Kartal’da Merkez Mezarlığı’nda yatıyor. “Bunlar kamu bankası dolandırma peşinde...” sözleriyle sıcak gündeme paslı bir kılıç gibi saplanan Kartal Dragos’da “Pırlanta TEKEL arazisi” ile Neyzen Tevfik’in mezarı birbirine yakındır.

1879’da doğdu.

1953’de öldü.

Şair, yazar, fikir ve düşünce adamı Neyzen Tevfik Kolaylı’yı bilen bilir. Bilmeyenler için şu özeti yapayım: Her türlü uygunsuz, yolsuz, haksız, yalancı, Allah ile aldatan, devlet malı yiyicisi, oy ve itibar ile kandıran kim varsa hepsine birden korku tanımayan kalemiyle kocaman mizah taşları atardı. Sözü (taşlayan şiirleri) ile, dürü (rakısı) ile ülkemizin en hayırlı evlatlarından biriydi Neyzen Tevfik...

4 kuşaktır okunuyor.

Dedeler. Babalar.

Oğullar. Kızlar.

Baskısı bitmiş eski kitapları satan sahaf dostlarımın bana söylediğine göre genç kuşak (torunlar) da Neyzen Tevfik’i şu sırada keşfettiler okuyorlar.

★★★

Okuyoruz da ne oluyor?

Kirlenme devam ediyor.

Hatırlıyor musunuz?

Fetullahçı polisler ile savcılar Devlet Bankası Halkbank’ın genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde 4.5 milyon dolar sakladığını bulmuşlar, videoya çekmişler sonra “yollar ayırılınca” iktidarı devirmek için basına sızdırıp yayınlamışlardı. Hapse girip 70 gün tutuklu kaldıktan sonra “suç vasfı değişmiş olabilir” gerekçesiyle serbest kalan Halkbank genel müdürü yeniden banka yönetimine alınmıştı. Bankalardan sorumlu bakanlık yapmış parti kurucusu Babacan, buna itiraz etmemişti. Parti kurucuları dönemin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönemin yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu bu “kirli-pasaklı duruma” hiç karşı çıkmamış, genel müdüre birlikte kol- kanat- kalkan olmuşlardı.

★★★

Aynı Halkbank, Davutoğlu’nun Vakfı’na “tahsisle” sunulan “TEKEL’in pırlanta” arsasını teminat olarak kabul edip 300 milyon TL (şimdi faiziyle 417 milyon) kredi verdi. Oysa “tahsisli TEKEL Arsası” TMMOB’nun açtığı dava nedeniyle mahkemelikti. Mahkemelik bir arsanın “teminat” olarak kabul edilmesi ve bu kadar yüksek kredinin verilmesinin “bankayı dolandırma amaçlı olabileceğini”ne dönemin Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne dönemin eski Cumhurbaşkanı Gül, ne dönemin Başbakan’ı Davutoğlu, ne bankalardan sorumlu eski bakanı Babacan akıl edip, uyarmadılar, dile getirmediler.

O zaman beraberdiler.

O yıllarda hep birlikte yoksul semtlerin cami avluları ile kahvelerinde halktan oy isterken şu örneği anlatıyorlardı: “Hazreti Peygamber (SAS) bir gece sabaha kadar uyuyamadı. Eşi sebebini sorunca “Dün gece yerde bir hurma gördüm, aldım yedim. Sonra aklıma geldi ki, ya o hurma beytülmale (devlet hazinesine) aitse....”

★★★

Hazreti Peygamber’in yüksek ahlakından örnek sergilenirken bakan oğullarının evlerinde içi döviz dolu para kasaları da çıkmıştı.

Kasetler montaj mıdır?

Sesler gerçek midir?

Rüşvetler yüklü müdür?

Kim ne kadar yedi?

Yedikleri kimin parasıdır?

Yedirdikleri kimin hakkıdır?

Bütün bu soruların cevabını bulmak çok kolaydı. Haklarında rüşvet iddialarıyla yüklü fezleke düzenlenmiş 4 bakanı, Yüce Divan’a götürecek yolun önü tıkanmıştı.

Yine beraberdiler.

4 bakanı birlikte korudular.

★★★

Şimdi ayrı düştüler.

Senin tencere kara.

Benimki kalaylı.

Yeni parti kurmaya hazırlanan eski yol arkadaşlarına “Halkbank’ta yaptığınız dolandırıcılığa girer” diye bağırıyor.

Neyzen Tevfik yaşasaydı!

“Fenalık kirlenmededir...” diye hatırlatır, “Tahret (temizlik) olmadıktan sonra Kabe de bir Bithane de bir...” diye taşlardı.