İktidara gelmek isteyenlerin de uşağı olamam. Tekrar altını çizeyim: Ne iktidarların ne iktidara gelmek isteyenlerin uşağı olmayız...
Bugün SÖZCÜ’nün karar duruşması var. Yargıçların önüne çıkacağız. Son sözlerimiz sorulacak. Ben de söyleyeceğim. Sizden saklayacak değilim. Yazılı savunmamın son bölümünü aşağıya alıyorum.
“Sayın Başkan, Sayın Üyeler,
15 Temmuz hain darbe girişimi emperyalist odaklı ve birliğimize, bütünlüğümüze kasıt etmek için yapıldı. Başarılı olsaydı en başta iki kişiyi yok edeceklerdi. Birisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, diğeri de o zaman Başbakan olan Binali Yıldırım. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “FETÖ tarifi” arşivlerde var, bulabilir bakabilirsiniz.
Şöyle tarif ediyor:
FETÖ örgütü:
Dibi ibadet.
Ortası ticaret.
Başı ihanet.
Benim inancım, yaşama biçimim, gazetecilik geçmişim, yazarlık çizgim, demokrasi anlayışım, karakterim, eğitimim, ahlakım, dünya görüşüm, aile terbiyem Cumhurbaşkanı’nın tarifini yaptığı FETÖ’nün bu 3’lü yapısının hiçbir yerinden geçmez, hiçbir yeriyle buluşmaz. Ne onların ibadetinde, ne ticaretinde, ne ihanetinde olmam asla mümkün değildir. Aynı şekilde Başbakan Binali Yıldırım’ın yayınladığı “16 FETÖ Kriterleri” içinde de benim toplu iğne başı kadar bile olsa bir bağlantım yoktur. Bulunamaz, bulunamamıştır (Bu 16 kriterin neler olduğunu ilk yazılı savunmamada dikkatinize sunmuştum. Dosyada var) Bu 3 yazı, FETÖ’den gelen bir emirle, tembihle, ikramla, makamla yazılmış yazılarsa bunun savcı ve bilirkişi tarafından ispatlanması gerekir.
Sayın Başkan,
Sayın Üyeler,
44 yıllık gazetecilik hayatımda şu gerçeği öğrendim. Bir yazar, yazdığı gazetenin okuruyla var olur. Okurun isteğinin, düşüncesinin, inanç ve eğiliminin dışına çıkan yazarın okuru kalmaz, gazete yönetimi de o yazarı gazeteden atar. Ben bu nedenle 8 gazete değiştirmiş bir yazarım.
Şimdi SÖZCÜ’de yazıyorum.
SÖZCÜ’yü kimler okuyor?
SÖZCÜ’yü, iktidarı ele geçirmişler ve geçirmek isteyenler değil halk okuyor. Halka satan bir gazete. SÖZCÜ, muhalefet yapmak için tasarlanmış, bunun için çıkmış bir günlük yayın organı. SÖZCÜ, siyasal İslam’ın (Hem Fetullah Gülen’in ve hem diğerlerinin) katıksız muhalifi olan bir gazete olduğu için SÖZCÜ’yü laikler, Atatürkçüler, AKP’ye oy vermeyenler, Fetullah’a kızan ve hain diyenler, dini siyasete alet edenlere “karşı devrimci” gözüyle bakanlar okuyor. Ben dini siyasete alet eden Fetullah gibi yapılara karşı olan insanların okuduğu böyle bir gazetede yazıyorum. Böyle bir gazetede FETÖ’cülere faydalı, yardımcı, aklayıcı olan bir tek kelime, cümle bile yazamam. Okur hemen anlar. Ben bu gazetede FETÖ’cüleri değil, tam tersine, FETÖ’cülerin yok etmek istediği insanları, eğer onlara bir haksızlık yapılmışsa savunan yazı yazabilirim.
Size iki örnek vereceğim.
İkisinin de arşivde haber kupürleri var. İnternetten hemen çıkartabiliriz.
BİRİNCİ ÖRNEK:
Ergenekon ve Balyoz davalarını Fetullah cemaatinin tezgahından gelme savcılar, hakimler, polisler, “FETÖ’cü kumpaslar kurarak” var ettiler. Bu kumpas davalarının ilk mağduru emekli hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, SÖZCÜ iddianamesi yayınlanıp benim de “FETÖ’ye yardımcı ve faydalı olmaktan” suçlandığım haber olunca şu açıklamayı yaptı; “Biz Silivri’de FETÖ’cü kumpas davalarından hapiste yatarken komutanlar bize selam vermeye korkuyordu. Emin Çölaşan ve Necati Doğru FETÖ’ye karşı savaşıyordu...”
İKİNCİ ÖRNEK:
Balyoz davasından 18 yıl hapse mahkum oldu. 40 ay Silivri’de hapis yattı. Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden yargılanıp beraat etti. 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi sokağa çıktı, askerlere “sizi kandırmışlar, darbe oluyor, kışlanıza geri gidin” diye telkinde bulundu. Bu Tümgeneral Ahmet Yavuz’du ve SÖZCÜ iddianamesi yayınlanınca basına şu açıklamayı yaptı: “Emin Çölaşan ve Necati Doğru’yu iddianameye koymak FETÖ’nün işine gelir. FETÖ’nün ortalığı kırıp geçirdiği dönemlerde bu iki yazar da dik duruşlarıyla bizim saygı duyduğumuz yazarlardı. FETÖ’cü olsalar herkesin FETÖ’ye selam durduğu dönemde kumpas mağduru bizlerin yanında olmazlardı. Bu tip iddianameler yargının enerjisini doğru kullanması adına düşündürücüdür.”
Sayın Başkan,
Sayın Üyeler,
Beni “iktidarların uşağı bir yazar olmadığım” için cezalandırmak istiyorlar. Bu yüzden karşınıza sanık olarak getirdiler. Ben iktidarların uşağı bir yazar olamam. Benim inancım, yaşama biçimim, yazarlık çizgim, demokrasi anlayışım, insanlığa bakışım, yaradılışım, karakterim, eğitimim, ahlakım, dünya görüşüm, aile terbiyem FETÖ’ye yardımcı olmak ile arama dağlar, uçurumlar koyar. “FETÖ’ye kasıtlı yardım etti” diye suçlamak beni ve yazarlığımı lekelemektir. Şerefli yaşama hakkımı elimden almaktır. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Adaletinizin benim şerefli yaşama hakkımı gözeteceğine inanıyorum. Beraat kararı vermenizi talep ediyorum.”
Sanık Necati Doğru.”