Hürriyet Gazete-si’nden 44 yazı emekçisi toplu olarak işten atıldılar. Çirkin bir yol izlendi.

Yüzlerine söylememişler. Evlerine “seni işten atıyoruz” diye postayla mektup göndermişler.

Bu hoyratlık!

Bu kabalık!

Bu vahşilik!

Her sektörde bunu yapan tek tük işveren var. Hürriyet Gazetesi 1948 yılının 1 Mayıs günü yayın hayatına başladığında onun kurucusu yazar, şair, mizahçı Sedat Simavi’ye “Sen bu gazeteyi kime satmak için çıkartıyorsun, iktidara satmak için çıkartıyorsan öyle çok gazete var” dediler.

Simavi’nin cevabı:

-Ben halka satacağım.

Bu gazetenin kağıt, boya, baskı, dağıtım, yazarlara, muhabirlere, çalışanlara maaş, devlete vergi, patronun kârı hepsini okurumun verip gazeteyi satın aldığı paradan karşılayacağım.

Hürriyet bu!

İlkesi buydu!

Varlık sebebi, “sadece halka satılmak” üzerineydi. Sedat Simavi, ayrıca bizim Gazeteciler Cemiyeti’nin de kurucusudur. Cağaloğlu’ndaki Cemiyet binasının duvarında genç gazetecilere seslenen bir sözü var: “Gerekirse kalemini kır ama asla satma...”

Hürriyet’in kimyası buydu. Bu kuruluş kimyası ile “Amiral Gemisi” yani lider oldu. Yeni çıkan ya da okur beğenisini kazanıp çok satmak isteyenler Hürriyet’in bu kimyası ile ilkelerini taklit ettiler. Bizim SÖZCÜ de Hürriyet’in ilkelerini izlediği için şimdi lider gazete oldu.

★★★

Hürriyet Gazetesi’nde işine son verilenlerin haberini “bu yukarda yazdığım ilkeler” açısından okuyup değerlendirmek zorundayız. Hürriyet’i eski sahibi Aydın Doğan’dan yeni sahibi rahmetli Erdoğan Demirören, gazetenin bilançolarında 10 yıldan beri zararda olduğunu bile bile, göre göre aldı.

Aslında almadı.

“Al...” dediler, aldı.

Hürriyet, Türkiye’yi yöneten siyasi iktidar aleyhine çatlak ses çıkmasın, muhalefet yapmasın, gerçekleri gizlesin, iktidarı övsün, yağlasın diye satın alındı. Hürriyet’i satın alacak (Posta- CNN Türk- dergiler ve diğer yan yayınlarla birlikte) para olan 700 milyon doları da Ziraat Bankası’ndan kredi olarak verdiler. 2 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli bu kredi, devlet bankasından niçin verildi? Zarar eden bir gazete, üstelik ihracat yapmıyor, döviz kazancı yok fakat devletin bankası Hürriyet’i satın alacak iş adamına “dolar kredisi” açıyor.

Niçin?

Aç dediler.

Açıyor, açtı.

“Halka satılacağım” yayın ilkesi ile çıkan Hürriyet, böylece iktidara satıldı.

İlkelerini yedi.

Ve öldü.

İlkelerini yediği için lider gazete olma ve amiral gemisi diye anılma özelliğini yitirdi. 400-500 bin satmak üzere personel gideri hesabı planlamış gazete 40-45 bin satışa düşünce iyice kan kaybetmeye başladı. Devlet ve iktidar kurumlarının reklam desteği de kan kaybını karşılayamaz duruma geldiği için şimdi muhabirlerini kovuyor.

★★★

Bir önemli soru var.

Hâlâ cevap bekliyor:

Hürriyet’i Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan azar işitti diye hüngür hüngür ağlayarak rahmetli Erdoğan Demirören,  dolar kredisini niçin özel bir bankadan ya da bir yabancı bankadan alamadı da Ziraat’den
aldı? Ziraat Bankası’ndan verilen yaklaşık 700 milyon dolar kredinin son durumu ne oldu?

Bu devlet bankası!

Yani halkın parası!

Geri ödendi mi?

Ziraat’in 700 milyon dolarına bankacılık deyimi ile “takla attırıldıysa” yeni koşullar nelerdir? Niçin halkın haberi olmuyor? Demirören ailesi şimdi elindeki bazı şirketleri OYAK’a satma planı içinde olduğunu açıkladı. Demirören’in bazı şirketleri OYAK’a çok yüksek bedelle mi satılacak? Burada da yine bir iktidar desteği mi var?

★★★

Söylemesi ayıp ben, “Gerekirse kalemini kır fakat asla satma...” diyen gazeteciliğin yaşamasını isteyenlerden biri olduğum için Hürriyet’ten atılan 44 yazı emekçisinin haberini bu açıdan değerlendirdim!

Eksiklerim varsa affola!