Adana’nın en büyük özel okullarından olan Gündoğdu Okulları’nın, şu günlerde patron mevkiindeki baba-oğul arasındaki anlaşmazlıklarla sarsılmasını üzülerek öğrenmiş bulunuyorum. Ben bu konudaki bilgileri okulda çalışan görevliler, öğretmenler vasıtasıyla öğrendim ve araştırdım ki maalesef doğruymuş.

Üzüntüm şundandır; Yunus Gündoğdu benim hem Adana’nın Karataş İlçesi’ne bağlı İsahacılı Köyü’nden köylümdür, hem de benim oğlum Eray’ın kirvesidir. Aynı zamanda da arkadaşım, dostum ve ağabeyimdir. Yunus Gündoğdu’nun bu okulu şimdiye kadar nasıl dişiyle tırnağıyla kurduğunun en yakın şahidiyim. Kendisi eskiden Lale ve Nar mağazalarının sahibiydi. O zamanlar Adana’da AVM’ler olmadığı için bu iki mağaza Adana’nın en güzel mağazalarıydı. Sonra Baraj Kapısı’nda küçük bir ilköğretim okulu açarak eğitim camiasına adım attı. Okulunu geliştirerek bugün Adana’nın en gözde okullarından olan şimdiye kadar on binlerce mezun vermiş, on binlerce gencimizi üniversiteye taşıyıp şimdi onların her birisinin Türkiye’de önemli meslekler üstlenen kişiler haline gelmesine vesile olmuş bir kişidir. Şimdiye kadar okulu hakkında en küçük bir olumsuzluk çıkmadığı gibi hep en üst sıralarda yer aldı. Saygın bir kurum olma özelliğini korudu. Bu arada kendi çocuklarına da en iyi eğitimleri verdi. Oğlu Gökhan’ı yurt dışında okuttu.



Fakat şimdi öğrendiklerime göre; yönetimin tüm hisselerini alan Gökhan Gündoğdu, kurucu babası Yunus Gündoğdu’nun okula, evine ve kendine yaklaşmaması için tedbir istemiş. Gündoğdu Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Gündoğdu’nun tedbir için başvurduğu savcılığa verdiği dilekçesinde, baba Yunus Gündoğdu’nun şirkette hiçbir resmi sıfatı kalmamasına rağmen okula gelerek zorla kapıları kırdığını, evrak götürdüğü belirtmiş.

Ayrıca, savcılığa verdiği başka bir dilekçesinde de Yunus Gündoğdu ile birlikte okulu anlaşılmaz biçimde 8 ayrı polis grubunun “baskın” biçiminde uygulamada bulunduğu kaydedilmiş,  Çukurova İlçe Emniyet Müdürlüğü ve 100.Yıl Polis Merkezi Amirliği ve Asayiş Şubesi Hırsızlık Bürosu amir ve memurları hakkında da suç duyurusunda bulunulmuş. Ve daha bir sürü şeylerden söz edilmiş ama ben burada o konulara girmek istemiyorum.

Benim asıl söylemek istediğim, keşke Adanamızın bu köklü kurumunda böyle şeyler olmasaydı.

Buradan ben de Sayın Gökhan Gündoğdu’ya bir şeyler söylemek isterim.

Baba ile oğul arasındaki hukuki konulara elbette giremem ama Yunus Gündoğdu’nun nasıl çocuklarının üzerine titrediğini, onları yetiştirmek için ve Adana eğitimine katkıda bulunmak için nasıl çırpındığını bilen birisi olarak keşke Gökhan Bey bu olayı babasıyla konuşarak halledebilseydi diye düşünüyorum.

Para pul bir kenara, anne babanın yeri hiçbir şeyle doldurulmaz Sayın Gökhancığım. Keşke bu durumlara hiç gelinmeseydi. Babanın bu Adana’da büyük bir ismi var. İnsanlar niye konuşsunlar dışarıda. Sen akıllı bir çocuksun. Babayı okula sokmamak, güvenlikçilere talimat verip yıllarca o insanlara ekmek vermiş, patronluk yapmış olan Yunus Bey’i okula aldırmamak ne demek, ne kadar gurur incitici bir şey bu!

Aynı durumda senin olduğunu düşün. Baban sana böyle yapsa ne hissedersin?

Adam sana dişiyle tırnağıyla, hayatını adayarak bu seviyeye getirttiği dev gibi bir okulu vermiş, daha ne yapsın? Karşılığı bu mu olmalıydı?

Yine de ben aklı selim davranmaya davet ediyorum.

Çoğu şeyi de yazmıyorum.

Çünkü orada binlerce öğrenci eğitim görüyor.

Yüzlerce kişi ekmek yiyor.

Benim söylediklerimi de bir baba dostunun tavsiyesi olarak değerlendirmeni istiyorum. Gerisi size kalmış…

YILMAZ ÇANGA: ÇATALAN PROJESİ ADANALILARI SAĞLIKLI SUYA KAVUŞTURDU


YILMAZ Çanga’yı eski Adanalılar ve eski gazeteciler iyi bilir. Kendisi senelerce Hıfsızsıhha Müdürlüğü’nü yaptı. Hıfsızsıhha Müdürlüğü o zaman çok önemli bir yerdi. Çünkü eskiden Adana’da böyle sık sık tahlillerin yapılacağı, hastalıklarla savaşacak bir yer fazla yoktu. Halk sağlığı denildi mi Hııfsızsıhha başta gelirdi. Yılmaz Çanga ağabeyimiz, bana bir mektup göndermiş.

Yılmaz Çanga


Bu mektubunda Aytaç Durak’ın Adana’ya kazandırdıklarına dikkati çekiyor. Aytaç Durak’ın 1984-2009 yılları arasında 5 kez belediye başkanlığı yaptığını hatırlatıp, yaptığı eserleri şöyle sıralıyor:

Menderes Bulvarı’nın açılması, Adana Atık Su Arıtma Metrosu’nun yapılması, Seyhan Atık Su Arıtma Tesisi’nin yapılması, Yüreğir Atık Su Arıtma Tesisi’nin yapılması böylece Akdeniz’in kirlenmesinin önüne geçilmesi, Kabasakal mezarlığı, Buruk mezarlığı, Adana metrosu, Merkez Park, Adana’nın Kuzeye yerleşiminin yapılması, Çatalan içme suyu ve göl üzerindeki Çatalan köprüleri…”

Yılmaz Çanga bunlardan Çatalan içme suyuna özel bir sayfa açıyor. “2002 yılına kadar Adana içme ve kullanma suyu 140 adet çakma kuyulardan karşılanmaktaydı. O zaman her hafta en az 200 numuneye bakardık. Ancak bu sular sağlıksızdı. İnsanlara hastalıkların yüzde 50’si sağlıksız sularla bulaşır. Çatalan içme suyu ile Adana sağlıklı içme suyuna kavuştu. İnsanlar hasta olmaktan kurtuldu. Üstelik de Adana halkına 40 yıl yetecek bu suyun projesini Alman Kredi kuruluşundan yüzde iki faizle on yıl ödemesiz ve otuz yıl vadeli olarak 80 milyon DM kredi ile halletti. Maliyetin yarısını da ASKİ karşıladı. Çatalan İçme Suyu Projesi Türkiye’nin en büyük projesidir” diyor.

ÇOKDUYGULU KÜRESEL GAZETECİLER KONSEYİ TEMSİLCİSİ OLDU


5 OCAK Gazetesi imtiyaz sahibi, dostum, Adana’nın etkili gazetecilerinden Savaş Çokduygulu, gazetesini yıllardır başarıyla çıkarmaktadır. Çok sayıda insana ekmek kapısı açmıştır ve açmaya da devam etmektedir. Bu arada  başarılarına bir yenisini daha eklemiş. Küresel Gazeteciler Konseyi Adana Temsilciliğine atanmıştır. Arayıp kendisini tebrik ettim. Küresel Gazeteciler Konseyi, Uluslararası bir kuruluşmuş. Eminim Savaş Çokduygulu burada da Adana’yı başarıyla temsilci edecektir. Zaten kendisi lobisi geniş olan bir meslektaşımızdır. Adana lobisi denildi mi Savaş Çokduygulu’yu söylemeden geçilemez. Kendisine tekrar hayırlı olsun diyorum. Savaş Çokduygulu, bence daha da iyi yerleri hak ediyor ve gelecektir. Eminim Adanamız için güzel projelere imza atacaktır.

Savaş Çokduygulu