Haklı olarak “Susma açıkla... Durma açıkla...” çağrıları yükselmeye başladı. Eski Başbakan Davutoğlu,  kendisine “hain” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Eski defterleri açarsam birçok insan, insan içine çıkamaz”  cevabını verdi.
Kılıçlar kınından çıktı.
Kılıç çeken kılıçla ölür.
Davutoğlu ayrıca diyor ki: “Parti kapatılma durumu doğduğunda kaçacak delik arayanlar ve yalılarında oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlar ümmetse biz o ümmetin içinde değiliz.”
Bilmediğimiz neler var.
Açıklanırsa öğreneceğiz.
Şurası gerçek ki, Davutoğlu kendisine yapılan “28 Şubat benzeri post modern darbeyi” unutmuyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP’li Başbakan Davutoğlu’nu bir gecede ittirme ile başbakanlıktan ve partinin başından uzaklaştırmıştı.
Tarihe böyle yazıldı.
Başbakan olarak girdiği seçimde 47 milyon geçerli oyun 24 milyonunu almış, partinin oy oranını yüzde 49.5’e çıkarmış önce danışman, sonra milletvekili, sonra dışişleri bakanı, sonra parti genel başkanı ve başbakanlık yapmış, ekonomi profesörü, İngilizce ve Almancayı ana dili kadar iyi konuşan ve daha iyi futbol oynayan ve ata da düşmeden binebilen Davutoğlu’nu, Erdoğan Saray’ına çağırıp 1 saat 40 dakika içinde koltuğundan ittirme ile indirmişti.
Davutoğlu unutmadı.
Defterler açılacaktır!

★★★

Çünkü dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu hiçbir ciddi kusur gösterilmeden koltuğundan atmışlardı ve o dönem AKP’nin 316 milletvekili içinden “yapılan haksızlığı” dile getiren bir tek milletvekili bile çıkmamış, sadece ikisi sessizce ağlamıştı. Erdoğan’ın Davutoğlu’nun defterini adım adım dürmesi ümmetin gözü önünde olmuştu.
Davutoğlu:
“Artvin’de mahkemenin sonucunu bekleyelim” diye halka söz verdi.
Erdoğan:
“Artvinliler yavru Gezicidir” diyerek Davutoğlu’nun itibarını on paralık etti.
Davutoğlu:
“Dolmabahçe Mutabakatını” sahiplendi
Erdoğan:
“Tanımıyorum mutabakatı” diyerek Davutoğlu’nu bozuk para gibi harcadı.
Davutoğlu:
Cümlelerine “hukukun üstünlüğü- hukuk devleti olmanın önemi” diye başladı.
Erdoğan:
“Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum” diyerek Davutoğlu’nun ilkelerini çöpe attı.
Davutoğlu:
MİT Başkanı’nı milletvekili yapmak istedi.
Erdoğan:
“Olmaz” diye listeden çıkarttı, Davutoğlu’nun otoritesini sıfırladı. Davutoğlu, Ali Babacan ile birlikte “Şeffaflık- Saydamlık- Yolsuzlukla Savaş Genelgesi” çıkartıp milletvekillerine “mal-mülk bildirimi mecburiyeti” getirmek istedi. Erdoğan, “mal bildirimini” genelgeden silip attı. Ve sonunda Davutoğlu, yurt dışındayken parti içi darbe ile “atama yetkileri” elinden alındı.
Davutoğlu unutamaz.

★★★

Ümmet şimdi, ”Allah bizi müstakimden ayırmasın” diye dua etmeye durdu. Müstakim  “Dosdoğru” demektir.
Durma açıkla!
Bilelim kim dosdoğru!

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Kadın öldürmenin kök sebebi!


Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında kadın cinayetlerinde açık ara öndeyiz. Bunun kök sebebi olarak dün bu köşede “Türk erkeği kadını malı gibi görüyor, kök sebep, çocuklukta öğrenilmeye başlanan bu beyinsel yapılanmadır” diye yazmıştım. Boşanmış ya da boşanmak için mahkemeye başvurmuş kadınların cinayetle yok edilmesini teşvik eden, “bak o öldürmüş, ben de öldüreyim” diyen kök sebep, kadının bir mal ya da mülk ya da eşya olarak gören ‘Türk Erkek Modeli’ ise bu model nerelerden hangi kültürel, dinsel ögelerden besleniyor? Birçok okurum “Türklerin kültüründe, geçmişinde, mitolojisinde, masalında, geleneğinde ve tarihinde kadını ‘eşit ve erkekle bir olarak görme’ var, ‘mal olarak görme’ bize Arap kültüründen geçmedir. Yüzleşmemiz gereken Arap kültürünün bizde bıraktığıdır” diyen cevaplar yazdılar. Dikkatli okurlarım haklıdır. Kök sebebe inmezsek kadın cinayetleri artarak sürecek.