Değerli Okurlar, ülke için çok önemli olan bir seçimi geride bıraktık. Hani derler ya, “saç döküldü kel göründü”. Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir seçimde bu denli hakaret, ayrıştırma ve iftira havada uçuşmadı. Ama Türk halkı bu acı söylemlere prim vermedi. Hatta sonucunda sadece kulağı çekmekle kalmadı azıcık yırttı da. 

17 yıllık iktidar, her seçim sonucunda yaşadığı mutluluğu bu seçimde yakalayamamıştır. Zaten kesin olmayan sonuçlar belli olduğunda Sayın Cumhurbaşkanı, geleneksel balkon konuşmasında 3 Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının kaybedildiğini satır aralarında belirtmiştir. İlginç olan da Sayın Cumhurbaşkanı’nın balkon konuşmasındaki yalnızlığıydı. Her balkon konuşmasında, kalabalıklardan balkonun yıkılmak üzere olan görüntüsündeki yalnızlığın  değerlendirilmesini, siz değerli okurlara bırakıyorum.

Son seçimde, tek ortaya konulan “BEKA” sorununu hala anlamış değilim. Bu seçim kaybedilirse ülkenin BEKA sorunu yaşayacağı ifade edilirken, seçim bitince ilginçtir, bu sorun birden ortadan kayboldu. Veya sonuçlara itiraz edilmesinden ve hala mazbatanın verilmemesinden yola çıkacak olursak, “BEKA”, “koltuk bekası” olarak şekil değiştirdi. Belki de bu yüzden Cumhurbaşkanı, balkon konuşmasında 4.5 yıl daha görevde ve ekonominin başında olduğunu hatırlatma ihtiyacı hissetti.

Sayın Cumhurbaşkanı, sizinle bir yurttaş olarak dertleşmek istiyorum. 31 Mart Seçimleri’nin eşit koşullarda bir yarış olduğunu söyleyebilir misiniz? Bırakın tüm devlet imkanlarını, siz Cumhurbaşkanısınız, ülkenin başısınız. Bu seçimlerde hep kendinizi ortaya koydunuz sanki siz seçilecekmişsiniz gibi. Bu size doğru geliyor mu?

Son meydan konuşmalarınızda, halka,  kızgınlıklarınızı sandıklara yansıtmayın dediğinizde bunun arkasında, ülkenin yaşadığı siyasi ve özellikle ekonomik nedenler olduğunu en iyi siz biliyordunuz. Geçmiş seçimlerde 3 bakanın bağımsız olma koşulu da ortadan kalkınca, sözde tarafsız olması gereken bu bakanlar Millet İttifakı’na tehditler savurmaktan kendilerini alamadıkları gibi iç işleri bakanı alenen ekranlardan seçileceklere tehditler savurdu. “Gereğini ben yapacağım” dedi!

Sayın Cumhurbaşkanı, bu son seçim bir halk devrimiydi. Kim kazandı derseniz, “halk kazandı”. Hiç sağa sola şöyleydi böyleydi demeden, başınızı iki elinizin  arasına alın ve bu başarısızlığın sebeplerini bulun. Çünkü sizin de belirttiğiniz gibi Cumhur’un Başı olarak 4,5 yıl daha görevdesiniz. Son yıllarda, ülkenin yaşadığı siyasi ve ekonomik sıkıntıların bu dönemde  temel neden olduğunun aksini kimse iddia edemez ve bunun tüm sorumluluğu da bu iktidara aittir. Ülkenin bu denli sıkıntıda olan ekonomisinde tüm panolardaki gerek seçimlerde gerekse seçimlerden sonra teşekkür  afişlerinin maliyetlerini de bir yurttaş olarak, özellikle tasarruf yapmamız gereken bu dönemde, çok merak ediyorum.  

Özetlersem, sanıyorum geçen yazılarımda da çok dile getirdiğim gibi, özellikle kullandığınız terminolojiyi, saraydaki tüm danışmanlarınızı ve konuşma metninizi hazırlayanları yeniden gözden geçirmelisiniz. Yani bu yeni bir yapılanmayı gerektirecektir. Bunu yaparken yalnız yandaş  değil, ülkesini seven, konusunda uzman olan insanlarla da bir araya gelmelisiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı; yerinizde olsam, yeni sistemden derhal vazgeçer hemen parlamenter sisteme dönüş hazırlıklarına başlarım. Aydınlık bir Türkiye için, hep dersiniz ya 2023 hedefi, işte o hedefi ülkem ancak  “Laik Demokratik Parlamenter” sistemle yakalayabilir.

SON SÖZ: TENCERENİN YIKAMAYACAĞI HİÇBİR HÜKÜMET YOKTUR.                                         
                                                                          SÜLEYMAN DEMİREL