Koskoca sendika başkanının “Audi arıza yapıyordu, yolda kalıyordu” sözlerini okurken gözlerim doldu. Bir an kendimi başkanın yerine koydum. Gitmiyordu Audi’si...

Durdu birdenbire Audi, ova bayır durdu. Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez. Audi yığıldı çamura, büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar, örtüldü gözleri örtüldü hep...

★★★

Düşündü, taşındı, ölçtü, biçti... Önce yeni bir Audi sordu. “Kaç lira” dedi, “800 bin” dediler! “Kaç yıl gider” dedi, “4 yıl” dediler!

Sonra BMW’yi sordu. “Fiyatı ne” dedi, “1 milyon 800 bin” dediler. “Kampanya var, 1 milyon 300 bin liraya veririz” diye eklediler. “Ömrü kaç yıl” diye sordu, “10 yıl” dediler.

★★★

Bakın, buraya kadar sustum, içime attım. Sonunda dayanamadım. Dalga mı geçiyorlar yoksa sabır mı sınıyorlar? Nereye gidiyor bu ülke?

Kimse kusura bakmasın ama hem Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı olacak hem de Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanlığı’nı yapacak ve dört yıl sonra duracak 800 bin liralık Audi ile dolaşacak! Yakışır mı başkana? Tabii ki 10 yıl gidecek 1 milyon 300 binlik BMW olacak altında!

★★★

İstese Ferrari, Maserati, Rolls Royce alamaz mıydı? Araba satıcısı sert kayaya çarpmıştı. Nitekim kendi de ; “Ben Kayseriliyim tasarrufu iyi bilirim” deyip sırrını açıklamıştı.

Koskoca sendikanın başkanı ne de olsa hesap adamı... Tam 500 bin lira ucuza aldığını söyleyip 40 yıllık fırıncıların görmediği pişkinliği yapmak kolay mı? Kampanyayı yakalamışken iki tane alsaydı!

★★★

Peki, arabayı da kendine mi aldı? Hayır! Sendikaya aldı. Sanki ben bir yerden hatırlıyorum bu lafları! Saray, milletin sarayı... Uçak, milletin uçağı...

Yaz kızım; yönetim kuruluyla oturduk konuştuk, başkanımıza BMW marka otomobil alınmasına... Yönetim kuruluyla oturduk konuştuk sendikamızın menfaatleri doğrultusunda yönetim kurulumuzun maaşlarının artırılmasına...

★★★

Maaşının 50 bin lira olduğunu söyleyenlere “30.000-50.000 arası alıyorum” deyip tokat gibi cevabı yapıştırdı. Bu ortamda yeter mi maaşı?

Yani kendi de tam bilmiyor ne aldığını... Bir anlamda amme hizmeti ama önemli olan sevabı...

Sendikanın üyesi olup, asgari ücretle çalışıp ay sonunu getiremeyen işçiler kim bilir ne övünüyordur şimdi...

★★★

Bu paralar sendika üyelerinin alın terlerinin karşılığı... Çocuklarının rızkından keserek ödediği sendika aidatları...

Herhalde rahatsız olsalardı ağızlarını açarlardı. İşçiler sesini çıkartmıyorsa isterse gemi alır, kim karışır?

★★★

Çok mütevazı yerli ve milli sendika başkanı kendi hakkında kitap yazdırdı. “Çelik gibi iradesi ve sabrı ile tornacılıktan başlayarak basamakları ağır ağır, hazmederek çıkmış, bu göreve de bileğinin, emeğinin, yüreğinin hakkıyla geldi” önsözüyle “Bizim Yunus” adıyla bastırıldı.

Kitap, şirketlere, firmalara koli koli dağıtıldı. Çok şükür bugün de başkası adına utanmak bize kaldı!