Sevgili okurlarım, Türkiye Akdeniz’deki gücünü pekiştirmek için Libya hükümeti ile bir mutabakat anlaşması imzalamış.

Gerekirse Libya’ya asker gönderirmişiz.

Çok güzel...

Bu anlaşma bizim için çok önemli imiş.

Niye önemli olduğunu dünya liderimiz Recep Bey kendince açıkladı:

“Bu belgenin imzalanmasıyla birlikte Sevr anlaşmasının tersyüz edilmesi var.”

★★★

Allah Allah!.. Bir dakika beyefendi, lütfen orada durunuz...

Libya’nın bir kesimiyle imzalamış olduğunuz sıradan bir anlaşma ile Türkiye’nin idam fermanı olan Sevr anlaşmasının tersyüz edilmesinin hiçbir ilişkisi olamaz.

Sanırım danışmanlarınız sizi yine yanıltmış olacak.

Bu sözleri söylemeden önce Sevr anlaşmasının ne olduğuna kısaca bile olsa bir baktınız mı, hiç değilse esaslarını öğrendiniz mi?

★★★

Çok özür dileyerek size ve bilmeyenlere Sevr konusunda biraz bilgi vereyim... Yine çok basitçe ve özetle...

Zira bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak çok kötü bir şeydir.

Sizi yanıltan Saray danışmanlarınızın kulağını lütfen bir kez olsun çekin ki sizi böyle zor durumlara düşürmesinler.

Sevr, Fransa’da Paris yakınlarında küçük bir kasaba. Anlaşmanın görüşmeleri orada yapıldı ve hasta adam Osmanlı’nın idam fermanı 10 Ağustos 1920 günü imzalandı.

Beyefendi, o sırada Ankara’da, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve Milli Mücadele zaten başlatılmıştı.

“Millicilerin” ilk amacı Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı’ya silah zoruyla dayatılan Mondros (1918) ve Sevr anlaşmalarını (1920) çöpe atmaktı.

★★★

Ne gibi hükümler vardı bu Sevr anlaşmasında beyefendi?..

Osmanlı devleti parçalanıyordu. Bize bırakılan sadece Orta Anadolu’nun bir bölümü idi.

Doğu Anadolu’da Erzurum ve Trabzon dahil Ermenistan, bir bölümünde ise Kürdistan kurulması öngörülmüştü.

İzmir, Trakya ve çevresi Yunanistan’a veriliyordu.

Çanakkale ve İstanbul Boğazları işgal altında tarafsız bölge oluyordu.

Güneydoğu Anadolu ve Adana çevresinde Fransız nüfuz bölgesi kuruluyordu.

Antalya ve Ege çevresi ise İtalya’ya verilecekti.

Anlaşmayı üç Osmanlı delegesi ile birlikte imzalayanlar arasında İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Ermenistan gibi ülkeler de vardı.

★★★

Lütfen bu yazdıklarımı çok dikkatice okuyunuz beyefendi...

Özetin özetini sizin için çok basitçe yazmaya çalışıyorum.

433 maddeden oluşan Sevr anlaşmasının elbette başka koşulları da vardı.

Örneğin savaş ve Ermeni tehciri suçluları (!) yakalanıp yargılanacaktı.

Zaten kalmamıştı ama elde mevcut bütün silahlar düşmanlara teslim edilecekti.

Orta Anadolu’ya sıkışan Osmanlı hükümetinin emrinde sadece ve sadece 50 bin 700 asker olacaktı. Bunun 35 bini jandarma idi.

O sırada padişah olan, kısa süre sonra İngiliz zırhlısı Malaya ise yurt dışına tüyen hain Vahdettin, Sevr anlaşmasını ne yazık ki (!) imzalayamadı. Zira onun imzalaması için ilk şart, anlaşma metninin önce Osmanlı Meclisi tarafından imzalanmış olması idi. Ancak o sırada Meclis kapalı idi.

Dolayısıyla anlaşma metni Vahdettin’in önüne gelmedi.

★★★

Sayın ve muhterem beyefendi, işin sonrasını herhalde biraz olsun bildiğinizi tahmin ederim.

Anadolu’nun dört bir yanında asker ve sivil kahramanlarımız direndi.

Düşman ordularını inanılmaz bir biçimde mahvettiler.

Son aşama İzmir’in esirlikten kurtarılması idi ve o da 9 Eylül 1922 günü gerçekleşti...

Yani bu kutsal savaşın her aşamasında Sevr anlaşmasını biz tersyüz ettik.

“Yok hükmünde” olduğunu bütün dünyada kanıtladık.

★★★

Çok sayın ve muhterem dünya liderimiz Recep beyefendi...

Aradan bir süre daha geçti...

24 Temmuz 1923 günü yedi düvelin karşısında Lozan Anlaşması’nı imzaladık ve kapitülasyonları kaldırıp egemenliğimizi resmen kazandık.

29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi.

Bu iki tarihte de biz Sevr anlaşmasını bir kez daha tersyüz etmenin ötesinde, onu tarihin çöplüğüne
attık.


★★★

Beyefendi, ne idüğü belirsiz Libya ile imzaladığınız çok özür dilerim ama sıradan bir anlaşma ile Sevr’in tersyüz edilmiş olmasının ne gibi bir ilgisi olduğunu, kusura bakmayın ama bendeniz anlayabilmiş değilim.

Bu konudaki sözleriniz kesinlikle geçersizdir, yanıltıcıdır ve iç siyasete yönelik propaganda girişimidir.

Sevr anlaşması, bırakın şimdi tersyüz edilmesini bir yana, uzun yıllardan beri tarihin çöplüğünde yatmaktadır.

Olmayan bir şeyin neyini tersyüz ettiğinizi lütfen söyleyiniz!

Danışmanlarınızı da lütfen uyarın, sizi hiç değilse bu gibi ulusal konularda yanıltmasınlar. Türk Milleti’ne karşı çok ayıp oluyor.