Tam bir yıl önce bugün, Türkiye yeni sistemin ilk cumhurbaşkanını seçmek için oy verdi. Yönetim biçimi resmi olarak değişti. O günden sonra ülke her alanda daha kötüye gitti.
Belli ki Türkiye’ye uygun bir sistem değildi! “Çok yakında faizler inecek, dolar gerileyecek. Dış mihraklar kıskançlığından çatlayacak, borsa fırlayacak” denildi. Millet parasızlıktan tanzim satış kuyruklarında sıraya girdi.

★★★

Bizde uygulanan sistem için Amerika’yı örnek göstersek, o değil... Fransa’ya bakın desek, o hiç değil... Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sordular, “Hitler” i örnek gösterdi!
Bakmayın, Erdoğan aynı zamanda bir efsaneyi de bitirdi. Bir şeyi “Kırk kere söylersen olur” misali günde yüz kırk kere “İyiyiz” dedi. Hiçbir şeyi değiştiremediği gibi her gün bir önceki günü aratır hale geldi. İşe yaramıyormuş demek ki!

★★★

Ülke geçen yıldan beri gün yüzü görmedi. Siyasette ve diplomaside rezalet bir yıl geçti. Ekonomi krize girdi. İstikrarsızlık bütün sektörleri kırdı geçirdi.
Sahi, hani referandumda “evet” çıkınca zengin oluyorduk? Olmadı mı o iş? Yine mi kandırıldık? Hani başkanlık sistemi, hız demekti... Duramayıp, duvara mı bindirdi? Hız, felaketi getirdi!



Başkanlık sistemi yürürlüğe girdiği gibi kimse Türkiye’ye güvenip yatırım yapmadı! Haziran ayında Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi. Temmuz-ağustos-eylül aylarında yatırımlar yüzde 4.7 oranında geriledi.
Ekim-kasım-aralık aylarında, boş vermişim dünyaya... Yatırım küçülmesi yüzde 12.9’larda... “Ocak-şubat-martta hayat zaten çok kısa, belki çıkmayız yaza” mantığıyla yüzde 13 daha geriledi!
Yatırım olmayınca bırakın yeni işe alımları, çalışanlar bile işsiz kaldı! 24 Haziran seçimlerinden bu yana TÜİK verilerine göre 1.5 milyon insan işini kaybetti. İşsiz sayısı ise 4.5 milyonu geçti.

★★★

Yabancı yatırımcılar vebalı muamelesi yapıyorlar. Türkiye’nin adını dahi anmıyorlar. Tam anasının gözü bunlar. Kokuyu hemen alırlar. Ülke sistem değiştirince nasıl kaçacaklarını şaşırdılar! Neleri var neleri yok hemen satıp savıp Türkiye’den uzadılar!
2018 yılının ilk 4 ayında soktukları para 19.5 milyar dolar! Ya bu yıl? İlk 4 ayda 2 milyar doları bile bulmadı. Türkiye parasızlıktan kırıldı!

★★★

“24 Haziran’da bu kardeşinize yetkiyi verin, faizle dolarla nasıl mücadele edilir görün” demişti. Kıyıda köşede kalmış ne kadar yetki varsa kendisine devredildi. Verdik yetkiyi, gördük etkiyi!
Gerçekten zoru başardı. Hem faizleri hem de döviz kurunu aynı anda artırdı! Oysa faizler artığında Türk Lirası’nın getirisi artığı için değerlenmesi gerekirdi.
Boşuna “Ben ekonomistim” demedi! Birinci yıldönümümüz kutlu olsun ekonominin efendisi... Bir yılı devirdik. Galiba bu kadarı bile herkes için yetti!


Seçim bitti sıra zamma geldi


Bütçe 66.5 milyar lira açık verdi. Seçim bitti, sıra zam yapmaya geldi. Zira esas hedef enflasyonu düşürmek değil mi? Demek ki, zamlarla saklambaç oynama dönemine girildi. Değişik bir fantezi...
Hükümet zam yapıp gözlerimizi kapatacak, vatandaş zammı arayıp bulmaya çalışacak. Bildiğin sansür uygulayacak! Zammı görene kadar kimsenin haberi olmayacak.

★★★

Klasik pazarlama yöntemidir. Gramajı azalttıkça azaltırsın, azaltamayacağın noktada ürünü eski boyutuna getirip kallavi zammı yapıştırırsın. Ürünün üzerine de “aynı fiyata yüzde 20 daha fazla” ibaresini koyarsın.
Neden satılan ürünler ufaldı? Kazanılan para azaldı. Alım gücü mü kaldı? Peki, müşteri bilgilendiriliyor mu? Türkiye’de mi? Tabii ki hayır!

★★★

Gelişmiş ülkelerde bu durum mümkün değil... Kafana göre gramajı azaltamazsın. Tüketici şikayetleri ile o ülkenin rekabet kurumu öyle bir ceza keser ki belinizi doğrultamazsınız.
Ya bizde? Enflasyonun düşmesine katkıda bulunduğun için madalya ve berat bile verilir. Kimler kimlere vermedi ki?