Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Adana İl Başkanı Mehmet Sezer’in sendikacılık faaliyetlerinin dışında Milli Eğitim’in bazı üst düzey müdürleri hakkındaki açıklamalarını konu etmiş ve Sezer’e, “Devletin müdürlerini rencide etmeyin. Bir şikayetiniz varsa bunu yetkili mercilere bildirin onlar gereğini yapsın, kendinizi vali, kaymakam ya da hakim, savcı yerine koymayın” tarzından yazı kaleme almıştım.

Bu yazım Milli Eğitim camiasının çoğunluğundan övgü aldı ancak gördük ki Sendika Başkanı, Çukurova Milli Eğitim Müdürü hakkında adeta bayrak açmış alenen verip veriştiriyor. Çukurova Milli Eğitim Müdürü Ayhan Dağlı hakkında iddiaların ispata döndüğünü belirtip, “Koltuklarını nasıl koruyor?” diye Milli Eğitim Müdürü’ne, kaymakama, valiye adres göstermeye, adeta ayar vermeye çalışıyor.

[caption id="attachment_5399919" align="alignnone" width="283"] Mehmet Sezer[/caption]

Bu sendikacı bu gücü kimden alıyor ya da devletin memurlarına böyle söylemler karşısında devletin yetkili makamları ne düşünüyor bilemiyorum. Ama tanıdığım kadarıyla hem sayın valimiz, hem de Milli Eğitim Müdürümüz, her önüne gelenin öyle “boş atayım dolu tutayım” tarzından mesajlarıyla hareket edecek kişiler değil ve mutlaka gereken neyse yapacaklardır!

Sayın Çukurova Milli Eğitim Müdürü’ne yapılan bu suçlamaların sendikal çekişmeden kaynaklandığı ve Mehmet Sezer’i desteklemedikleri için ortaya atıldığı iddia ediliyor. Ayhan Dağlı’nın Sezer’i desteklemediği için bu durumlar ortaya çıkıyormuş. Hemen söyleyeyim ki Çukurova Milli Eğitim Müdürü Ayhan Dağlı da Adana’nın yerlisi, Kozan’ın köklü ailelerinden ve AKP Milletvekili Tamer Dağlı ile eski bakanlardan Halit Dağlı’nın da mensup olduğu aileden olduğunu hatırlatmak lazım.

Olayları AKP-MHP arasında bir mücadele vesilesi gibi noktaya mı çekmek istiyorlar?

Bunu sakın yapmayın, Milli Eğitim’i, devlet kademelerini siyasi çekişmelere alet etmeye hakkınız yok.

Herkes işine baksın.

Sendikacı da sendikacılığını bilsin, taraftar kazanacağım derken büyük çaplı üye kaybetmek de var işin sonunda!

[caption id="attachment_5399917" align="alignnone" width="234"] Zeydan Karalar[/caption]

SANATÇILAR BÜYÜKŞEHİR’E FENA HALDE KIRGIN!

Adana’da 32 müzik korosunun bir araya gelerek oluşturduğu Adana Korolar Birliği Federasyonu’na verilmiş olan Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’ndaki yılda 45 gün konser hakkı, yeni atanan Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Oya Katırcı tarafından iptal edilmiş, 22 güne indirilmiş. Federasyonun zaten 32 korosu olduğuna göre bu durumda koroların yarısına yılda bir gün bile tahsis şansı verilmemiş oluyor. Oysa bu insanlar hiçbir karşılık beklemeden Adana’da kültür ve sanata hizmet etmekteler. Hepsi iş ve meslek sahibi, Adana’nın sosyal çevresinde etkili olan, kalpleri cumhuriyet ve Adana için atan insanlar, sanatçılar. Şimdi eski belediye yönetiminin destek verdiği bu insanlar sosyal demokrat belediyeden daha çok ilgi beklerken, olan hakları da ellerinden alınıyor.

[caption id="attachment_5399918" align="alignnone" width="234"] Adana Korolar Federasyonu Başkanı Suat Yener[/caption]

Sayın Başkan Zeydan Karalar! Bu insanlar size, “Sizin Türk Müziği’ne olan aşkınızı biliyoruz. Biz de federasyon olarak her zaman yanınızda olduk ve olmaya devam edeceğiz. Tek güvendiğimiz merci sizsiniz. Adana kültürüne olumsuz etki yaratacak bu karardan dönülmesi ve iptal edilen konser günlerinin korolarımıza iadesini arz ederiz” diye sesleniyorlar. Ancak sizden randevu istedikleri halde alamıyorlarmış. Duyduğuma göre de bu durumu, belediye önünde tüm korolarla, sazlı-sözlü, çalgılı, kemanlı bir protestoya hazırlanıyorlarmış. Belki seslerini size duyuramayacaklar ama tüm Türkiye’ye duyuracağı muhakkak!

SİZ YOLCUSUNUZ BİZ HANCIYIZ

İnsanlar, hayatlarının belirli dönemlerinde elde ettikleri makam ve mevkilerin gücüne sığınmamalı. Çünkü gün olur makamlar, mevkiler geçer. Ben bu memlekette 45 seneye yakındır gazetecilik yapıyorum. Kimler geldi, kimler geçti? Bakıyorsun, bir zamanlar gidecek yeri olmayan, her gün uğrayıp çayımızı içen, bizden bazı konularda yardım isteyen, yardım alan insanlar mesela; bir yere müdür olunca, il başkanı olunca, danışman olunca bir havalara giriyor davranışı değişiyor. Ama o adam, üç, beş yıl sonra tekrar eski haline dönünce bizim ona davranışımız yine değişmiyor, yine o kişiye kucak açıyoruz, dostluğumuzu gösteriyoruz. Tabii, karşı tarafın da o dostluğu alacak yüzü olması lazım. Bu nedenle makamda otururken, dostluğu zedeleyecek davranışlardan kaçınmak gerek.

Hele hele siyasetle bir yerlere gelenler, bir de bunun gidişi olduğunu düşünmeli. Siyaset sizi bir yere getirmişse, bir yere müdür, il başkanı, danışman vb. yapmışsa bunu yarın öbür gün geri de alır. Nitekim alıyor da. Hangi il başkanı, hangi müdür, hangi danışman yerinde kalıyor. Üç-beş yıllık ömürleri oluyor çoğunun. Oysa insan ömrü uzun. Hayat sadece makam koltuklarında geçmiyor. Bunun görevden alınması var, tayini var, sürgünü var, pasif göreve atanması var, emekliliği var.  Bu yüzden makamlarınızın, siyasetin, gücün büyüsüne kapılmayın.

Kendisine bir yetki verilince yürüyüşü değişen, dostlarını değiştiren, geldiği yeri unutan insanlardan olmamak gerek.

Dediğim gibi, biz 45 yıldır gazeteciyiz. Sağlığımız, ömrümüz izin verdiği sürece de devam edeceğiz. Şimdiye kadar ne bakanlar, ne başkanlar, ne vekiller, ne valiler görmüşüz; kaldı ki müdürler, daire başkanları, il başkanları, danışmanlar şöyle dursun.

Dostlarımızı makam ve mevkilerine göre seçmeyiz. Dostluklarımızda, mesleğimiz gibi yarım asırlıktır. Biz hancıyız. Onlar yolcu. Onlar gelir geçer, bir yolculuk kadar kalırlar, bizler ise zaman zaman sadece hanlarımızı değiştiririz, dostlarımızı değil.

Gelip geçen yolculardan değil, kalan dostlardan olmak lazım.

EMNİYET’TEN “HER ARAYANI ARAMAYIN” UYARISI

Emniyet Genel Müdürlüğü telefonlara gelen çağrılarla ilgili çok önemli bir uyarı geçti. Vatandaşlara SMS olarak gönderilen bu uyarıda, “Telefonunuza yapılan her çağrıya, eğer arayanı teyit etmemişseniz  geri dönmeyin” diyor. Nedenini ise şu çarpıcı cümlelerle açıklıyor:

“Böylece olası silahlı ya da bombalı saldırıda kullanılabilecek telefonlar ile irtibatlı görünmeniz sağlanarak algı oluşturulabilir. Bir düzeneğe bağlı telefonunu aramanız sağlanarak herhangi bir eylemde tetikçi konumuna düşebilirsiniz…”



Evet, işte böyle. Hayret ettiniz değil mi? Gerçekten de kötü niyetli kişiler, kimsenin aklına gelmeyecek yöntemleri  kullanabiliyorlar. Bu yüzden ben emniyetin uyarısını çok önemsiyorum ve tanımadığım çağrıları kimliğini teyit etmeden geri aramıyorum.