Birinci Hakim.
İsmi.
İmzası.
İkinci Hakim.
İsmi.
İmzası.
Müdür vekili.
İsmi.
İmzası.
Onlar “Tutanağın” altında ismi ve imzaları olan adalet insanlarıydılar. 1. ve 2. ilçe seçim kurulu başkanı YSK hakimleri, oyların sayıldığı salonun nasıl ve kimlerce basıldığını anlatan tutanağa şunu yazdılar: “Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ilçe başkanları bağırarak ve beraberlerindeki çok sayıda kişi ile salona girip çalışma ortamını engellediler... Kargaşa ve kavga ortamı yaratmaları nedeniyle oyların yeniden sayım işlemine ara verilmiştir...”

★★★

Hoyratça.
Kaba kuvvetle.
Kanunsuzca.
İktidar gücünü arkalarına alarak “oyların sayıldığı salonu” bastılar. 81 milyon Türkiye ve 16 milyon İstanbullu “sayımın sonuçlarına kilitlenmiş, hızla bitmesini” bekliyor; adalet yerini bulsun istiyordu. Salon basıcılar ise “sayımın geciktirilmesi” hesabındaydılar.
Halk getirdi.
Halk götürecek.
Demokrasi çalışacak.
İstanbul’da yönetim değişecek ve Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktı.
Sonucu beğenmediler.
Binali Yıldırım’ın belediye başkanı olacağını garanti görüyorlardı.

★★★

Seçimi yenilemek istiyorlar.
Hile ise hile!
Güç ise güç!
Şike ise şike!
İstanbul’u “kaybetmeyi beka meselesi” yaptılar, vermek istemiyorlar.
Niçin?
Büyükşehir rantı için: İstanbul Atatürk Havalimanı arazisi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi arazisi. Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi arazisi. Bakırköy hastaneler bölgesi arazisi. Yeşilköy Hava Harp Okulu arazisi. Harp Akademileri arazisi. Deniz Lisesi arazisi. Kuleli Askeri Lisesi arazisi. Taksim Gezi Parkı alanı. İstanbul Teknik Üniversitesi arazisi. Haydarpaşa Garı, tren depoları ile mücavir alan arazisi. Bakırköy, Yeşilyurt, Yeşilköy ve Florya ile benzer bölgelerden imar ruhsatı ile yapılaşma, betonlaşma doğuracak araziler.

★★★

Salon basıyorlar!
Hak yok.
Kaba kuvvet var.
Hukuk yok.
Koltuk bencilliği var.
Demokrasi yok.
Şehir rantı var.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Yılın düğünü! Kaderin tokadı!


Devletin bankası Ziraat, Demirören Ailesi’ne 2 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli 675 milyon dolar döviz kredisi verdi. Faiz açıklanmadı, gizli tutuldu. Döviz kazancı olmayan fakat döviz harcaması olan Hürriyet Gazetesi’ni Demirören Ailesi bu döviz kredisi parayla aldı. Devlet büyük ve kârlı ihaleler verdi. Kalyoncu Ailesi de Sabah Gazetesi’ni aldı. Bu iki ailenin elindeki gazeteler ve TV’ler seçimlerde “iktidar ittifakını” desteklemekle kalmayıp muhalefete karşı yıkıcı, İmamoğlu’nu görmezden gelici yayın da yaptılar. Gelin Demirören Ailesi’nden, damat Kalyoncu Ailesi’nden, ”yılın düğünü” Çırağan Sarayı’ndaydı. Görkemliydi düğün. Cumhurbaşkanı nikah şahidi oldu. Üçü hariç bütün bakanlar, iktidarın üst kadrosu düğündeydi. Polis, Beşiktaş’tan Ortaköy’e yolları tutmuş 10 metre arayla nöbetteydi, sokak aralarına panzerler yerleştirilmişti. Cumhurbaşkanı nikah defterine şahitlik imzasını attığı saatlerde Beşiktaş’taki stadyumda maç oynanıyordu ve taraftarlar “Mazbatayı ver... Mazbatayı ver... İmamoğlu’na mazbatayı ver...” diye tempo tutuyordu. Bu rastlantı kaderin tokadı oldu.