Bu akşam 21’de.
Ekran başında karşılıklı oturmuş iki adayın İstanbul üzerinden  “Türkiye’nin geleceğiyle ilgili hesaplaşmasını”  izleyeceğiz.
İsmail Küçükkaya!
Soracak.
İki aday hesaplaşacak.
Seçmen aslında kararını vermiş, İstanbul’u Ekrem İmamoğlu’na uygun görmüştü. “Saymayız” dediler. Zorlama oldu. Vicdanlara oturmadı. Benim gözlemlerime göre İstanbul’un 8 milyon seçmeni, eski kararını, farkı biraz daha açarak, yenileyecek.
Bakıyorum!
Ekrem İmamoğlu otobüse binerken güçlük çekiyor, otobüsten inerken güçlük çekiyor, otobüsten inip yürürken güçlük çekiyor. Kadınlar, genç kızlar, genç erkekler, çocuklar, kucağında bebekleri anneler, çeviriyorlar İmamoğlu’nu sarılıyorlar, dokunmak istiyorlar. Seçim otobüsüne binerken, inerken önünde bir sevgi, umut halkası oluşturuyorlar.
Toplama değil.
Zorlama değil.
Yürekten sarıldılar.
Ekrem İmamoğlu sanki İstanbul’un “susan ağzına dil- duymayan kulaklarına ses- görmeyen gözlerine bakış” oldu. Yenilik ve değişim enerjisini arkasına aldı. Oysa “Gönül Belediyeciliği” sözü vermesine rağmen İstanbul’u kendisi değil Cumhurbaşkanı yönetecekmiş gibi onu öne çıkartarak seçime giren Binali Yıldırım, otobüse binerken, otobüsten inerken, inip yolda yürürken hiç güçlük çekmiyor. Binali Yıldırım’ın da sarılanı var ama onu yeni bir dil, yeni bir ses, yeni bir bakış olarak gören hiç yok.
İmamoğlu yeni!
Yıldırım eski!

★★★

Bu akşam 21’de.
Ekran “yeni ile eskinin bilek güreşini izlemeye”  dönüştürülürse; boşa gider dikkatler, boşa gider saatler, boşa gider vaatler, boşa gider projeler.
Bu akşam 21’de.
Aday Binali Yıldırım, “Ey Ekrem, senin arkanda Nurettin Sözen döneminde İstanbul’da patlayan çöp yığınları var, benim arkamda ise 7 milyar Euro’ya yaptığımız Yeni İstanbul Havalimanı’nın gökyüzüne tırmanan dünyanın en pahalı kulesi var” derse şaşmayın. Ekrem İmamoğlu da şaşmayacak bir şekilde; “O Nurettin Sözen’di, yıl 1974’dü, eskide kaldı. Çöp yığınları patladıysa bedelini seçimi yitirerek ödedi. Ben Ekrem İmamoğlu’yum ve yeniyim; size şunu sorarım: ‘7 milyar Euro’ dış borç bulup İstanbul’a yeni havalimanı yaptınız. Bu borç için yılda 500 milyon dolar faiz ödemekteyiz. Boşalttığınız Atatürk Havaalanı’nı ise sadece Cumhurbaşkanı uçağı insin ve kalksın diye kullanıyorsunuz. Bu nasıl bir kibir, savurma ve gökyüzüne tırmanmadır?”
Bu akşam 21’de:
Biz projeleri yaptık.
Sen çöpü patlattın.
Üzerinden gidilirse.
Fikir söyleyen.
Karşısından fikir bulur.
Şahsilik yapan.
Kanayan kaşına yumruk alır.

★★★

Ekranları izleyen milyonlarca insanın adaydan duymak isteyeceği şudur: Belediye’yi bir sağmal inek yapıp; yakına, yandaşa, sen ben bizim oğlana ineğin sütünü içirmeyeceğim. Suyu yarı fiyatına, doğal gazı ucuz, otobüsü öğretmene, işsize, öğrenciye bedava yapıp, yoksula daha fazla yardım, metro, yeni yol, yeni park, yeni köprü gerekiyorsa dikeceğim ve asıl önemli olan bütün bunları gelir-gider dengesini de tutturarak yapacağım. Ülkeyi ve belediyeyi dış borca batırmayacağım.  İstanbul bütçesinde israf olmayacak, savurganlık, makam otosu saltanatı, işe gelmeyip ama yüksek maaşlarını bankamatikten çeken yüzlerce sömürücü, hırsız havuzcu, namussuz yazar,  gazeteci ve pelikancı da olmayacak. Belediye parasını (belediye ineğinin sütünü) harama-hileye katık yapmayacağım için belediyenin borcu da olmayacak.
İşte hesaplarım.

★★★

Bugün saat 21’de!
Binali Yıldırım, arkamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan var, belediye ineğinin sütü azalırsa bize Ankara’daki devlet ineğinin sütünden takviye verecek, ben de size devletten takviyeli sütü içirmeye davam edeceğim, Ekrem Bey’in arkasında Tayyip Bey yani devlet ineğinin sütü yok. Onu değil beni seçin derse Ekrem İmamoğlu ona mutlaka bir cevap verecektir.
Acaba ne cevap verecektir?
Bu akşam izleyip göreceğiz.