Pazar yazmıştım her şeyin 12 Eylül 2010 referandumundan sonra bozulmaya başladığını.
Üç ay sonra ‘Arap Baharı’ Tunus’da başladı altı ay sonra da Suriye’de devam etti.
Sonuç ortada.
Çık çıkabilirsen bu bataklıktan.
Arap Baharı’ ile dışarda gerginlik ve kavgaya tutuşan AKP 17-25 Aralık’la birlikte içerde benzer yolu izledi.
Müslüman ülkelerde bu hep böyle olur.
Sonrasını hepiniz biliyorsunuz.
AKP son 7-8 yılda içerde kendi siyasal ve ideolojik tercihlerine göre her gün bir şeyler yaptı yapıyor.
İdeolojik bir tercihi olmayan muhalefet hiç bir şey yapmadı yapmıyor.
Dır dırın dışında.
Örneğin muhalefet partileri son 7-8 yılda;
- AKP’lilerin Fetö ve Fetö’cularla ilişkilerini,
- Sağa sola saldıran yandaş gazetecilerin kayıtlı Fetö yalakalığını,
- Son dönem bakan olan ya da Cumhur İttifak’nın cengaver ortaklarının bir zamanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında söylediği o çok ağır sözlerini,
- AKP yandaşı din hocalarının sapkınlıklarıyla ilgili çıldırtan fetva, konuşma, tavsiye, yorum ve davranışlarını,
- Her düzey ve aşamada AKP ve yandaşlarının adım adım devletin kurumlarını ele geçirmelerini,
- Herhangi bir şekilde iktidara dokunanların yargı tarafından adil olmayan şekilde cezalandırılmalarını,
- Devletin tüm varlıklarının satılmasını,
- İşe yaramayan Sayıştay raporlarını,
- Dış politikada her gün yapılan onlarca yanlışı,
- Her gün, her konuda, her alanda ve her düzeyde günlük alışkanlık haline gelen haksızlıkları,
- Yandaş medyanın muhalif parti, örgüt, kurum, politikacı, aydın ve gazetecilere yönelik rezil saldırılarını,
- Üniversitelerin adım adım teslim alınmasını,
- Trol denilen paralı ‘askerlerin’ sosyal medya üzerinden ‘düşman’ bekledikleri herkese ahlaksız saldırılarını,
- Birilerinin medet umduğu AKP içindeki kavga ve tasfiyeleri,
- Binlerce sinir bozucu yalan, talan ve bilumum yolsuzluk haberlerini  konuşup durdular.
Halen de öyle yapıyorlar.
Zerre kadar işe yaramadı yaramaz.
Beyler arada bir parti işleriyle de uğraştılar.
Son olarak İzmir, İstanbul, Ankara ve diğer yerlerdeki aday kavgaları!
24 Haziran gecesi ortadan kaybolanların ‘ Merak etmeyin 31 Mart’da benzer sıkıntılar olmayacak’ tütünden demeçleri insanları çıldırtmaya bire bir.
YSK Başkanı Güven dün ‘Mükerrer seçmen de sahte seçmen de hayali seçmen de yok‘ dediğine göre şimdi ne yapacaksınız?
Beyler insanlarla alay etmeye son verin.
Açık, net, şeffaf ve dürüst olun.
Siz nereye gidersiniz bilemem ama insanları inandıramazsanız sandığa hiç kimse gitmez.
İnsanların umutları söndü sönecek.
Bazı muhalif gazeteci, aydın, sanatçı, akademisyen, emekli general ve diplomatın durumu ayrı bir hikaye.
Bazen gaz veriyor bazen de boş umut pompalıyorlar.
Onlar da konuşmanın ötesinde hiç bir şey yapmadılar yapmıyorlar.
AKP ve AKP’lilerin yaptıklarını bin yıl da anlatsanız işe yaramaz.
Yol göstermek gerek.
Karanlığa ışık tutan yok mu?
Kendi aralarında kavgalı olanlar, birbirini kıskananlar, birbirini çekemeyenler, iki yüzlü olanlar ve yalnızca kendini düşünenler az değil.
Çoğunluk eski ya da eskimiş düşünce kalıplarıyla düşünüyor, konuşuyor ya da yazıyor.
Modası geçmiş kalıplar, iç boş sloganlar ve heyecanı sıfır hamaset alışkanlıkları işe yaramaz.
Sonuç ortada.
Teşhis var tedavi yok.
Ameliyat dendi mi   herkes kaçıyor.
Milyonlarca insanın umudu ve mücadele ruhu tükenmek üzere.
Yaratıcı olmak gerek.
Bu güzelim ülke her şeye değer.
AKP tüm değerleri yok etmeye kararlı görünüyor.
Devlet kurumları kontrol altına alındığına göre sırada tüm muhalifleri susturmak var.
Nerede kim kaldıysa.
AKP kendi dinsel iddialarıyla çelişiyor.
Sevgili Peygamberimiz Kim bir kötülük (yanlışlık-haksızlık) görürse eliyle değiştirsin. Gücü yetmezse, diliyle o da olmazsa kalbiyle, ki bu da imanın en zayıf olanıdır’ diyor.
Böyle giderse değiştirecek kimse kalmayacağına göre her yer kötülük olur.
Haksız olan güçlü olur.
Önerisi olan yok mu?
Seçime 65 gün kaldı.
Yok mu üç beş yaratıcı düşünce?
Nerede o kıvrak zeka insanlarımız?