Bulmaca gibi başlık oldu. Anlatacağım. Bir mektup aldım.

Şöyle yazıyor.

“Sayın Necati Bey,

Şu anda Kuşgöz Ailesi’nden bir tek ben ayakkabı üretimi ile ilgileniyorum. Bu üretim yolunda gözlerimi hayata yumacağım. Dünya ayakkabı lideri İtalya’ya ayakkabı ihraç ediyorum. Ben Yaşar Kuşgöz ve Erol Kuşgöz’ün ayakkabı üretimini devam ettireyim diye yetiştirdiği kişiyim. Bu ikisi bizim aile büyüğümüzdür. Onlara minnettarım. Günlerdir gazete ve TV’lerde “İkiz Kuleler-Yükseltilen Emsaller- Trilyon liralık rantlar“ diye hakkında binlerce yazı yazılıp, gecelerce program yayınlanan Ankara’daki TOGO ayakkabı fabrikasını 5 ortak kurdular. Ayakkabı camiasına sorabilirsiniz, bunu herkes bilir. Ve o araziyi 1980 yılında aldıklarında da dönemin belediyesi tapuya ‘burada ayakkabı üretiminden başka hiçbir şey yapılamaz’ diye şerh koymuştu.

★★★

Ayakkabı fabrikamızda, işçi, usta, tasarımcı, çalıştırıyorduk.  Türkiye’nin ilk özel sektör ayakkabı fabrikasıydı. İç içe 6 fabrikaydı. Kadın ayakkabısı, erkek ayakkabısı, ökçe üretimi, vardola üretimi, taban astar üretimi, kösele yan sanayi üretimi ve saya üretimi ile enterge Türkiye’de benzeri yoktu. 2000 yılına kadar böyle gitti. 2000 yılında kurucu babamız Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Kuşgöz hayata gözlerini yumdu. Hisseler; oğullar-kızlar arasında küçük parçalara bölündü. Bugün paydaş olup fabrika arazisi üstüne o kuleleri, alışveriş merkezlerini dikenler, diğer ortakların haberi olamadan, hisse toplayıp yüzde 50’yi geçtiler. Diğer ortaklar, ayrılmak zorunda bırakıldı. Avukatlara gittik, hukuken bir şey yapılamayacağını söylediler. Güzelim TOGO ismi yok edildi. Herkes bilsin.

Saygılarımla

İlker Kuşgöz”

★★★

Bu mektubu siz okurlarla şunun için paylaştım: Ayakkabı fabrikasını yıkıp arsası üzerinde iştahla kule dikme rantı büyüten Türkiye’nin, dünya ayakkabı ihracatında payı ancak yüzde 0.49.

Yarım bile değil.

★★★

Diyeceksiniz ki, yazının başlığında bir de “Tank! Zırh Çeliği!” var, bu nedir?

Şudur:

TOGO ayakkabı fabrikasının arkasında BMC’nin Ankara fabrikası ve arsası var. BMC, iktidar yakını bir iş adamına satıldıktan sonra Katar ile ortaklık kurmuş, milli tankı üretme ve orduya satma işini almıştı. BMC’ye Sakarya Karasu’da 1.5 milyon metrekare Hazine arazisi “irtifak hakkı” ve devletin elindeki Makine Kimya, Tank- Palet, Aselsan- Roketsan gibi savunma sanayi fabrikalarından da “tedarikçi” desteği verilmişti. TV’lerde günlerce tartışılmıştı.

Çok taze!

Ancak Türk milli tankı için “zırh çeliği” temini darboğaza girdi. Türkiye zırh çeliğini kendi üretemiyor. Finlandiya’daki Miilux adlı firmadan alıyor. Zırh çeliği stratejik ürün. Tehlikeye girmesin diye Finlandiya firmasının yüzde 70’ini OYAK satın almış, büyük ortak olarak Türkiye’nin zırh çeliği ihtiyacını garantiye almaya çalışmıştı. Ancak Finlandiya Hükümeti, ambargo kararı aldı.

Zırh çeliği zora girdi!

★★★

Biz beton rantı, kanal rantı, devlet desteği ile tank üretip orduya satma rantı peşinde geleceğini yiyen ülke haline geldik.

Getirenler utansın.