Bugün 29 Ekim 2019 Salı…

Mustafa Kemal Atatürk’ün; insanları “kul” olmaktan çıkarıp “birey” olarak yücelttiği gün…

Bugün…

Fetihçi bir ümmet olmaktan çıkıp; “yerleşik, modern, demokrat, hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarına bağlı bir millet” olmak için yola çıktığımız gün…

Bugün, cumhuriyetimizin ilan edildiği gün…



Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabildik mi?..

Ulaşamadık çünkü;

İktidarda kaldığı sürece demokrasiyi istismar eden…

Hukuk devletinin ırzına geçen

Yargıyı tek adamın dudakları arasına hapseden…

İnsan haklarını yok sayan…

Kendilerini eleştirenleri, özgürlük isteyenleri, Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkmakta kararlı olanları hapse atan…

Din ve vicdan istismarcısı DP tarafından yönetildik 10 yıl

Oysa…

DP’yi, hem de tek başına iktidar yapan 14 Mayıs 1950 seçimlerinde, bir tek kişinin burnu bile kanamamıştı…



DP iktidar dönemi kanlı ve istenmeyen idamlarla sona erdi.

Ancak kabul edelim ki cumhuriyet tarihimizin “en ilerici ve özgürlükçü” anayasası, ihtilalcilerin hazırlattığı 1961 anayasası idi…

Ve o günlerden sonra 1961 anayasası ile demokratik hukuk devleti olduğumuzu zannetmiştik ki…
12 Mart 1971’de “Bu özgürlükçü anayasa bu millete lüks” diyenlerin yaptıkları 27 Mayıs karşı darbesiyle muasır medeniyetlere giden yolun yarısından döndük…



Cuntacılar 1961 Anayasası’nı yırtıp attılar…

Yeniden 27 Mayıs 1960’tan önceki yıllara döndük…

Döndürüldük…



12 Mart cuntasının kuşa çevirdiği 1961 anayasasının yenilenmiş ama bir o kadar da köhnemiş hali ülkemizi 12 Eylül 1980 ihtilaline taşıdı bu defa da…

12 Eylül generallerinin hazırlattıkları 1982 anayasasında ise…

Ülkenin, 12 Eylül 1980 öncesi günlere DP’nin kötü mirasçıları olan din ve vicdan emperyalisti sağcı iktidarlar tarafından getirildiği unutulmuştu…



Ve Türkiye bugün…

Yani…

Cumhuriyetin ilanından tam 96 yıl sonra

“Laik, demokratik cumhuriyet yıkılıyor” endişeleri yaşayan en az 45 milyon kişiye yurtluk yapıyor…

Laik cumhuriyetin Cumhurbaşkanı camide vaaz veriyor…

Vaazında Fetih Suresi’ni okuyor…



Şimdilik…

Cumhuriyetçilerin, demokratların, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkesinden ve evrensel insan hakları sevdasından asla vazgeçmeyenlerin yapabilecekleri tek şey var:

Demokratik Sabır…

KALDIĞI YERDEN...


Atatürk gibi bir büyük centilmen, dev bir entelektüel, bir modern devlet adamından sonra geldiğimiz bugünkü nokta bir millet adına utanç verici…

Onu yitirdikten sonra geçen 81 yılda ilerleyeceğimize Osmanlı dönemine döndük adeta…



Bir AKP Milletvekili Cumhuriyet dönemini “reklam arası” olarak tanımlamıştı hatırlarsanız…

Hayır…

Yanılmıştı…

Reklam arası olan AKP’nin 17 yıllık iktidarıydı

Belki biraz daha sürecek ve sonra…

Reklamlar bitecek, “Muasır Medeniyetler Yolunda” isimli film kaldığı yeden devam edecek…

O KADAR BÜYÜKTÜ Kİ...


Tarih 10 Kasım 1938

Yer: İstanbul Üniversitesi

Atatürk’ün ebedi uykuya daldığı haberi gelir…

Üniversitede öğretim üyeliği yapan Alman Profesör şaşırır…

Derse girmeli mi girmemeli mi?..

Rektöre gider ve ne yapması gerektiğini sorar…

“Almanya’da büyük bir adam ölünce ne yaparlarsa, onu yapın” der Rektör...

Alman profesör acıyla haykırır çaresizliğini:

“Bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki.”



Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…

KULAKLAR SAĞIR...


Kulakları birden sağır olan Hüsmen karısı Hasibe’nin kendisini azarlayışı karşısında kendi kendine söylendi:

“N’oldu buna büle be yaaa… Önceleri baarıp çaarırdı, şincik sadece aazını açıp kapıyo…”



Bağıranlar yine bağırıyor ama…

Kulaklar sağır oldu…