Güzel Ülkemin, Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne dek, bu denli bir uluslararası sıkıntı yaşadığını sanmıyorum. Şu anda ülkem hem ekonomik, hem de siyasi açıdan uluslararası kıskaca alınmış durumda. Bu sorunların nasıl aşılacağının cevabı ise ülkeyi yönetenlerde. Acı olan ise uluslararası platformda, tek başımıza kalmış olmamız. Hatırlarsınız “MONŞERLER” dediğiniz emekli diplomatlar da ülkenin bu durumundan çok endişeli...

Suriye meselesi ve bunun sonucunda ülkeye gelen Suriyeli göçmenler sorunu çözülmezse, bugün olduğu gibi gelecekte de başımızı ağrıtmaya devam edecek. 4.5 milyon Suriyeli göçmene, ülkemin bu zor ekonomik koşullarında daha ne kadar bakılmaya devam edilebilir? Anadolu’da bir söz vardır. ”Kendi muhtaç himmete, nerde kaldı başkasına himmet ede”. Bizim durumumuz da bu! Suriye’nin kuzeyinde TSK’nın verdiği mücadele ve verdiğimiz şehitler yüreklerimizi yakıyor. Verdiğimiz şehitlerle Türkiye’nin nufusu azalırken, maşallah göçmenlerin nüfusu mantar gibi artıyor. Sanıyorum artık bu meselenin ciddiyetinin farkına varılmaya başlandı ki, İstanbul’da ki kayıtsız göçmenler, kayıtlı oldukları şehirlere gidecekler, dendi.

Beyler, çözüm belli. Bu mesele ancak Esat’la anlaşıp, birlikte PKK ve PYD’yi Kuzey Suriye’den temizleyerek, yani Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanarak çözülebilir. Bu sağlandığında artık hiç bir emperyal güçte, o topraklarda kalacağım diyemez. Yoksa tampon bölge, ülkeme asla huzur vermeyecektir. Fırat’ın doğusu pisliklerden temizlenirse, bizdeki göçmenler de ülkelerine dönerler. Efendiler, göçmenler gettolaşıyor ve mafya kirli işlerinde bunları kullanılıyor. Gelecekte korkuyorum, ülkenin başına bela olacaklar.

Bu yazdıklarım insani açıdan incitici olabilir ama ülke gerçeğimiz bu. Ortadoğu’daki petrol milyarderi Müslüman ülkeler neredeler? Türkiye’nin düşmanları ile işbirliği içindeler!

Rusya’dan S 400 aldık, sen misin alan, tüm batı üstümüze geldi. Nato üyesi alamazmış! ABD, Türkiye’ye PATRIOT verdi mi, hayır! Peki ne yapacaktık?

Ülkem bu  sıkıtıları  yaşarken, uluslararası hukuka göre hakkımız olan sularda sondaj çalışmalarına başlayınca, ABD, AB ve son zamanlarda sözde dostumuz PUTİN’de karşı tarafta yerini almaz mı!... Şu anda ülkem tek başına kaldı. Neler oluyor Türk Büyüklerim? Kamuoyunu aydınlatsanız keşke. Sadece salı günleri grup toplantılarında ve TV’lerde parmak sallamakla çözüm bulunmuyor.

Değerli Okurlar; Lozan, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı ile kazanılmış tapusudur. Bu antlaşma ile Ege de bizim olan adalar, teker teker Yunanistan tarafından işgal ediliyor ve ağır silahlarla donatılıyor. Askeri üstler kuruluyor. Peki bizden ses var mı? Yok. Bir tek, Milli Savunma Eski Genel Sekreteri Kurmay Albay Sayın ÜMİT YALIM ve medyada ise Sözcü ve Yeniçağ gazeteleri. Sözcü’de Sayın Rahmi Turan, Yeniçağ’da ise Sayın Ahmet Takan.

Cumhur ittifakı, bu milli bir mesele değil mi? Hani seçim sürecinde elinizi kolunuzu sallayarak bağırıyordunuz ya BEKA BEKA diye, işte size BEKA !... Sizlerden hiç ses çıkmadığı gibi havuz medyasından da  hiç ses yok. Peki merak ediyorum, Yunanistan bunları yaparak bize gözdağı vermiyor mu? Yoksa bu yapılanlara cevap verildi, gereği yapıldı da biz mi duymadık!..

Sayın Ahmet Takan, 2 Mayıs 2019 günkü köşesinde Sayın Ümit Yalım’la yaptığı söyleşisinde, bu Adalar konusunu genişçe anlattı ve kamuoyunun pek bilmediği bir olayı da paylaştı. 2009 yılında, ABD Ankara Büyükelçiliğinden bir diplomat, dış işlerine gelerek, hava kuvvetlerinin Eşek ve Bulama Adaları üzerindeki uçuşları durdurmasını, aksi takdirde bu adaların, Yunanistan’a ait olduğunu deklere etme küstahlığında bulunuyor. Genelkurmay temsilcimiz ”uçuşları durdurmayacağız” diyor ve ABD böyle bir küstahlık yaparsa, anılan adaların Amerikan haritalarını basınla paylaşırız açıklaması üzerine, Amerika geri adım atmak zorunda kalıyor.2019  yılında Yunan Komutanı, Koyun Adası’nı, bir hafta sonra da Çipras diğer adayı ziyaret ediyor.

MEYDAN OKUYORLAR BEYLER, MEYDAN...

Savunma ve Dışişleri Bakanlarından bu konularda hiç ses yok. Bizde bu bakanlar oturdukları makamın adına uygun olarak sadece bakıyorlar. Bunlara gerekli cevabı Sayın Bahçeli, gurup toplantısında bir Osmanlı tokatı ile verse çok iyi olmaz mı?

22 Temmuz 2019’da Sayın Yalım, Sözcü Gazetesi’ne verdiği demeçte yine feryat ediyor. 19. stratejik adamızın da Yunanistan tarafından işgale hazırlanıldığını yazıyor. Sayın Rahmi Turan da, aynı gün Sözcü’deki köşesinde 19. ada diye bu konuyu gündeme taşıyor.

Sayın Yalım, ki beyanatında devam ediyor; Küçük Çuha (19. ada) Adası’nın, Ege Denizi’nden Akdeniz’e geçişi sağlayan KİTİRA geçidini, kontrol eden stratejik öneme sahip bir ada  olduğunu dile getiriyor. Bu ada, Yunanistan tarafından işgal edildiği takdirde Türk gemilerinin Akdeniz’e geçişi zorlaşacak ve engellenecek, diyor. Ve buna izin verilmemesini, hatta bu adada deniz üssü kurulup, geçişlerin de kontrolünün bizde olması önerisini getiriyor. Ülkemi Yönetenler, Sayın Yalım’ın dile getirdiklerinde eksik veya yanlış varsa, açıklayın lütfen.

İŞİN ÖZÜ ŞU; Tüm ülkem, yurttaşlarımız kenetlenmeliyiz. Bu ayrıştırma canımıza yetti. Bu ayrışma, tüm emperyal güçler tarafından bilindiği için, ülkemi kıskaca almaya çalışıyorlar. En büyük güç, tez elden güçlü “Parlamenter Demokrasiye “ geçiştir. Bu sağlanırsa ülkem bu sıkıntıları da aşacaktır.

SON SÖZ: EĞER BİR ÜLKEDE CÜCELERİN GÖLGELERİ UZAMAYA BAŞLAMIŞSA, O ÜLKEDE GÜNEŞ BATIYOR DEMEKTİR. Çin Atasözü