Değerli okurlarım, bu hafta Adana Ticaret Odası’nın 5 bin metrekarelik arsası üzerinde “yurt mu yapılsın yoksa petrol istasyonu mu yapılsın?” tartışmasını gündeme getirmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi Adana’da öğrenci yurdu sıkıntısı var. Özellikle de öğrencilerin yoğun olarak oturduğu Beyazevler Mahallesi’nde... Çünkü bu semt üniversiteye yakın oluşu ve öğrenciye hitap eden esnafın, alışveriş noktalarının, kafeteryaların çokluğu nedeniyle tercih ediliyor. Yurt sıkıntısı nedeniyle geçmişte üniversite öğrencilerinin cemaat yurtlarına itildiklerini hepimiz biliyoruz. Tekrar böyle bir olayın yaşanmasını hiç birimiz arzu etmeyiz.

İşte Adana Ticaret Odası’nın değerli üyeleri de böyle düşünmüşler ve bu arsaya öğrenci yurdu yapılmasını istemişler. Fakat AKP’ye ve Cumhur İttifakı’na yakın olduğu bildirilen üyeler bu yurt fikrine karşı çıkmışlar ve buranın Ticaret Odası’na gelir getirmesi için altı petrol istasyonu üstü düğün salonu olacak biçimde bir tesis kondurulmasını talep etmişler. Bu konuda Ticaret Odası’nda büyük bir tartışma çıkmış, sonunda oylama yapılmaya karar verilmiş. Petrol  istasyonu yapılmasını isteyen üyelerle öğrenci yurdu yapılmasını isteyen üyeler arasındaki oylamada sonuç 44’e 27 yurt yapılsın diyenlerin lehine çıkmış. Ancak buna rağmen AKP‘li ve Cumhur İttifakı mensubu üyelerin petrol istasyonu yapılmasını istemeleri gerginliğe yol açmış.

Yücel Bayram


Adana Ticaret Odası’nın, Çukurova Üniversitesi’ne yakınlığı nedeniyle öğrencilerin yoğun olarak bulunduğu Beyazevler’de 27 yıldır boş duran 4957 metrekare  arsasını değerlendirme fikri ortaya çıkınca oda üyeleri ikiye bölünmüş.

Başta Adana Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yücel Bayram ile Murtaza Kılçık’ın arsaya petrol istasyonu ve düğün salonu yaptırmak istemekte ısrar ettikleri söylendi.  Üyelerin eğilimini belirlemek için yapılan oylamada 44 üye “Yurt yapılsın”, 27 üyesi ise “Petrol istasyonu yapılsın” yönünde karar vermesine rağmen Bayram ve Kılçık petrol istasyonunu savunmuş. Hatta bu arada ATO Başkanı Atilla Menevşe’nin de “Yurt yapılsın” yönünde oy kullandığı belirtildi.

Ben de bu anlatılanlar ve tartışmalar üzerine olayın doğrusunu öğrenmek için her iki tarafın da görüşünü almak istedim.  Bu kişilerden ATO’nun arsasına yurt yapılmasını savunan ve bu konuda önderlik eden ATO Meclis Üyesi Mehmet Şahbaz, “Oda yönetiminde ve meclislerde bulunan üyelerimizin çoğunluğu ‘Adana’da yurt sıkıntısı var. Çocuklar çeşitli cemaat yurtlarına itiliyor. Çocuklarımızı cemaatlerin elinden kurtaralım, yurt yaptıralım. Hayır işlemiş oluruz. ATO’nun on binlerce üyesi var, aidat alıyor. Hiç paraya ihtiyacı yok’ diyor. Gerçekten de böyle bir yurt kazandırırsak çok güzel bir iş yapmış oluruz” ifadelerine yer verdi.

Mehmet Şahbaz


Adana Ticaret  Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yücel Bayram ATO arsasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Vakfımıza katkı sunma düşüncemiz için kafa yorarken bu arsanın en iyi gelir getireceği şeyin petrol istasyonu olacağı düşüncesiyle araştırmalarımıza başladık. Gerçekten arsamızı petrol istasyonu yaparsak ve bunu kurumsallığını ispatlamış herhangi bir firmaya kiraya verirsek elde edeceğimiz geliri yine burs olacak şekilde değerlendirme düşüncesi hasıl oldu. Bu düşüncemizin yanı sıra yine oradaki yaşam alanını canlandırmak ve istasyonun etrafında oluşacak hareketliliği de artıracak olan, dünya çapında marka değeri bulunan firmalarımızla görüşerek aynı zamanda gelirimize gelir katacak bir düşünce ben ve yönetimimizin aklıma geldi. Özetle arsamızın 2850 metrekaresi petrol, diğer kalanı da butik iş yerleri olacak şekilde bir ortam oluşturarak hayata geçirme düşüncemiz oluştu. Meclisimize detaylı bir video ve görsellerle bu projemizi sunduk. Emin olun bu projeyi kime anlatmışsak heyecanımıza ortak olmuş ve harika bir iş olur, böyle bir düşünce hayata geçirilirse Adana için büyük bir kazanım olur ifadesini kullanmıştır. Meclis üyelerimizin bu hayırlı işten neden kaçar gibi engel olmaya çalıştığını anlamak mümkün değil. Biz teklifimizin arkasındayız. Kazanım sağlayacak bu projemizi hayata geçirmek için tüm mesaimizi bu işe harcayacağız. Gayemiz, hedefimiz burs vereceğimiz öğrencilerimizin sayısını artırmak ve mevcutların aldıkları bursları aksatmadan vermek. Her şey gelir geçer ama bu okuttuğumuz, destek verdiğimiz bir öğrencimiz yarın bir doktor olsa, mühendis olsa bizim için bu geride bırakabileceğimiz en büyük miras olacaktır. Bundan başka en küçük bir düşüncemiz olmamıştır, olmayacaktır” dedi.  Bu açıklamada Yücel Bayram’ın yapılan oylamada ATO üyelerinin 44’e 27 oranında petrol istasyonuna “hayır” dediklerini görmezden geldiğini görüyoruz. Oylama bitmiş, ATO üyelerinin çoğunluğu burasının yurt yapılmasını istemiş, petrol istasyonuna karşı çıkmış ancak Yücel Bayram, hâlâ “petrol istasyonu konusunda ısrar edeceğiz” diyor.

Murtaza Kılçık


Yani ATO üyelerinin çoğunluğunun iradesini hiçe sayıyor.

Bence bu açıklama Yücel Bayram adına yanlış, talihsiz bir açıklama olmuş. Adeta “kaş yapayım derken göz çıkaran” cinsten bir açıklama...

Ben Yücel Bayram’ı da senelerdir tanırım, komşuluk yaptığım Mehmet Şahbaz’ı da… Her ikisi de arkadaşımdır, aralarında bir ayrım yapamam. Fakat doğruyu da söylemek gerekiyor. Bu nedenle burada bence Mehmet Şahbaz haklı…

Burada kırılacak, alınacak bir şey olmaması lazım. Çünkü yurt sorunu daha öncelikli bir konu. O bölgede yaşayan kız öğrencilerimizin yurda çok ihtiyaçları var. Kızlarımızın güvenli bir yerde kalmalarına Adanalılar olarak destek olsak güzel olmaz mı? Bu yüzden Yücel Bayram’ın açıklaması bence yerinde değil. Sayın Bayram da etraflıca düşünmeli ve bu kararını gözden geçirmeli, Adana’ya yurt konusunda katkıda bulunmalıdır.

Adana Kriminal Polis Labaratuvarı


İstanbul Adli Tıp Kurumu

KRİMİNAL ŞUBE Mİ HAKLI, ADLİ TABİPLİK Mİ?


İnsanlar bazen hata yapabililiyor, kurumlar da öyle... Birçok kurumun bazen yanlış işler yaptığına şahit olmuşuzdur. Fakat öyle kurumlar vardır ki yanlış yapmaları insanın bütün malını mülkünü kaybetmesine, hapis yatmasına hatta hayatına mal olabiliyor. Bu nedenle adliye, emniyet gibi kurumlarda yapılacak hatalar bir daha geri dönülmez yollara sokabiliyor insanı ve telafisi de çoğu zaman mümkün olmuyor.

İşte Adana’da böyle bir olay yaşandı. Çok ilginç, ibret alınması gereken bir olay aslında. Hem olayın kendisi hem de burada bir vatandaşımızın yaşadığı mağduriyet son derece önemli. Zaten siz de okuyunca eminim hak vereceksiniz?

Adana’da özel bir hastanenin sahibi olan doktor Mahmut Ersan Türkoğlu, eski sevgilisi ve suç ortaklarınca imzasının taklit edilerek 36 milyonluk sahte senetle icra takibi başlatılıp sahibi olduğu hastanenin elinden alınmak istendiğini belirterek hukuk savaşı başlattı.  İncelemeye gönderilen senetteki imza için Adana Polis Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü, “İmza doktorundur” derken itiraz üzerine senedi inceleyen İstanbul Adli Tıp Kurumu, “İmza doktorun değil” raporu verdi.  Bunun üzerine doktor Adana Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü görevlilerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Adana Cumhuriyet Savcılığı da Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne “Resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık” davası açtı. Doktor Türkoğlu, organize bir kumpasın mağduru olduğunu söylüyor. Dr. Mahmut Ersan Türkoğlu, uzun yıllar birlikte yaşadığı ve aynı zamanda ortak çocukları da olduğu belirtilen S.G.’nin, A.T. isimli şahısla birlikte kendisine tuzak kurduklarını, imzasının taklit edildiği 36 milyon TL’lik bir senetle icra takibi başlattıklarını söylüyor. Adana’da yaşamalarına rağmen senedin Kahramanmaraş’ta icraya verildiğini ve tebligatın, haberi olmamasına rağmen kendisi tarafından alınmış gibi gösterildiğini bu yüzden icra işleminin başlatıldığını kaydeden Dr. Türkoğlu, adli makamlara başvurarak senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ispatlamaya çalıştı. Yasal süreçte Adana Polis Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü 17.06.2019 tarihinde yaptığı değerlendirmede senetteki imzanın Dr. Mahmut Ersan Türkoğlu’na ait olduğu yönünde rapor verdi.  Adana’daki Polis Kriminal Laboratuvarı’nda yapılan çalışmanın gerekli kriterler sağlanmadan üstünkörü yapıldığını belirten Mahmut Ersan Türkoğlu’nun itirazı üzerine bu kez Cumhuriyet Savcılığı imzaların tespiti için senedi İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ise 24. 9.2019’da verdiği raporda imzanın Dr. Mahmut Ersan Türkoğlu’na ait olmadığını belirledi. Bunun üzerine Türkoğlu yeniden savcılığa başvurdu ve başvuruyu inceleyen Adana Cumhuriyet Savcılığı 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde S.G. ve A.T. hakkında “Resmi evrakta sahtecilik, kurum ve kuruluşları, tüzel kişilikleri araç olarak kullanarak dolandırıcılık” suçlarından dava açtı. Türkoğlu, olayın incelenmesi sonucu organize bir suç iş birliğinin ortaya çıkacağına inandığını kaydediyor.

Dr. Mahmut Ersan Türkoğlu


Ancak burada dikkat ettiğiniz gibi dava konusunda “Resmi evrakta sahtecilik”ten söz ediliyor. Resmi evrakta sahtecilik nasıl yapılmış, devletin iki ayrı kurumu nasıl aynı konuda farklı raporlar vermiş, Adana Kriminal imzaya “doğru” derken İstanbul Adli Tıp nasıl “sahte” demiş. Bunlar hep mahkeme safahatında ortaya çıkacaktır. Burada kriminal mi doğru söylüyor ya da Adli Tıp mı, biz bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki o da devletin bu çok önemli iki kurumundan birisinin hayati bir hata yaptığı.

Olayın önemini görüyor musunuz, insanın bütün mal varlığını, hatta hayatını etkileyecek bir olay ve bir devlet kurumu kesin hatalı.

Ya savcılık bu olayda takipsizlik kararı verseydi, gerçekler nasıl ortaya çıkacak, bir insanın hayatı kararacaktı.

Buradan devlet yetkililerini, valileri, emniyet müdürlerini bu tür konularda, bu önemli kurumların daha sağlıklı işlemeleri konusunda çaba sarf etmeye ve bu kurumların yapılarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Benim de kamu adına talep ve mütalaam budur!...