Yıllardır Türkiye, stratejik müttefik ABD’den Patriot füzeleri ister ama karşı taraf her seferinde ‘nanik’ yapar.
Suriye’de ayaklanma devam ederken 2013’te ‘olası’ saldırıya karşı ABD Gaziantep’e, Almanya Kahramanmaraş’a ve Hollanda Adana’ya ikişer Patriot füze bataryası gönderdi.
İki yıl sonra ‘tehlike yok’ diyerek geri alıp götürdüler.
Onlar bu füzeleri götürürken ABD Malatya Kürecik’te dünyanın en gelişmiş radar üssünü kuruyordu.
Üs İran füzelerine karşı İsrail’i koruyor.
Aynı ABD aynı günlerde 50 atom bombasının bulunduğu İncirlik üssünden YPG’ye silah ve askeri malzeme taşıyordu.
Stratejik müttefik dediğiniz böyle olur!
Hem müttefik hem kıskanç.
Sözlümsün başkasıyla flört edemezsin’ modunda.
İyi de kardeşim ‘Ver şu füzeleri yüzük olarak takalım’ diyoruz adam oyalayıp duruyor.
Çaktırmadan yakışıklı Putin’den alalım dedik Trump Amca çok kızdı:
Onunkinde iş yok benimki çok daha afilli’.
Alır mısın alamaz mısın kavgası uzayıp gidiyor.
Arada şu YPG’liler olmazsa belki çare bulunurdu ama Trump Rakka bölgesinde yetişen dünyanın en lezzetli kışlık kavunlarını çok seviyor.
Bak biz de Kırkağaç kavunları var’ diyoruz ama adam Nuh deyip peygamber demiyor.
Füzelerde inat ettiği gibi.
Karşılaştırıp karar verelim:
Düşmanın balistik füzelerini vurma menzili:
S-400: 60 km - Patriot: 45 km
Aerodinamik hedefleri vurma menzili:
S-400: 250 km - Patriot: 160 km
Hedefleri vurma yüksekliği:
S-400 Maksimum: 27 km - Patriot: 24 km
Radar kapsama alanı:
S-400: 600 km - Patriot: 150 km
Sistemi hazırlama süresi:
S-400: 5 dakika - Patriot: 30 dakika
Vurulacak hedefin hızı:
S-400: 4800 m/s - Patriot: 2200 m/s
Sistemin tepki süresi:
S-400: 10 saniye - Patriot: 15 saniye
Fırlatma açısı:
S-400: 90 derece - Patriot: 38 derece
Demek ki Putin’inki daha afilliymiş.
Sıkışan Trump ‘benimkini alın F-35’leri yüzde elli indirimle vereyim. O da az gelirse Skorsky’ler benden olsun’ diyor.
Diyor ama kavun konusunda taviz vermiyor.
7 Ocak’ta Ulusal Güvenlik Sekreteri Bolton’u Ankara’ya gönderdi.
12 ve 17 Şubat’ta Bakan Pompeo meslektaşı Çavuşoğlu ile iki kez telefonla görüştü.
14 ve 21 Ocak ile 21 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Trump’ın telefon görüşmesi var.
22 Şubat’ta Savunma Bakanı Akar ve Genelkurmay Başkanı Güler Washington’a gitti.
Aynı gün Erdoğan ‘Seçimlerden sonra ya ben giderim Washington’a ya Trump gelir Türkiye’ye’ dedi.
Bütün bu görüşmelerden sonuç çıkmayınca Trump önceki gün damadı Jared’i Ankara’ya yolladı.
Jared herkesin katil dediği arkadaşı Muhammed Bin Selman’la görüştükten sonra Türkiye’ye geldi.
Trump ‘Benim damadım senin damadından daha yakışıklı’ der gibi.
Senin damat bakan ama benimki de özel danışman’.
Maliye ve hazine damadının ama Suudi parası ve dünya Yahudi sermayesi de benim damadın emrinde’.
Başka ne demiştir bilemeyiz ama Filistin ve Kudüs için geldiği konuşuluyor.
Biraz da İran çünkü yanında ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook vardı.
Trump Kudüs’ü toptan Yahudilere vermeyi planlıyor.
Arap kral ve emirleri tavladı şimdi sırada İslam İşbirliği Örgütü Dönem Başkanı olarak Erdoğan var.
Jared İsrail Başbakanı Netanyahu’nun iyi arkadaşı.
Jared; Umman, Bahreyn, BAE ve S.Arabistan’dan sonra Ürdün ve Mısır’a gidecek.
Jared Ankara’da iken Netanyahu Moskova’da Putin’e ‘Kurtar beni Suriye’deki İranlılardan’ diye yalvarıyordu.
Esad gıcıklık olsun diye iki gün önce Tahran’a gitti.
Anlayacağınız ‘seninki benimki’ tartışması çok boyutlu bir konu.
Ama esas soru:
İster Trump ister Putin’inkini alalım biz bunları kime karşı kullanacağız.
Hadi bir düşman bulduk kendi içimizdekiler ne olacak?
Sonuçta biz NATO üyesiyiz, BOP ortağıyız, her tarafımızda ABD üsleri var ve Kürecik çok iyi çalışıyor.
Ne diyor Yıldız Tilbe?
Kandıramazsın beni
Susturamazsın beni
Durduramazsın beni
Ben kötüyüm sen iyi mi
Bir iki üç dört tamam’
Beş olmaz.