Aralık 2010’da başlayan ve sırasıyla Mısır, Libya, Bahreyn, Suriye ve Yemen’e uzanan rüzgara ‘Arap Baharı’ denildi.
Öncesinde Irak işgal edildi en az bir milyon insan öldü.
Bu kadarı da Bahar ülkelerinde öldü.
Toplam zarar bir trilyon dolar.
Yaşanan dramların maddi bedeli yok ve olamaz.
Örneğin savaş nedeniyle ülkelerinden kaçan Suriyelilerin sayısı 6 milyon civarında. Bir o kadar Suriyeli ülke içinde daha güvenli bölgelere sığındı.
Yani yalnız Suriye’de 12 milyon dram yaşandı ve yaşanıyor.
Ölenler, yaralananlar, sakat kalanlar, işkence görenler, sefalet içinde yaşayanlar ve tecavüze uğrayanların dramı çok daha derin.
Hafta sonu Hatay’daydım.
Antakya ve Samandağ’da konuşmalarım ve Hatay Kitap Fuarı’nda imza günüm vardı.
Suriyelilerden çok hikaye dinledim.
Durumu anlatır diye bir tekini paylaşmak istedim.
Savaş öncesinde ABD’de okuyan kızını ziyarete giden anne olaylar başlayınca kocasının ısrarı üzerine biraz daha kalmaya karar verir.
Kısa bir süre sonra baba askerlik çağında oğlunu Rusya’da okuyan kardeşinin yanına gitmesi için Türkiye’ye kaçırır.
Önce Reyhanlı’ya oradan da Nizip’teki Göçmen Kampına giden genç 5 ay sonra göçmen olarak Finlandiya’nın başkenti Helsinki’ye gider. En küçük oğlan da dört ay sonra Türkiye’ye gelir ve üç bin Avro ödeyerek eski bir tekneyle Yunan adalarına gitmeye çalışır. Tekne Cos açıklarında batar ama kendisi yüzerek adaya ulaşır. Adada iki ay kaldıktan sonra yine kaçakçıların yardımıyla bazen yaya bazen de araçla Makedonya, Sırbistan ve Macaristan’a geçer ve ‘Kızım Olmadan Asla’ filmindeki heyecanın yüz katı heyecandan sonra Avusturya’ya girer ve Hollanda’ya ulaşır.
Varın siz düşünün annenin halini.
Herkes Halep’ten ayrılıp bir yerlere ulaşınca baba da evini kapatıp Türkiye’ye gelir ve ABD’ye gitmek üzere vize başvurusunda bulunur. Vizeyi beklerken Rusya’daki oğlunun ziyaretine gider ve ani kalp krizi sonucu yaşamını yitirir ve orada gömülür. Haberi duyan anne üzüntüden beyin kanaması geçirir, felç olur ve sekiz ay sonra yaşamını yitirir.
Göçmen olduğu için Hollanda’dan ayrılamayan kardeşlerden biri intihar eder. Duruma üzülen Rusya’daki genç okulunu bırakarak Finlandiya’daki kardeşinin yanına gider.
Aynı günlerde Amerika’daki yalnız kalan abla yeni evlendiği Amerikalı kocasıyla gelir ve 7 ay uğraştıktan sonra iki kardeşini yanına alarak ABD’ye döner.
Şimdi her üçü bir yıldır psikolojik yardım alıyor.
Üç yıl süren bu hikayenin içinde inanılmaz, akıl almaz ve insanlık onur ve vicdanının asla dayanamayacağı acılar yaşandı.
Benzeri yüz binlerce hikaye var.
Oysa ABD, Batılı emperyalist ülkeler ve onların bölgesel işbirlikçileri ‘Alevi’ Esad’ı devirip Suriye halkına özgürlük, demokrasi, esenlik ve mutluluk götürecekti.
Libya’da olduğu gibi.
İyi de Libya’da bir tek Alevi, Şii, Hristiyan, Süryani ya da Kürt yoktu ve herkes yüzde yüz ‘24 ayar Sünni’.
Daha da enteresan olanı şimdi birbirini boğazlayan Libyalı Sünnilere sınırsız destek veren ülkelerin tümü de Sünni.
Türkiye ve Katar, Trablus’taki İslamcılara, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ise Bingazi’deki laik olanlara.
Batılı ülkeler bildik tavırlarıyla ikili oynuyor.
Oynuyor ama Libya’nın petrol, doğal gaz, yeraltı sularını talan etmeye devam ediyorlar.
Almanya kendisine yetecek elektriği Libya çöllerinde yerleştirmeyi planladığı güneş panellerinden karşılamaya hazırlanıyor.
BOP ve sonrasında Kanlı Arap Baharı’nda ülkelerimiz talan edildi, yıkıldı, yüz binlerce insanımız öldü ama çok daha kötüsü hayallerimiz yok edildi.
Yoksulluk ve cehalet olunca işler çok daha kolay oldu.
Herkes her yerde din adına konuştu bazıları da kafa kesip başka şeyler yaptı.
Birileri de 8-9 yaşındaki kızları evlendirdi, analarının dizinden tahrik oldu sonra da cennette tapulu arsa sattı.
Bütün inanç ve değerler yozlaştırıldı.
Aileler dağıldı, dostluklar bozuldu, gelenekler yozlaştırıldı, duygular köreltildi, heyecanlar yok edildi, umutlar söndürüldü, güven sarsıldı ve insanlık adına neyimiz varsa yok edildi.
Geriye işe yaramayan robotlar kaldı.
At formatı, yükle programı kullan istediğin kadar.
Olmadı mı reset et başka bir programı dene.
Olmadı mı bir daha.
Peki ne zamana kadar?