KARAR Gazetesi, “Bu kafayla çok göl kuruturuz” diyen başlık atmış. Kafa yapısını şöyle tarif ediyor: Gümüşhane’nin Taşköprü yaylasında Buzul Çağı’ndan kalma “Dipsiz Göl” vardı. Buzul çağı, 12 bin yıl önceydi. O yıllarda henüz insan yoktu. Ağaç yoktu. Tarım, ticaret yoktu. Birikmiş sermaye, altın da yoktu, para da yoktu, define hiç yoktu.

Buzul çağı bitti.

Buzlar çözüldü.

Harika göl oldu.

Özetle Dipsiz Göl’ün dibine küp küp altın, sandık sandık define koyup orada saklamayı var edecek hiçbir somut insanlık durumu oluşmamıştı. Devlete, valiliğe, kaymakamlığa, müze müdürüne yakın 2 kişi “Dipsiz Göl’ün altında define var” diye başvurup kazma izni istedi.

İzni verdiler.

Devleti alet ettiler.

Göl kurutuldu.

Dibi kazıldı.

Define yoktu.

Yeniden toprakla doldurdular. Denizden 2 bin metre yükseklikte gümüşten ışıltılar saçarak Gümüşhane’yi seyreden Dipsiz Göl’ü bu kafayla kuruttular.

Gölü kör ettiler.

Katlettiler.

★★★

Bu kafayla!

Bu yağmayla!

Bu yağmacı kafayla Sapanca’nın Samanlı Dağları’nın eşi az bulunur ormanlarını ve bu ormanlardan akıp gelen billur sularla beslenen Sapanca Gölü’nü de kurutursunuz! Sapanca’nın Kırkpınar Mahallesi’nde oturan, orada doğmuş büyümüş köylü kadınlar, sonradan gelip bu zümrüt yeşile aşık olmuş yerleşmiş çoğunluğu şehirli yine kadınlar, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Sakarya Şubesi yöneticilerinin desteğiyle toplanıyorlar.

Uyarı Çadırı kurdular.

Her gün geliyorlar.

Çadırda buluşuyorlar.

Bir aydan beri buradan devlete çağrı yapıp, “Bu yağmacı kafayla siz bu ormanları ve gölü kurutursunuz” diye bağırıyorlar.

★★★

Şunu duyurmak istiyorlar:

Samanlı Dağları’nın denizden yüksekliği 1606 metreye ulaşan zirvesi Kartepe’ye uzanan zümrüt vadi içinde bir araziyi, bir zengin gözüne kestirmiş. Mahmudiye Köyü İncebel sınırları içindeki arazi üzerinde bungalovlar,  lokanta, kır gazinosu filan yapacak. Ormanı 25 yıllığına devletten kiralamış. Oysa bu arazi 1945 yılında Kafkasya’dan buraya göç etmiş bir ailenin “yeşil alan olarak kalması” şartıyla bağışladığı yer. Bu günün zengin adamı, turizmi geliştireceğim diye devletten kiraladığı araziye teleferik kurma izni almış. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü projeyi “Çevresel Etki Değerlendirmesi” sürecinden kapsam dışı bırakmış. Yani ÇED raporu yok. Bu kafa ağaçları kesiyor. Yerine beton ve çelik karışımı teleferik ayağı çakıyor. Uzmanlar bu proje için yaklaşık 5 bin ağacın kesileceğini tahmin ediyorlar.

★★★

Bu ağaçlar, bu bulunmaz zümrüt yeşil doğa, insanlar yokken de vardı. Öyle bir doğa ki her noktasından su dışarı çıkar: Yaylası yayla, gölü göl, kanyonu kanyon, şelalesi şelale, deresi dere birbiriyle zıtlaşmadan, biri öbürünü yok etmeden bin yıllardır var olur. Karaçam, sarıçam, kayın, kestane, gürgen, karayemiş, kocayemiş, akasya, tungel (muşmula), ceviz, fındık, dut, cidavut elması, hurma, armut, vişne, kızılcık, gülgülü kirazı, kastarcı erik ağaçları, en küçük bir bencilliğe sapmadan Soğucak Yaylası’nı sarmalayarak 1606 metre zirvedeki Kartepe’yle kucaklaşır. Bu eşi bulunmaz tabiatın bağışlayıcı kucağında ayılar, kurtlar, tilkiler, çakallar, domuzlar, kirpiler, kertenkeleler, sincaplar, kaplumbağalar ile yılanlar, dik kuyruk, yalı çapkını, tepeli, kerkenez, gülen sumru, saz bülbülü dahil 49 kuş türü ve derelerinde alabalık ile kurbağalar, göllerinde oklama (turna balığı) ile kızılkanat birlikte yaşarlar. Bu ağaçlar insanlara benzemez, sıfır bencillikle yanlarında, yörelerinde, diplerinde; komar (dağ lalesi), böğürtlen, kuş burnu, yabani leylak, peygamber çiçeği, pelemir, horoz gözü, akçicek, nazende, dağ sümbülü, bahar dalı, gelin parmağı, iki çiçekli safran, Kafkas hanımelisi, Anadolu hazeranı dahil 71 endemik bitki türünü de yaşatırlar.

Ben nerden mi biliyorum?

Ben de burada yaşıyorum.

Araplar üç-beş dolar bırakacak diye bu güzelim doğa parçasının üzerine aslında 1.5 kat çıkma izni varken 3 katlı silme beton, çirkin beyaz boyalı binalar dikmek için dozerlerle ağaçları ve eski bağdadi yapı köy evlerini devirip villa yaptık diye gerim gerim geriniyorlar, devlet de izin veriyor, seyrediyor, görüyorum.

★★★

Sapanca’nın kadınları:

Uyarı Çadırı kurdular.

Toplanıyor ve “Bu yağmacı kafayla siz Sapanca ormanları ve gölünü de kurutursunuz” diye bağırıyorlar.

Uyanın!