ADANA’nın köklü okullarından Piri Reis Anadolu Lisesi’nde sular bir türlü durulmuyor. Okul, yöneticilerle ilgili sorunlar yüzünden bir türlü huzur bulamadı. Çocukları bu okulda öğrenim gören aileler huzursuzlar. Daha önceleri bu sütunlarda eski okul müdürüyle ilgili bir dolu iddiaları gündeme taşımıştım. Zaten bu iddialar benim bilgilerim değil, veliler tarafından en yetkili makamlara da iletilmiş olan sorunlardı. Okul müdürünün görevden alınıp başka okula tayin etmesi sorunları çözmedi. Çünkü okul, asaleten atanmış bir müdüre kavuşmadı daha. Bu okulun eski müdürlerinden olan ve şimdi halen Ceyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nü vekaletin yürüten Murat Koçer’in halen okuldan elini çekmediği konuşuluyor. Murat Koçer son olarak Piri Reis Anadolu Lisesiyle birlikte geziye katılmış. Koçer’in ERASMUS programıyla Polonya’ya gittiğini duydum. Her ne kadar kendi parasıyla gittiği söylense de Murat Koçer’in hâlâ eski okulu Piri Reis Anadolu Lisesi’nden elini çekmediği anlaşılıyor. Neden bu okulu bırakamıyor onu da anlamış değilim. Üstelik bir de çocuklara “Aman benim fotoğrafımı çekmeyin, burada olduğumu söylemeyin” demiş.

ERASMUS demişken, bir kere EARASMUS için gidecek öğrencilerin sınavla belirlenmesi gerekiyormuş ancak bu okulda öyle bir uygulama yapılmıyor, kim torpilli ise onlar götürülüyorlarmış. Zaten Murat Koçer’in de şube müdürlüğü yapmadan bir Ceyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Vekilliği yapması da normal karşılanmıyor. Çünkü, ilçe müdürü ya da vekilli yapacak kişinin önce şube müdürlüğü yapmış olması gerekiyormuş.

Murat Koçer


Dedim ya burada işler iyice karışık. Sayın müdür, Ceyhan’da görev yapmasına rağmen eski okulunda hala müdür mü sanıyor kendisini acaba?

Burada bu gücü kimden aldığını da merak ediyorum. Torpili kim acaba?

Sayın Adana Valisi Mahmut Demirtaş’ın bu konulardan acaba haberi var mı? Çünkü Sayın Valimiz, böyle işlere müsaade edecek bir yönetici değil. Belki kendisini yanıltıyorlardır belki haberi de yoktur.

Ama bu arada olan Piri Reis Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören çocuklara ve çocuklarının geleceği için çırpınan anne-babalara oluyor.

Zira okula müdür atanmaması yüzünden, lisede işler hiç iyi gitmiyormuş.

Veliler tuvaletlerin bile girilemeyecek kadar pis olduğundan, okulun ya yeterli geliri olmayışından ya da gelirlerin doğru kullanılmamasından kaynaklanan bu sorunlarla nasıl baş edeceklerini bilemediklerini söylüyorlar.

Öyle ki tuvaletlerin pis oluşu yüzünden anneler çocuklarına, “Aman tuvaletiniz varsa evde gidin” diyorlarmış.

Ceyhan İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Koçer’in, eski okulu olan Piri Reis’ten elini çekmemesi yüzünden bu okula müdür de atanamıyormuş. Çünkü atanma pozisyonunda olan aday müdür yardımcıları ya da başka okul müdürleri “Bu kadar torpilli olduğuna göre, buraya yarın bir gün yeniden Murat Koçer görevlendirilir. Biz yerimizden oluruz. En iyisi yerimizde kalalım. O okula müdür olmak sorunlu” diyerek Piri Reis Müdürlüğü’ne soğuk bakıyorlarmış. Üstelik okulda görevlendirilmek istenilen müdür yardımcıları da olaya soğuk bakıyorlarmış. Yani bu okulda müdürlük iğneli fıçı haline gelmiş. Bunun da söylediğimiz nedenlerden kaynaklandığı kaydediliyor. Bunlar konuşulan bilgiler tabi. Ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.

Buradan yetkililere seslenmek istiyorum; Artık ya bu arkadaşı Piri Reis Anadolu Lisesi’ne atayın ya da Piri Reis’e kalıcı bir asaleten müdür atayın. Yoksa buradaki sorunlar bitmeyecek” gibi görülüyor.

Zaten 200 kişilik kontenjanı varken, son yıllarda yapılan yanlışlar yüzünden kontenjanı 400’lere çıkan ve kalabalıklaşan Adana’nın en köklü okuluna daha fazla yazık etmeyin.

Ben her yazdığım konunun olduğu gibi bu konunun da takipçisiyim. Burada ne oluyorsa anında benim haberim oluyor. Orada huzurlu bir ortam sağlanıncaya kadar ben takipteyim.

Bilginiz olsun.


PiS KOKUDAN VE EVCiL KÖPEK SAHiPLERiNDEN ŞiKAYET VAR


GEÇEN gün Funda Hanım adlı okurumdan bir mail aldım. Funda Hanım’ın yazdıklarından gerçek bir Adanalı olduğu Adana meseleleriyle ilgilendiği ve duyarlı, bilinçli bir kişi olduğu anlaşılıyor. Şimdi onun bana yazdığı mektubu sizlere noktasına virgülüne dokunmadan aynen vereceğim ve sonra da kendi görüşlerimi birkaç cümle ile özetleyeceğim:

Funda Hanım aynen şunları yazıyor:

“Mehmet Bey selamlar;

Sizi takipteyim. Kent konularını, güzel bir şekilde ele alıyorsunuz. Evet konuya da yazdığım şekilde, Adana’nın çok pis olduğu, çöplerin suyunun yere aktığı, üstün körü bir şekilde, çöplerin toplanarak, artıklarının sokakta kaldığı ve tüm bunların Uğur Mumcu Bulvarı gibi merkezi bir kesimde olduğunu bildirmek istiyorum. Bu zaten birçok kimse tarafından gözleniyor. Birçok ilde, sokak ve caddeler sabunlu suyla yıkanırken, Adana’da neden böyle bir uygulama yok acaba? Camları açtığımızda, gelen koku çok iğrenç. Adana kokuyor! Adana mis gibi portakal çiçeği kokacağına, leş gibi çöp kokuları, çöplerin akan suları kokuyor!

Bir de çok  çok önemli bir konu var ki, şu anda Adana’da kimsenin dile getirdiği yok! Köpek sahipleri, ulu orta, her yerde, kaldırımın yürüyüş bandında, park ve bahçelerin her yerinde rastgele, tuvalet ihtiyaçlarını karşılıyorlar! Bu nasıl bir medeniyetsizliktir!

İstanbul’da, insanlar bu konuda, Avrupa’da yaşayanlar gibi bilinçli, temiz ve özen gösterirken, Adana’da ayak altına yaptırılıyor! Lütfen, bu konuda belediye başkanımızdan, acil bir şekilde çözüm üretmesini istiyoruz! Köpek sahipleri, diğer medeni şehirlerdeki gibi, köpek dışkısını, eldiven taksınlar, toplasınlar... Hiç kimse, sabah sabah o dışkıları görmek zorunda değil...

Ceza verilsin! Yasaklansın! Köpek sahipleri eliyle kaldırsın! Sokaklarımızı kirletmeye kimsenin hakkı yoktur!

Mehmet bey aslında bu konuda, uzun süredir  bir yazı bekliyordum sizden... Sokak temizliği, gelişmişliğin en önemli göstergesidir.

Sokaklarda, midemiz bulanmadan, yürümek istiyoruz. Sokaklarda, akmış çöp suyuna basmamak için ya da köpek pisliğine basmamak için atlamak zorunda kalmadan yürümek istiyoruz. Tükürülmemiş sokaklarda yürümek istiyoruz...

Lütfen, lütfen, lütfen bu konuya bir el atın !

Tertemiz bir Adana’ya hasretiz!

Tertemiz bir Adana’ya hasretiz!

Tertemiz bir Adana’ya hasretiz!

Herkes yapıyor, bizim kentimiz neden yapmasın?

Lütfen gerçekten başarılı olabilecek bir kampanya başlatın, bir şeyler yapın ama ne olursa olsun, ilk önce Adana’nın pisliğiyle ilgili bu konu çözümlensin.

Teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum…”

Funda Hanım’ın mektubu beni çok etkiledi. Eminim sizi de etkilemiştir. Hele hele Funda Hanım’ın “Tertemiz bir Adana’ya hasretiz” sözünü üç kez üstüne basa basa yazması onun ne kadar bu kirlilikten müzdarip olduğunu
çok güzel bir şekilde anlatıyor.

Gerçekten de eleştirilerinde yerden göğe kadar haklı. Şehrin en işlek yeri olan Atatürk Bulvarı’na girdiğiniz de kavşaklara, duraklara yakın yağımlar çok kötü kokuyor. İnsanlar bazen burunları tutmadan geçemiyorlar.

Hele ki parklardaki köpek dışkısı meselesi çok rahatsız edici. Sadece parklarda mı? Bazen kaldırımın üzerinde, refüjlerde köpek dışkılarını görüyorsunuz. Bu özellikle sabah sabah işine giden insanlar için nasıl rahatsız edici bir durum. Oysa köpeklerin dışkılarını sahiplerinin almaması bir suç. Bu insanlar her şeyden önce bir insanlık suçu işliyorlar ama yasal olarak da bir suç.

Bence bu insanları gördüğümüzde çekinmeden uyarmalı ve köpek pisliğini almıyorsa şikayet etmeliyiz.

Bence belediyeler bu konuda daha geniş önlemler alabilirler.

Ben sabahları işlek caddelerde zabıtaların gezdiğini hiç görmüyorum. Oysa Adana’da zabıtalar birkaç hafta sabahları köpeklerin gezdirildiği parklarda caddelerde görev yapsalar ve hayvan sahiplerini uyarsalar, bu insanlar da artık çekinirler bir alışkanlık kazanır ve bu iş azalır.

Kentte yaşamak kolay değil.

Evet hepimiz hayvanları seviyoruz, hayvan beslenmesine karşı değiliz ama bu işin de bir sınırı olmalı.

Kimse kimseyi rahatsız etmemeli, kimsenin midesi bulandırmaya, görsel ve çevresel kirlilik yaratmaya hakkımız yok.