Biz İstanbul seçimleriyle acayip ciddileşirken Başkan Trump herkesle şakalaşıyor.
Hafta başında İranlılar dünyanın en gelişmiş Amerikan casus uçağını ‘dandik’ bir füzeyle düşürünce Başkan Trump çok sinirlenmiş, kurmaylarını toplamış ve İran’a saldırı kararı almış.
Almış ama ‘Savaş emrini vermeden on dakika önce bu işten vazgeçtim’ dedi.
Peki neden vazgeçmiş?
‘Kaç kişi ölecek diye sordum 150 dediler bunun üzerine saldırıyı durdurun dedim’ diyor.
Çok şakacı Başkan.
Ne kadar da insancılmış.
Sonradan 150 yerine 150 bin demek istediği anlaşıldı ama korktuğu da kesin.
Adamın derdi savaş değil savaş naralarıyla Körfez’in ineklerinden daha fazla süt sağmaktır.
Yapılan kısa bir hesaplamayla Trump ve adamları son üç yılda Körfez’in kral, emir ve şeyhlerinden en az bir trilyon dolar cukkayı cebe indirdiler.
Petrol, doğalgaz, silah ve benzeri alışverişlerden.
Cebe zula edilenleri saymıyoruz.
Hani şu indiragandi numaraları.
Kaşıkçı cinayetini örtbas et al 100 milyar doları.
Yemen’e saldırıya destek ver al 200 milyarı.
Türlü türlü rezaletlere ses çıkarma al 50 milyarı.
ABD’nin demokrasi anlayışı böyle bir şey.
Ne kadar çalar çırparsan Amerikalılar seni çok daha fazla sever.
Kendi halkına ve komşularına düşman olursan Amerikalıların daha da hoşuna gider.
Tamamen duygusal!
Önemli olan herkes İsrail’in hizmetinde olacak.
İran’ın Şii tehlikesini bahane ederek Körfez’in kral, emir ve şeyhlerini korkut sonra da İsrail karlı çıksın diye milleti birbirine kırdır!
Kanlı Arap Baharı’nda olduğu gibi.
Peki Şakacı Trump ciddileşip İran’a saldırırsa Acemler ne yapar?
Acemi olmadıklarını kanıtlarlar.
1-  Uzun menzilli füzeleriyle Türkiye dahil Amerika’nın bölgedeki tüm üslerini ve savaş gemilerini vururlar.
2-  Yemen’deki yandaşları Husilerin askeri gücüyle Kızıldeniz’in güney çıkışı Bab El-Mendeb’i kapatırlar.
3-  Körfez petrol ve doğalgazının yaklaşık yüzde sekseninin geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatırlar.
4-  Irak, Afganistan, Lübnan ve Suriye’deki silahlı yandaşlarıyla Amerikan üslerine saldırıya geçerler.
5-  Körfez ülkelerindeki Şiileri ayaklandırırlar.
Daha başka bir çok şey yaparlar.
Özetle bölge karışır ama dünya sarsılır.
Herkes dolaylı-dolaysız bu savaştan etkilenecek ya da savaşın bir tarafı olacak.
Özellikle komşu Türkiye.
Ama bizim derdimiz başka.
İstanbul’da kim kazanacak?
Sanki Cumhurbaşkanı seçiyoruz.
İnanılmaz bir ilgi ve oy kullanma heyecanı var.
Katılım en az % 90 olur.
Güzel İstanbul için.
İstanbul güzel olursa Şam, Bağdat ve Tahran güzel olur.
Acemi Trump çakmaz ama birileri ona Acemlerin on binlik tarihini anlatmalı.
Adamlar; satrancı icat etmiş tavlanın kitabını yazmış.
Adamlar; ipek halılarının en müthiş desenlerini işlemiş.
Adamlar; her şeyi sarartacak safranı yetiştirmiş.
Adamlar; Şakacı Trump’a ciddi bir ders verebilecek kadar Adamlar.
Siyasal sistemleri hiç kimseyi ilgilendirmez.
Ne demiş Mustafa Kemal:
Yurtta Sulh Cihanda Sulh’.
Ne diyor Şakacı Trump:
‘We Trust İn God’.
Kusura bakma Trump Amca senin God senin olsun bırak da biz kendi God’ımıza inanalım.
Senin God yeşil dolar bizimki vicdan.
Biraz da küçük mutluluklar.
Bize ve herkese yeter.
Ne emilecek kanımız ne de akıtılacak gözyaşımız kalmadı.
Kin, nefret ve gaddarlık istemiyoruz artık.
Bırakın yaşayalım ‘bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine’.
Türkler, Kürtler, Araplar, Persler, Müslümanlar, Hıristiyanlar, Sünniler, Şiiler, Çerkezler, Süryaniler, Ermeniler, Ezidiler...
Ne demiş Büyük Ozan Nazım Hikmet:
‘Düşmezse Düşmesin Yakamızdan Ölüm,
Bizim de Üstümüze Güneş Doğacak Gülüm,
Gülüşüne Bir Kurşun Sıksa da Ölüm,
Unutma ki Umuda Kurşun İşlemez Gülüm’.
Bilmem anlatabildim mi Mister Trump.
Al adamlarını da miktir git.
Düşün artık yakamızdan.