80-90 yıldır Kürtler bulundukları ülkelerde savaşıp duruyor.
80-90 yıldır Kürtler kendi aralarında kavga ediyor.
PKK’ya karşı devletin yanında duran Köy Korucuları’nın benzerleri Irak ve İran’da oldu.
80-90 yıldır Kürtler emperyalist ülke ve güçlerin ihanetine uğruyor.
Önce destek verip kışkırtıyorlar sonra yüzüstü bırakıp kaçıyorlar.
Irak, İran ve Türkiye’de böyle oldu.
Sıra Suriye’de.
Türkiye 40 yıldır PKK ile savaşıyor.
Sonuç?
Fırat’ın doğusunu konuşuyoruz.
Kısa bir süre önce ‘Yurt içinde ve Kandil’de üç beş bin terörist kaldı’ diyenler umarım şimdi YPG’nin Suriye’de 70 bin civarında militanın olduğunu biliyordur.
Çok gelişmiş silahları var, Batılı ülke subayları tarafından çok iyi eğitildiler ve IŞİD ile savaşarak çok şey öğrendiler.
Fırat’ın doğusunda yayılmış bu militanlarla nasıl baş edilecek?
Ya da ne zamana kadar savaşılacak?
ABD ‘Güvenli bölge kurabilirsin’ diyerek Türkiye’yi bölgesel bir savaşa sürüklerse ne olacak?
Kuzey Irak’da Barzani ve Talabani’ye bağlı 120 bin Peşmerge hangi güne duruyor?
Irak’ın her yerine yayılmış yüz binlerce İran yanlısı Şii milis kime karşı nasıl harekete geçer?
İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırma zamanı gelmiştir.
Bazen her ikisi az gelir.
Coğrafyanın genetik kaderidir.
Gaflet, Dalalet ve hatta Hıyanet’.
Türk, Arap, Acem ya da Kürt olmak hiç önemli değil.
Osmanlı, Pers, Abbasi, Emevi ya da Eyyubi olmak aynı.
Şii ya da Sünni desek farketmez çünkü hepsi toptan Müslüman.
Tarihi unutsak bile bugün de birbirlerini boğazlıyorlar.
Her yerde yoksulluk, cehalet, açlık, perişanlık ve rezalet.
2011 öncesinde Suriye’de hiç bir terör örgütü yoktu ve bu ülke Türkiye’nin en iyi dostuydu.
‘Arap Baharı’nda birileri bu ülkeye demokrasiyi getirmek istedi.
Din adına ve ‘en hakiki Müslüman’ Vahabi Suudi’lerle birlikte.
Eski Komünist Putin olmasaydı bugün Bağdadi Şam’da halifeliğini ilan etmiş olacaktı.
100 yıl önce haritalar Kürtlere göre çizildi 100 yıl sonra yani bugün herkes onlara göre hesap yapıyor.
Sevr’den bu yana 99 yıl geçti.
Emperyalistler Kürtleri bölgenin 4 ülkesine dağıtınca bizler de yani Türkler, Araplar, Persler ve Kürtler kendi aramızda kavga edip duruyoruz.
Türkiye, İran, Irak ve şimdi Suriye’de.
Kavga ve oyuncular aynı ama zaman ve mekan değişiyor.
Ders alan hiç yok.
Yedi yıl Esad ile kavga eden Türkiye şimdi Esad’la birlikte PYD/PKK’ya karşı savaşma planları yapıyor.
Adana Anlaşması.
Öcalan’ın Suriye’den gönderilmesinden on gün sonra 20 Ekim 1998’de imzalanan ve 2010’da revize edilen anlaşmaya göre Türkiye ve Suriye PKK’ya karşı işbirliği yapacak, bunun için Türk askeri ve istihbarat subayları Şam’daki Türk elçiliğinde bulunacak.
Şimdi benzer bir işbirliğinin olabilmesi için elçiliklerin Şam ve Ankara’da açık olması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin direkt ve sürekli olması gerekiyor.
20 yıl önce de konumuz PKK şimdi de konumuz PKK yani YPG.
Demek ki hiçbir şeyden ders almıyoruz.
Hafızayı ‘reset’ etme zamanı gelmiştir.
Sevr’de senaryosu yazılan bu oyun farklı sahnelerde hala oynanıyor.
Fırat’ın doğusuda, batısında, güneydoğuda, kuzey Irak’da ya da İran Kürdistan’ında...
Figüranlar göreceli değişebilir ama oyun kurucular hep aynı.
Aslında her şey çok net ve ortada.
20 yıl sonra Adana Anlaşması’nı yeniden konuşuyorsak bu işte bir gariplik var.
Müslümanlar birbirini kırmaya programlanmış!
Bütün oyunları önlemenin tek bir yolu var o da iyi niyet, samimiyet ve birliktelik.
Yoksa biz daha çok Adana’yı konuşuruz.
Biz Fırat’ın doğusunda ne var diye bakınırken birileri gelir Fırat’ı da Dicle’yi de alır götürür.
O da yetmezse Nil’i de.
Seyhan ve Ceyhan’ı da.
Kuru bir Adana kimin işine yarar bilinmez ama Çukurova olur çukur sefalet.
Siz sağ kime selamet!