Değerli Okurlar, Cumhuriyetimizin dönüm noktalarından biri olan 19 Mayıs 1919 tarihinin 100’üncü yılını kutlarken, iliklerimize kadar demokrasinin önemini hissediyor ve sonsuza kadar da hissetmeye devam edeceğiz. Yüce Önder Atatürk’ün açtığı yol ve savunduğu fikirler, rehberimiz olarak nesilden nesillere geçmeye devam edecektir. YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA,YAŞA...

23 Haziran seçimlerine doğru, ülkemde peş peşe yaşanan olaylara akıl erdirmek giderek güçleşir hale geldi. Ya bizim aklımız ermiyor veya biz yok sayılıyoruz.

Değerli Okurlar, yerel seçimlerde Cumhur ittifakının devamlı gündeme getirdiği BEKA sorununu hatırlarsınız. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, Beka  açılımının tanımını yaparken Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener’i FETÖ ve PKK ile ilişkili olduklarını dile getiriyordu… Kamuoyu bunları tartışırken, ortaya çıktı ki, son sekiz senedir avukatlarıyla dahi görüştürülmediğini zannettiğimiz “katil Apo”  meğer avukatlarıyla zaten görüşüyormuş. Ayaküstü bir konuşmada da Sayın Cumhurbaşkanı daha geçenlerde kardeşiyle görüştü, dedi. Ülkeyi yönetenler, doğal olarak devletin vatandaşla her şeyi paylaşmasını beklemiyoruz ama katil Apo’yla  ilgili gerçekleri bilmek isterdik. Sayın Fatih Portakal’ın da dediği gibi artık aklımızla alay edilir hale gelmişiz.

Bu son İmralı görüşmelerine Sayın Bahçeli ne diyecek diye beklerken “avukatları ile görüşebilir” cevabını aldık! Hem de 23 Haziran seçimi öncesi! Ve beka sorununun esasının koltuk bekası olduğunu da zihnimizde netleştirmiş olduk.

Sayın Erdoğan, sandık için “milletin emaneti, demokrasinin namusu, milletin onuru“ diyorsunuz ama gelin görün ki kazanılan İstanbul seçiminin iptaline nasıl göz yumabiliyorsunuz? Seçimlerle ilgili YSK üyesi Recep Özel’in, kişisel verilerin nasıl elde edildiği sorusuna verdiği cevap da çok ilginç. “Genel merkezden temin edilmiş”!

Bu arada, inanılması güç bir olay daha yaşanıyor. Sincan’daki bir mahkuma, Sayın İmamoğlu ve Aydın Belediye Başkanı için FETÖ iddiasında bulunduğu takdirde tahliye edileceği söyleniyor. Ve mahkum bunu kabul etmediğini bizzat mahkemede açık açık ifade ettiği  de medyada yer aldı. Hatta bunun arkasında iki bakan olduğu iddiası da cabası. Anadolu’da bir laf vardır, “Ne günlere kaldık!”

Sayın İmamoğlu’nun, İstanbul seçimlerini bal gibi kazandığını hepimiz biliyoruz. Daha yazılmayan gerekçeli kararın, seçimlerden önce çıkacağından da kuşkuluyum. 2014 yılındaki YSK ile ilgili bir gazete haberini yorumsuz sizlerin değerlendirmenize bırakıyorum. “Kesinleşmiş seçmen listelerinin yeniden incelenmesi mümkün değildir. Mazbatanın iptali istenemez. Yolsuzluk tespit edilirse, seçim yenilenmez, yolsuzluk ceza mahkemesinde yargılanır.” ( Sadi Güven, YSK Başkanı, 2014)

Yerel seçimlerle ilgili son bir aydır konuşulan iddialardan artık hepimize gına geldi. Seçim sonuçlarına itiraz edenlerin, iddia ettikleri hiç bir sebep bu seçimin gerçeğe dayandırılarak iptal edildiği duygusunu yansıtmıyor.

Ülkenin en büyük sanayii kuruluşu TÜSİAD toplantısında, Sayın Tuncay Özilhan, üyelere, ülkedeki demokrasi, hukuk ve ekonomideki sıkıntıları dile getiren bir konuşma yaptı. Bu konuşmada bazı istatistiki bilgileri de paylaştı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı bu konuşmadan memnun kalmamış olacak ki, tüm hiddeti ile konuşmacıyı tehdit içeren bir üslupla “Bunun hesabını sormasını bilirim”, dedi ve devam etti. Geçmişten bugüne Sayın Özilhan’ın buralara ekonomik olarak nasıl geldiğini de açıklayabilirim dedi. Saygın bir sanayici, ülkenin sanayii ve  demokrasi ile ilgili içinde bulunduğu sıkıntıyı TÜSİAD üyelerine ve kamuoyuna anlatmak istedi. Eğer söyledikleri ve verdiği istatistikler doğru değilse, yanlış konuşuyorsun deyip doğruları kamuoyuna siz açıklayabilirdiniz. Geçenlerde, bazı sanatçıların da Sayın İmamoğlu’nu destekleyici konuşmalarına da buna benzer tepkiler verdiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı, ülkede şu anda yaşanılan ekonomik, sosyal ve siyasi olaylardan dolayı zaten bir gerilim yaşanmakta. Bu durumda, 82 milyon yurttaşı ayrıştırmadan bir arada tutmanın kural ve koşullarını oluşturmak da size düşüyor. Gelin korkutarak değil, sevgiyle kucaklaşalım.

SON SÖZ: ÖNDERLER NAZİK OLURLARSA, HALKLARI SAYGISIZLIĞA CESARET EDEMEZ. ÖNDERLER ADİL OLURLARSA HALKLARI SERKEŞLİĞE CESARET EDEMEZ. ÖNDERLER GÜVENİLİR OLURLARSA, HALKLARI YALANCILIĞA CESARET EDEMEZ.    KONFÜÇYUS