Moral bozmaya devam.
Hemen hemen tüm damarları tıkanmış bir hasta nefes darlığı şikayetiyle iyi bir doktora gittiğinde mide koruyucu haplarla kurtulacağını düşünüyorsa yanılıyor.
Yaşamak istiyorsa damarlara stent takılacak olmazsa da açık kalp ameliyatı ve piller...
Geldiğimiz nokta aynen böyle.
AKP iktidarının özellikle son 7 yılda neler  yaptığını hepiniz biliyorsunuz.
31 Mart sonrasında neleri yapacağını adım gibi biliyorum.
Ben bu filmi Ortadoğu ülkelerinde çok gördüm.
AKP; devlet olduğu için devletin tüm olanaklarını sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde kullandı, kullanıyor ve kullanacak.
Hesap sorabilecek hiç bir kurum yok.
Medya ve muhalif partiler son Sayıştay raporlarını bir ay tartıştı sonra da konu kapanıp gitti.
Bir şey oldu mu?
Hayır.
Her konuda durum bu.
Bu nedenle AKP her konuda ve her alanda çok rahat.
Son olarak AKP’nin İstanbul’da Binali Yıldırım’ı, Ankara’da Mehmet Özhaseki’yi aday göstermesinin nedeni budur.
Sanki herkes AKP’ye çalışıyor!
31 Mart sonrasını anlatmamın hiç bir anlamı olmayacak.
Kuru umut tacirlerinden hiç hoşlanmam.
‘Kara bulut Hüsnü’ olmak daha anlamlı.
Tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın hiçbir ülkesinde değişim hamasi üç beş şiir, iki üç slogan ve sekiz on atasözü ile gerçekleşmemiştir.
Heyecanlı marşlarla asla.
Öyle olsaydı ben size buradan her gün acayip şiirler, sloganlar, atasözleri ve edebiyat parçalardım.
Türkçe, Arapça ve bilumum duygusal dillerde.
Yetmezse Kur’an-ı Kerim ayetleri ve hadislerinden de medet umardım.
Peki sonrası?
Sonrası yok.
İktidar şimdi günde ortalama iki üç atakta bulunuyor ve gündem yaratıyorsa bu ortalama önümüzdeki gün ve haftalarda hızla artacaktır.
Üç olur beş, beş olur on beş.
Ne mi yapalım?
Konuşanlara ‘yeter artık sıkmayın canımızı’ diyeceksiniz.
Konuşmayı bırakıp harekete geçerlerse düşelim peşlerine.
Yoksa kapatalım dosyayı, bakalım işimize gücümüze.
Gün gelir buluruz çaresini.
İç ve dış politikada yapılan hiçbir şey doğru değil.
Muhalefet hiç bir durumu değerlendiremiyor.
Bu yolun sonunda AKP, mutlaka duvara toslayacaktır.
Akıl, bilim, tarih, coğrafya, telepati, hislerim ve 42 yıllık gazetecilik yaşamım bana bunu öğretti.
AKP neyi, neden ve nasıl düşünür bilemem ama Türkiye’ye yazık olacak.
Türkiye duyarlılığı olan herkes sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Kırmadan, dökmeden.
Umarım ben yanılırım ama AKP kendi bildiği yolda yürümeye kararlı görünüyor.
Muhalefet de aynı yolun yolcusu.
İktidarın söylediği ve yaptığı her şeye karşı gelecek ama hiçbir şey yapmayacak yapamayacak.
16 yıldır iktidarda olan AKP bu yılı da atlattı mı bir o kadar daha iktidarda kalır.
O zamana kadar ben ne olurum bilinmez ama ülkede muhalefet diye bir şey kalmaz.
Bu iktidar ‘kendine özgü’ demokrasi anlayışıyla bu ülkede her şeyi kendi bildiği şekilde dizayn edecek.
Biliyorum bu kadar açık ve net söylemler moralinizi bozuyor ama bu da gerçeğin ta kendisidir.
Gerçek bu ise ve siz olup bitenleri seyretmekle kalıyorsanız, o zaman sizde yani hepimizde sorun var demektir.
Buna ilgisizlik, duyarsızlık ve korku da denilir.
‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ diyenler de var.
Başkaları da ‘Ben işime gücüme bakarım’ modunda.
Rol icabı muhalif görünürler çok ilginç.
Bu iktidarın yarattığı ekonomik, mali, sosyal ve psikolojik olanaklardan yararlanmayı becerenler başka bir hikaye.
Bunlara oportünist yani fırsatçı denir.
Geri kalan gerçek muhalif, onurlu ve yurtsever milyonlar kurtuluşu bekliyor.
İyi de kimden?