MB 250 baz puan faiz indirimi yaptı…

Oysa piyasa en çok 175 baz puan bekliyordu…

Kasım’da 200, Aralık’ta da 225 baz puan faiz indirimi sürpriz sayılmamalı…

Peki bu indirimler ekonomik aklın gereği mi?..

Yoksa siyasi irade gerçekten de bir erken seçim hazırlığında mı?..



Kâhin değilim…

Bundan sonra neler olabileceğini net olarak bilebilmem mümkün değil ancak…

Bazı parametreler sunayım, kararı siz verin…



2020 bütçesine EYT için para konmadı

Bizzat Maliye ve Hazine Bakanı açıkladı

O halde “Kötü polis” belli: Albayrak…

“İyi polis” kim olabilir?..

Yani EYT’lilere müjdeyi kim ve ne zaman verir?..



Yargı reformu paketi yasalaştı ama…

İçinde genel af ve hatta infaz yasası değişikliği bile yok…

Görünen o ki “Kötü Polis” rolü Adalet Bakanı’na düştü …

“İyi Polis” rolü kime verilecek…

Yani, cezaevindekilere ve ailelerine müjdeyi kim ve ne zaman verir?..



Faizler tek haneye düşer ve buna rağmen TL, Dolar karşısında değer kaybetmezse bu başarı (!) kimin hanesine yazılır?..

Enflasyon oranları tek haneye düşürülürse (TÜİK isterse sıfırlar bile) bu başarı (!) kime mal edilir?..



Bir de bunlara “Rusya ve Amerika’yı dize getiren asrın lideri” sıfatını ekleyin…

İmamoğlu’nun da henüz 1 yıllık başkanlığı bırakıp aday olmayacağını hesaplayın…

Ve kendi kendinize sorun ve cevaplayın:

Erdoğan bu şartlarda mı erken seçime gider?..

Yoksa en az 2 yıl sürecek IMF programı uygulandıktan sonra mı?..

DEBELENİP DURUYORUZ...


2018 erken seçim kararını Meclis aldığı için Erdoğan cumhurbaşkanlığındaki ilk hakkını kullanmamış sayılıyor…

Bugünkü meclis aritmetiğinden erken seçim kararı çıkmayacağına göre…

Bu defa erken seçim kararını Erdoğan alabilir…



“İyi ama” diyeceksiniz…

Bütün bunların neresinde halk var?..

Neresinde ülkenin geleceği var?..



Hiçbir yerinde yok çünkü…

Halkın ve ülkenin geleceği devlet adamlarının düşünecekleri sorunlar…

Oysa Erdoğan’ın “Ben büyük devlet adamıyım” gibi bir iddiası yok…

Erdoğan aktif siyasete girdiği ilk günden beri devletin nasıl yönetileceğine değil seçimin nasıl kazanılacağına odaklamış kendisini…



Bu arada unutmadan bir arzumu paylaşayım sizlerle…

Türkiye’nin başarılı siyasetçilere değil, halkın ve ülkenin geleceğini kendi geleceğinden çok daha fazla önemseyen devlet insanlarına ihtiyacı var…

O devlet insanlarını bir türlü seçemediğimiz için bu felaket çukurlarında debelenip duruyoruz…

IMF İLE İLİŞKİLER NE OLUR?..


IMF programları “dış borç ödeme” amaçlıdır.

Dış borç ödenmesi için ise ithalatın değil ihracatın artması esastır.

Yani önce devalüasyon sonra uygulama…



Erken seçime gitmeyi kafaya koyan bir siyasi iktidar devalüasyon yapmaz…

Yani, IMF ile çalışmaz ama…

Pek çok Erdoğan uzmanı, “Reis ekonomide her şeyi yoluna koymadan erken seçime gitmez” diyor…

Erdoğan’dan, 17 yıl göstermediği devlet adamlığı hasletlerini sergilemesini bekliyor yani…

Böyle durumlarda canım babaanneciğim şöyle derdi:

“Ne bileyim kaynanam kız (Bakire) çıksın”…

NOT: Elbette Hz. Meryem’in torunu değilim…

İÇİNİ CIZZZ ETTİRMİŞ...


Hüsmen’in sevdiği kız denizde boğulur…

“A be ben de bu denizi yakmazsam anam avradım olsun” diye yemin eder Hüsmen ve…

Yanan bir odunu öfkeyle denize fırlatır: “Cızzzz….”

“A be susak aazlı yakamadın ya denizi?” diye dalga geçer Ramiz…

“Yakamadım ama içini cızzzz ettirdim ya” der Hüsmen



Barış Pınarı operasyonunda kimseyi yakamadıysak da çoklarının içini cızzz ettirdik hani…