4 dakika 30 saniye yetti. Peşin hükümlü, köhne, paslı, saplantı zihniyeti değiştirdi. Büyük başarı diye yazdılar, konuştular, birbirlerini kutlayıp “içe propagandaya” dönüştürdüler.

4 dakika 30 saniye!

Mucize!

Keramet.

Ermişlerde görülür.

Kendinden menkul.

İhsan.

Lütuf.

İnayet.

Hepsi bu “4 dakika 30 saniyelik video görüntünün” içinde birleşti!

★★★

Bundan sonrasını Washington’a Cumhurbaşkanı heyeti ile giden gazete genel yayın müdürü “Abdi’yi bitiren 4 dakika 30 saniye” başlığı koyup şöyle yazdı:

“Washington yakınlarında “Diyanet Amerika Merkezi” var. Erdoğan-Trump görüşmesinin hemen ardından işte bu merkeze (Türkiye’nin parasıyla yapılmış Diyanet’e bağlı bir bina) geçtik. Merkezin salonlarından birindeki büyük masanın etrafında toplandık. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan içeri girdi. Toplantı masasının hemen karşısında yer alan ekrana baktı. Görevlilere “Video hazır mı?” dedi.  “Hazır” cevabını alınca da “Hadi izleyelim” dedi.

Başladı gösterim.

Profesyonel bir yaklaşımla hazırlanmış bir videoydu bu... PKK’nın bir dizi hain saldırısının görüntüleri vardı videoda. Sonra da bütün bu saldırıların planlayıcısının görüntüsü beliriyordu ekranda: “Mazlum Kobani” diye tanıtılan Abdi adlı terörist. En vurucu kısım ise en sona saklanmıştı: Önce Bağdadi’nin görüntüsü, ardından Abdi’nin görüntüsü ve soru: İkisinin arasında ne fark var? 4 dakika 30 saniye süren video bitti. Hepimiz gözlerimizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevirdik. Erdoğan, “İşte bu videoyu Trump’a izlettim. Senatörler de izledi” dedi. Peki ya tepkiler? Erdoğan, “Trump’ın etkilendiğini gördüm” dedi. Senatörler ise pek renk vermemişler.”

★★★

Yani Trump etkilendi.

Abdi’nin ipini çekecek.

Sonu Bağdadi olacak (!)

Biz 81 milyonuz.

Aptal yerine konduk.

Sanki Türkiye Cumhurbaşkanı heyeti, diplomatlar, elçiler, danışmanlar, halkla ilişkiler; muazzam beceri, keramet, mucize gösterdiler; bu “4 dakika 30 saniye video görüntüleri” Amerika’da 400 kanalda birden yayınlandı, bütün Amerikan halkı, senatörleri, üniversiteleri, aydınları, lobileri hepsi bu videoyu seyrettiler ve “Abdi’nin Bağdadi’den bir farkı olmadığına” kesin inandılar.

Videoyu çekmişler.

Washington’a götürmüşler. Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptırdığı binada yine kendileri seyretmişler fakat sanki bütün Amerikan halkına bu videoyu izletme başarısı göstermişler, 4 dakika 30 saniyelik video hakkında Amerikan gazetelerinde sayfa sayfa dikkat çekici yazılar yayınlatabilmişler gibi yazıp anlattılar.

Ayıptır!

★★★

Ben izne çıkıyorum.

Yıllık iznimin kalan bölümünü aybaşına kadar kullanacağım. Eğer bu “4 dakika 30 saniye Abdi’yi bitirmeye yetti” ise ben izinden dönünce görmek isterim. Suriye’deki ABD askerleri nasıl Bağdadi’yi sıkıştırıp kendi kendini patlatmasını başardılarsa Abdi’nin de sonu böyle olması gerekir.

Görmezsem!

Bu gezilerin tek amacı “Türk halkını kandırmak” diye yazmaya devam edeceğim.

★★★

HOŞ GELDİN SERPİL!

Serpil Yılmaz da SÖZCÜ’de yazmaya başladı. Hoş geldin Serpil! Genç ve iyi gazeteciler SÖZCÜ’de toplanıyor. Hayatın diyalektik akışı böyle gerektiriyor. Göreceksiniz, genç kalemler bizi geçecekler.