Yıllık izin rüzgar hızıyla geçti, bitti. Döndüm, geldim. Sizi özlemişim. İzindeyken neler oldu diye gazeteleri taradım.
Örtü diz boyu!
Ormanları kim yaktı?
Söylenecek her söz söylenmiş. Ormanların kimin tarafından yakıldığı örtü altında kalmış.
Yakan yaktığıyla!
Yanan yandığıyla!
Bir varmış.
Bir yokmuş.
Kazdağları’nın başını vursunlar diye yabancı şirkete “siyanürle altın arama ve çıkarma ruhsatını” (yani iznini) kim verdi?
Aynı hikaye!
Bir varmış.
Bir yokmuş.
İzni veren susuyor!
“Niçin susuyorsun?” diye soran olmamış. Ben sorayım: Sayın Devlet Büyüğü; “Kazdağları’ndaki kıyıma göz göre göre izin verdiniz, niçin?”

★★★

Unutmuş olamazsınız.
Hatırlayın.
Yasa vardı:
Bütün Hazine arazilerinin özel kişi ya da şirketlere tahsis edilmesi Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.
Yasa vardı.
Bütün orman arazilerinin özel kişi ya da şirketlere tahsisi Orman Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.
Yasa vardı.
Ülke toprakları altındaki tüm madenlerin arama ve işletme ruhsatlarının özel kişi ya da şirketlere tahsis edilmesi Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.

★★★

Sayın Devlet Büyüğü, o Başbakan sizdiniz ve sonra da Cumhurbaşkanı seçildiniz. Başbakanlığınız döneminde Kazdağları Kirazlı Köyü’nde bugün her görenin yüreğini parçalayan 195 bin ağacın kesilmesi, dağın o bölgesindeki görüntüsünün yolunmuş kaza dönüşmesini seyrettiniz.
Türkiye ayağa kalktı.
Siz susmaktasınız.
Niçin?
Sayın Devlet Büyüğü!
Bir sorum daha var.
Kazdağları’nda 1744 hektar alandaki tüm ağaçları kesecek rahatlıkta arama ruhsatı verilen Kanadalı şirketin, “ithal edip getireceği tonlarca siyanür gümrük vergisinden de bağışık (muaf) mı olacak?” Aslında Çanakkale, 2. teşvik uygulama bölgesi içindeydi ancak Kanada şirketi daha fazla teşvik alabilsin diye 5. bölgeye tanınan süper teşviklerle donatıldı mı?
Hem arama ruhsatı.
Hem işletme ruhsatı.
Hem de teşvik verildi.
Teşvik de verildiyse Kanadalı şirketin ithal siyanürüne vergi yok demektir. Türk halkının benzinine, doğal gazına,  ekmeğine ve peynirine yüksek vergi var. Kanadalının, Türkiye toprağında altın çıkarmak için getirdiği siyanürüne vergi sıfır. Kanadalı teşvikli siyanürle Kazdağları’nı siyanürleyerek çıkartacağı her 100 dolarlık altının sadece 4 dolarını Türkiye’ye verecekmiş.
Bir varmış.
Bir yokmuş.

★★★

Ben izne çıktığımda şairimiz Can Yücel’in, hayata pencerelerini kapatmasının 20 yılı dolmuştu. Can Yücel, Bana Bir Varmış de! Bir Varmış Bir Yokmuş... deme! İçime dokunuyor” diye yazıp ayrılmıştı aramızdan.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Seçimle gelen polisle gider!


Milli irade yok sayıldı. Korku, endişe, huzursuzluk yaratan bir tablo doğdu. Seçimle gelen, polisle gider oldu. Diyarbakır, Van, Mardin Belediyesi’ne yüzde 55 ila 60 oranında yüksek oy desteği ile seçilen 3 başkan, “belediye yönetimine terör bulaştırmış” insanlarsa bunun kararını, somut delilere dayanarak, önce yargı vermeliydi. Kimse terör örgütünü savunamaz, belediye kaynaklarının Kandil’e aktarılmasını da onaylamaz ama iddialar, suçlamalar niçin yargı kararı ile desteklenmedi? Şu tabloya bakın: Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, 3 yıl önce 2016’da “terör dosyası kabarık” iddiasıyla görevden alınmıştı. Ahmet Türk’ün yeniden aday olmasına YSK hiçbir engel bulamadı, demek ki 3 yılda iddialar bir yargı kararına dönüşmedi. Nereye gidiyoruz?