Ramazan’ın geldiğine mi sevineyim, zamanın bu kadar hızlı akıp gittiğine mi üzüleyim bilemedim… Sanki geçen Ramazan daha birkaç ay önce bitmişti!

Şimdi Şeker Bayramı, Kurban Bayramı derken hop koca yaz göz açıp kapayana kadar geçer biter…
Ben, sevdiğim şeylerin daha başlamadan biteceğine üzülürüm hep! Yaz gibi… Hiç geçmesin, bitmesin isterim…

11 ayın sultanı Ramazan ülkemize bolluk, bereket ve barış getirir inşallah.

***

Dün gece, yani ben bu yazıyı yazarken Hıdrellez’di.

Yine dilekler dilendi… Bir kâğıda yazıldı… Küçük bir kesenin içine parayla birlikte konuldu…

Ben genelde madeni Euro koyuyorum; tutarsa tam tutsun turnayı gözünden vurayım diye… Türk Lirası’nın durumu malum…

Gül ağacım yok, o yüzden dilek kesesi balkonda saksıda yetiştirdiğim gülün dibine gömüldü…
Sabah erkenden dilek kağıdını alıp koşa koşa boğazın sularına atacağım.

Bozuk para da bütün sene cüzdanımda duracak.

Valla senelerdir yapıyorum ama somut bir ‘dilek tutması’ olayı yaşamadım. Batıl inançları olan, mistik olaylara inanan biri değilimdir. Hatta batıl olan çoğu şeye karşıyımdır.

Bu yaptıklarımı da gerçekten bir karşılık beklediğim için yapmıyorum. Sadece böyle ritüelleri sevdiğim için yapıyorum.

Bence bu tür kutlamalar, hazırlıklar meditasyon gibi ruhu temizliyor, insanın içini sevgi ve umutla dolduruyor, enerji veriyor. Hayatı eğlenceli kılıyor…

Hıdrellez bana eski günleri hatırlatıyor… Anneannemin anlattıklarını... Eskiden baharın ve yazın gelişine nasıl sevindiğimi, heyecanlandığımı…

Ben sevdiklerim için de dilek diliyorum. Gönülden iyi şeyler diyecek kadar çok sevdiğim insanlar olduğu için Allah’a şükrediyorum. Sevilmek güzel ama gerçekten sevebilmek daha güzel galiba…

***

Birçok kültürde Hıdrellez’le aynı tarihe denk düşen baharın gelişini kutlama bayramları mevcut.

Bizdekinin hikayesi Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluşmaları. ‘Hıdrellez’ de Hızır ve İlyas sözcükleri birleşmesinden ortaya çıkan isim.

Rivayete göre; Hızır Peygamber ile İlyas Peygamber birlikte ‘Ab-u Hayat’ yani ölümsüzlük veren hayat suyunu aramaya çıkmışlar. Ab-u hayat suyunun kaynağını bulup içmişler ve ölümsüz
olmuşlar.

Hızır Peygamber’in karada, İlyas Peygamber’in de denizde, yardıma muhtaç olanlara yetiştiğine inanılıyor.

Yine bir rivayete göre Hızır ile İlyas yılda bir defa, yani 6 Mayıs gününün gecesi, bir gül ağacının dibinde buluştuğu söyleniliyor bu yüzden dileklerimizi gül ağaçlarının dibine gömüyoruz.

Bizim gül ağacının dibinde buluşurlarsa dileklerimizi görüp yapsınlar diye. Bir nevi yerli Noel kutlaması diyebiliriz.

Ayrıca, Hıdrellez günü kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceği; bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceği de rivayetler arasında.

Botox ve dolgulardan daha acısız ve ucuz olduğu kesin!

İnanılarak yapılırsa sonuç verebilir, denemekte fayda var diyorum.