acısı, ben kombiyi günde iki saat çalıştırabiliyorum çünkü doğalgaz parasına yetişmek mümkün değil. Bu gaddarca zamları kafamıza bindirdiler, bunlarda hiç utanma sıkılma yok mu? Kendileri krallar gibi, sıcacık saraylarında yaşıyorlar. Yaşasınlar da, bizim durumumuz ne olacak? Benim hasta kızımı buz gibi soğuk evde daha beter hastalanmasın diye üç kat yorganın altında yatırıyoruz. Dönsünler de bizim durumumuza bir baksınlar...”

Bu genç adam sonra lâfı başka yerlere getirdi:

“Siyasetçiler her gün birbirlerini yiyor. Filler tepişiyor, biz karıncalar arada eziliyoruz...”

Kaderine lânetler okuyor, sövüp sayıyordu.

★★★

Türkiye’de böyle yaşamakta olan milyonlarca insan var.

Onların sesi, onların feryadı duyulmuyor.

İşsiz sayısı rekor düzeyde.

Yoksulluk almış başını gidiyor.

Pahalılık vatandaşı kemiriyor.

Terör ve başımıza açtıkları Suriye belası aynen devam ediyor.

Dış politika hezimetlerle dolu.

★★★

İşte böylesine bir ortamda Recep Bey her gün medyada boy gösterip sağa sola çatıyor, önüne gelen herkese posta koyuyor...

Çünkü medyayı ele geçirdi.

Siz bakmayın o “Tarafsızlık” şovu yapan NTV, CNN-Türk gibi televizyon kanallarına.

Hepsinin patronu büyük iş adamları, her biri iktidarın ve özellikle de dünya liderimiz Recep Bey’in emir ve hizmetinde...

Tabii bunları vurgularken, geçmişin amiral gemisi (!) iken akıntılı sularda sürüklenip karaya oturtulan Hürriyet gazetesini de unutmamak gerek...

Zaten CNN-Türk, Kanal-D, Hürriyet ve Milliyet’in patronu aynı aile!

★★★

Hürriyet son olayda açıkça Kılıçdaroğlu’na karşı tavır koydu.

Aynen Recep Bey gibi!

Zaten başka türlü bir şey yapması beklenmezdi.    

İşin ilginç yanı, dün o gazetede Muharrem İnce’nin bir “Makalesi” yayınlandı.

Demek ki yandaş Hürriyet’e de öteki bütün yandaş medya kuruluşları gibi, saray çevrelerinden aynı talimat gelmişti:

“Ağırlığınızı Muharrem İnce’den yana koyup ona sahip çıkacak, koruyup kollayacaksınız!..”

Ve Recep Bey partisinin Salı günü yaptığı Grup toplantısında (kendince) son noktayı koydu:

“Bay Kemal bize artı değer kazandırıyor. O makamda kalmasında bizim için yarar var. Ondan daha ideal bir muhalefet lideri olamaz! Muharrem Bey senin içini gayet iyi anlatıyor. Muharrem Bey yeter zaten!..”

★★★

O Bay Kemal ki, 31 Mart seçimlerinde AKP’yi hezimete uğratmış...

İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya Büyükşehir belediyelerini AKP’nin elinden kapıp götürmüş, başka nice belediyeleri kazanıp iktidar partisini mahvetmiş olan bir partinin genel başkanı...

Şimdi umudunu Muharrem İnce’ye bağlamış görünen Recep Bey bu konuda da yanıldığını en kısa zamanda görecek.

★★★

Yazının başında kısaca değindiğim vatandaş Mehmet’in çocuğu hastaymış, evindeki kombiyi parası yetmediği için yakamıyormuş, bize ne kardeşim!

Biz önce şu kayıkçı kavgasının sonunu görelim, sonra sıra gelir senin evini ısıtmana!..

Sıcak bir yuvaya kavuşan küçük kızın işte o zaman mutlu olur!

Sen bekle...

Senin gibi bekleyen milyonlar var...

Sakın ola ki ağlaşmayın, böyle durumlarda sabırlı olmayı öğrenin...

Recep Bey’e güvenin!