Değerli Okurlar, bir ayı aşkın süredir sonuca bağlanmasını beklediğimiz İstanbul seçimleri için karar çıktı. YSK, akıl almaz bir karar verdi. Şöyle ki, kadının biri hamile, ultrason yapılıyor, ultrasonda dördüz bebek! Doğum oluyor, 4 çocuk dünyaya geliyor. Baba bakıyor, üçü benim ama birisi benim değil, diyor! Aynı bizim seçim zarfları gibi. Tek zarf içinde 4 liste var. Hiçbirinde bir şey yok, sadece Sayın İmamoğlu için kullanılanlar da sorun varmış!!! Anlaşılır gibi değil. Acaba seçimi Sayın Yıldırım kazanmış olsaydı, tüm bunlar yaşanacak mıydı? Sayın Yıldırım, bir hemşeriniz olarak size de bir şey söylemek istiyorum. Lütfen, bu kez aday olmayın. Siz, bu ülkede çoğu kişiye nasip olmayacak çok önemli görevler yaptınız. Gelin, aklımızda öyle kalın.

Değerli Okurlar, kararı ilk öğrendiğimde çok üzüldüm. Zira demokratik bir ülkede yaşadığımı sanıyordum. Herkes gibi benimde aklımda “neye dayanarak, nasıl olacak” soruları dönmeye başladı. Ne zaman ki, Sayın İmamoğlu, Beylikdüzü’nden halka seslendi, içim umutla doldu. Çünkü karşımda, uğradığı büyük haksızlığa rağmen pes etmeyen, inançlı, gözleri sevgiyle bakan bir Türk genci vardı. Özgüveni yüksek, demoralize olmayan, toplumun tüm katmanlarını kucaklayan ve siyasi bir dil kullanmayan  bu genci o anda karşımda görmek beni çok rahatlattı. İşte bir liderde olması gereken en önemli özellik, toplayıcılık... Hani, geçen haftalarda devlet büyüğümüz bahsediyordu ya  “TÜRKİYE İTTİFAKI” diye, işte onu, ilk olarak İstanbul’da daha sonra da tüm Türkiye’de oluşturacak olan Sayın Ekrem İmamoğlu’dur. Onun bu birleştiriciliği insanları o kadar etkilemiş olacak ki, fikirlerini çok uzun zamandır paylaşmayan saygın sanatçılarımız bile sosyal medya üzerinden destek mesajları göndermeye başladı. İstanbullu tatil programlarını iptal etti, tatil beldeleri İstanbullular’ı 23 Haziran’da burada istemiyoruz diye açıklamalar yapmaya başladı. İnsanlar gönüllü olarak çalışma kararı aldı. Bu demokrasinin herkes tarafından ne kadar önemsendiğinin en büyük göstergesiydi. Ama gelin görün ki, Türkiye’nin saygın üniversite rektörleri, hukuk dekanları ve değerli öğretim üyelerinden ses çıkmadı! Olsun, halk her şeyin farkında. Ve bunu sağlayan Sayın İmamoğlu’nun samimi üslubudur. Bu çıkış artık engellenemez.

Değerli Okurlar; elbette bu kararın siyasi tarafından ziyade, en önemli sorunu hukuka uygun olup olmadığıyla ilgilidir. Buna da dinlediğimiz hukuk otoritelerinin cevapları netti.

⁃ Bu kararın yanlış ve hukuksuz olduğunu, geçmişte YSK’nın bu konularda verdiği emsal kararlarla çeliştiğini söylediler. Hatta, geriye dönük referandum ve başkanlık seçimleri de soruşturulmalı, diye de eklediler.

⁃ Sandık kurulu oluşturulmasında, kanuna göre kamu görevlisi olma şartı varmış ama kamu görevlisi gelmezse başka bir kamu görevlisi, o da gelmezse yerine herhangi biri atanabileceğini söylediler.

Ülkemi Yönetenler, geçmişte “beraber yürüdük biz bu yollarda” dediğiniz yoldaşlarınızdan, özgül ağırlığı olan olan abiniz Sayın Bülent Arınç ve eski Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül kardeşinizin söylediklerine de mi kulaklarınızı tıkadınız? Bence siz gelin sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini değil, İstanbul’un tüm seçimlerini yenileyerek kamu vicdanını birazcık olsun rahatlatın. Çünkü YSK’nın bu kararıyla hepsinde sorun var demektir.

Değerli Okurlar; öğrenmek istediğim bir başka konu da sosyal medyada yoğun bir söylenti var. Bebek katiliyle, avukatları 8 yıl sonra İmralı’da konuşmuşlar. Sayın Bahçeli, ittifak ortağınıza sorar mısınız? “Ortak hayırdır, böyle söylentiler var, neyin nesi?” Ama isterseniz hiç sormayın. Geçmişte de Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşmasında da “milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım” demişti!? Ne oldu? Ortaklığa devam... Bu ortaklıkta kim kimin ayağının altına karpuz kabuğu koyuyor, yakında anlarız.

SON SÖZ:


“EĞER, HAK HAKSIZLIKTAN YÜCE,
SEVGİ NEFRETTEN ÜSTÜN,
AYDINLIK KARANLIKTAN GÜÇLÜYSE,
ÇARESİ YOK USTA
BİZ KAZANACAĞIZ.”

                              NAZIM HİKMET