Seçimler yapıldı, sonuçlar açıklandı,  mazbatalar verildi ama gelin görün ki  İstanbul sonuçları sekiz bilinmeyenli denklem oldu! Esasında sonuç belli... Sayın İmamoğlu 15 bine yakın oy farkıyla seçimi kazandı. Ama bunu bir türlü kabul edemeyen Cumhur İttifakı elinden gelen her yolu denemeye devam ettiği için itiraz üstüne itiraz ederek sandıkları defalarca saydırttı, saydırtmaya da devam ediyor. Her çıkan sonuçta da çok fazla bir şey değişmiyor. YSK, sonuçları her açıklama noktasına geldiğinde ise  devlet büyüklerimizin değişik açıklamaları karşısında baskı altında kalarak bir türlü beklenen açıklamayı yapamıyor.

Cumhur İttifakı kabul edin, İstanbul’da seçimi kaybettiniz! İstanbul halkı kararını verdi. Şu ana kadar olan tüm seçimlerde lehinize çıkan sonuçları nasıl hemen benimsediyseniz artık bu kararın da “Millet İradesi” olduğunu kabul etmelisiniz. Bunu yapmayarak sadece İstanbul’u ve İstanbullu’yu zora sokmuyorsunuz, senelerce bu ülkeye Bakanlık, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı yapmış olan Sayın Yıldırım’ı da yıpratıyorsunuz.

Size bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Seçimlerden önce YSK Başkanı Sayın Güven “Mükerrer, hayali ve sahte seçmen yok” demişti. Her gün ekranlara çıkan  Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz Beyefendi de “Bu işi dünyada YSK’dan daha iyi yapan yok” ifadelerini kullanmıştı. Bir AKP sözcüsü de dünyanın en güvenli seçmen kütüğü bizde dedi. Tüm bunlara ek olarak, Sayın Bahçeli de seçim öncesi söylemlerinde “Bir oy seçimi belirler” diyordu. Daha bir kaç gün öncesine kadar bu kadar güvendiğiniz sisteme ne oldu da “milletin iradesini” yok sayar oldunuz? Sayın Bahçeli neden seçim sonrası “Toplum vicdanı bu sonuçla rahatlamaz” demeye başladı? Peşinden de seçim yenilensin deyince, halk eyvah genel seçim mi diye karalar bağladı.  Meğer sorun sadece İstanbulmuş! Aslında Sayın Bahçeli’nin bu çıkışlarına çok da şaşırmamak gerek. Zira geçmişte genel seçim ateşini hep kendisi yakmıştı.

Değerli Okurlar, şimdi anladınız mı bekanın ne olduğunu?

Peki bir yurttaş olarak öğrenmek istiyorum. Seçimlerde ne oldu, neler oldu? Sokaktaki vatandaşta, YSK Üyelerinin emeklilik süreleri bir yıl uzatıldığı için bunlar yaşanıyor diye bir algı oluştu. Böyle yapılarak kurumlar yıpratılmıyor mu?

Sayın Erdoğan bir söyleminde “10 milyon seçmenin olduğu İstanbul’da 13-14 bin farkla seçim kazanmış havasına kimsenin girmeye hakkı yoktur” demişti. Başka bir açıklamasında da “Tamamına yakın organize usulsüzlüklerle dolu” diyor, peki bu usulsüzlükler ortadayken bunun sorumluluğu iktidarın değil mi? Rahmetli İnönü yaşasaydı tüm bu yaşananlar kendisine anlatılsa, vereceği cevabı duyar gibi oluyorum “Hadi canım sende”!

Yönetenler şunu çok iyi bilmelisiniz ki, sokaktaki vatandaş, bu seçimleri kaybettiğinizi biliyor. Tüm dünyanın pür dikkat bizi izlediğini de göz ardı ediyorsunuz. Unutmayın bu yaşananlar uluslararası boyutta ciddi bir güven azalmasına neden olmaktadır.

Yeni bir insan siyaset sahnesine çıktı. İMAMOĞLU. “Şeffaf, iftirasız, ayrıştırmayan, yalansız, dini siyasete alet etmeyen” bir genç. Halk, Sayın İmamoğlu’na bakınca “Bu adam özlem duyduğumuz siyasetçi tipi” diyor. Sevgiden bahsediyor, herkesle iyi geçiniyor ve bunları yaparken rol yapmıyor. “Hak yemem, kimseye de hakkımı yedirmem” diyor. O yüzden de “milletin iradesine” sahip çıkıyor.

Ülkemi yönetenler, vakit seçim sonuçlarını kabul etme ve ülkenin ciddi ekonomik sıkıntılarını en kısa sürede çözme vaktidir. Şu anda ki sorun “ekonomik beka”’dır.

SON SÖZ: GERÇEK DEMOKRATİK İLKE, HİÇ KİMSENİN HALKIN ÜZERİNDE BİR GÜCE SAHİP OLMAMASI DEMEKTİR. LORD ACTON