Yüce Türk Ulusu, şükürler olsun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi bitti. “Saç döküldü, kel göründü.” Şimdi herkes kendi şapkasını önüne koyup neden, niçin böyle olduyu yorumlayabilir. Ve hatta dünyada belki de ilk kez kazanılmış bir seçimi yeniden yapacağız diye halkı sandığa götürmenin maddi, manevi bilançosunu vicdanlarda da çıkarabilir. İnanın, gülelim mi ağlayalım mı karar veremiyorum. 27 Haziran Perşembe günü, İstanbul’un kazanmış Belediye Başkanı İmamoğlu’ndan İmamoğlu’na tekrar devir teslim yapıldı!

Ülkemi yönetenler, seçimi kaybettiğinizin ertesi günü büyük bir olgunlukla Sayın İmamoğlu’nu kutladınız. Daha doğrusu kabullenebildiniz. Eğer Sayın Yıldırım, seçim günü sandıkların sayılmasıyla ekranlara çıkıp rakibim İmamoğlu kazanmıştır deyip noktayı koymasaydı, neler neler ortaya dökülecekti çok merak ediyorum. Ola ki bu açıklamadan sonra, yıllarını AKP’ye vermiş Başbakanlık dahil çok önemli görevler yapmış olan Sayın Yıldırım’a herhangi biçimde neden konuşma yaptın denildiyse, bu çıkışı ayıplarım.

Sayın Cumhurbaşkanı, seçimin ikinci günü Sayın İmamoğlu’nu ekranlara çıkıp kutlamanız ve geçmişte söylediğiniz “topal ördek” benzetmesini dile getirmemeniz de gerçekten demokrasi adına övünülecek bir durumdur! 17 yıllık AKP’nin tüm seçim başarıları tek başına size aittir. Bunun aksini kimse iddia edemez. Halk, Sayın Erdoğan’ı kendine yakın hissetmiş ve bağrına basmıştı. Bu sevgiydi bu kadar yıldır iktidarı göğüsleten. Sayın Erdoğan, siz halktan biriydiniz, onların içinden geliyordunuz ve halkla gönül gönüle, kol kolaydınız. Birlikte büyük kalabalıklarla meşhur şarkınız bile vardı. “Beraber yürüdük biz bu yollarda” Ama görünen o ki, halk artık sizi kendine yakın hissetmiyor. Bu seçimin kaybedeni Sayın Yıldırım değil.

Başkanlık sistemiyle tek yetkili olarak özellikle de saraya taşınıp ziyafetler, iftarlar, muhtar toplantıları, toplumun değişik katmanlarıyla hep orada bir araya geldiniz. Ve doğal olarak halktan uzaklaştınız. Etrafınız çevrildi ve halkın sesini duyamaz oldunuz. Yakınınızdaki danışmanlar ordusu ne dediyse sadece onları duydunuz. Zaten onlar da, sizin  duymak istediklerinizi anlattılar. Sayın Cumhurbaşkanı, tüm konuşmalarınızda hep millet, millet dediniz, 82 milyon dediniz ama bu konuştuklarınızla eylemleriniz birbirinden çok farklıydı. Kullandığınız terminolojiler çok çok ağırdı. Sizin gibi halktan gelen genç bir Anadolu çocuğuna, İmamoğlu’na, Sisi dediniz!  PKK ve FETÖ ile birlikteler dediniz! Ve kullandığınız bu sert ifadelerle hep milletim dediğiniz milletin belli bir bölümünü yok saymış oldunuz. Çocuk katili Apo’nun mektubu okundu ve kırmızı bültenle aranan 74 kahraman Türk evladının katili Osman Öcalan, devletin televizyonunda konuşturuldu. Seçim döneminde Sayın Yıldırım;  Kürdistan, pekeke dedi ve Kürtçe konuşma yaptı. Sadece bir kent belediye başkanlığı seçimi için bu yapılanlar değer miydi. Kimse bu ülkede yaşayan Kürt kardeşlerimizi, birbirimizden ayıramaz. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Biz birlikte Türkiyeyiz. Kınanan konu sadece seçimlerde hatırlanan bu yapay konuşmalar, kardeşlerimizi çok üzdü ve seçimlerde gereken cevabı verdiler.

Sayın Cumhurbaşkanı, yeni başkanlık sistemi size göre nasıl tanımlanır bilemem ama son İstanbul seçiminde belli oldu ki, halkın büyük çoğunluğu bu değişimin başarılı olmadığına karar verdi. İstanbul seçimleri de bunun kanıtı olsa gerek. Şu bir gerçek ki, Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Siyaset değişecek, siyasiler değişecek, söylemler 82 milyonu ayırt etmeden ayrıştırmadan kucaklayıcı ve her şey halk için olacak. Gördük ki, meydanlardaki hakaret sözcüklerini halk reddetti. Bir yurttaş olarak şunu önerebilirim. Tez elden parlamenter sisteme geri dönülmelidir. Ve böylelikle, sizin de dediğiniz gibi milletinize nerede yanlış yaptığınızı sağlıklı olarak ancak o zaman anlayabilirsiniz. Dava açtığınız tüm kesimlerin davalarından vazgeçerek tüm o insanları özgür bıraktırmalısınız. Kardeşliği ve yeniden Türkiye birlikteliğini sağlamalısınız.

SON SÖZ:  EĞER, HAK HAKSIZLIKTAN YÜCE,
SEVGİ NEFRETTEN ÜSTÜN,
AYDINLIK KARANLIKTAN GÜÇLÜYSE,
ÇARESİ YOK USTA, BİZ KAZANACAĞIZ!

NAZIM HİKMET