Bu benim başıma gelmemeliydi, biz bu duruma düşmemeliydik diye kurar, kurar... İyi düşünme hissini bütünüyle yitirir.

Acı duyar.

Kaçmak ister.

Kaçıp kurtulmak.

Gizlice...

Habersizce kaçar.

Ölümü seçer.

İstanbul’un orta yeri en eski mahallesi Fatih’te aynı aileden 4 kişi birlikte “siyanürü meyve suyuna karıştırıp içtiler” ve sessizce, gizlice, habersizce ölümü seçtiler.

Kardeştiler.

60 yaşındaydı biri.

Değeri 56 yaşında.

En küçük 48’indeydi.

54 yaşındaydı kız kardeşleri Oya ve siyanürlü meyve suyunu o hazırlamış, önce kardeşlerine içirmiş ve en son kendisi yudumlamıştı.

Son sözleri neydi?

Ne dediler birbirlerine?

Sarılarak mı veda ettiler?

Apartman dairesinin giriş kapısına “Dikkat siyanür var... Polis çağırın...” diyen yazıyı hangisi astı? Ne önemi var bu soruların. Siyanür, acı badem kokusundadır. Meyve suyuna karıştırılıp içilince yıldırım hızıyla kanın dokulara oksijen taşıyan sistemini durdurur.

★★★

Oya’nın yakın arkadaşı 35 yıllık sırdaşı Serpil Alkan anlattı:

Sıkıntıdaydılar.

Geçinemiyorlardı.

Kirada oturuyor, tüm dar gelirli yoksul aileler gibi kirayı, elektrik, su faturalarını zamanında ödeyemiyor, günde 6 ekmek, bazen 10 ekmeği bakkaldan borç defterine yazdırarak alıyorlardı. Bakkala 2.260 TL borçları birikmişti. Ev sahibi kirayı artırmak istiyordu. Mahkemelik olmuşlardı. 3 yıl önce toprağa verdikleri annelerinin tedavisi için bankaya da 60 bin lira borçluydular. İki büyük kardeş işsizdiler. Küçük erkek kardeş getir-götür işi (motorlu kuryelik) yapıyordu ama düzenli değildi...

Oya’nın sesi güzeldi.

Düğün salonlarında şarkı söylüyordu ama kazandığı aileyi geçindirmeye yetmediği için Mimar Sinan’da resim okuyan öğrencilere modellik de yapmaya başlamıştı. 130 kiloya çıkmıştı ve “Nü pozu verirken çocuklar bana gülüyor ve bu benim çok gücüme gidiyor” diyordu.

★★★

Onurluydu aile!

Gururluydular.

Ramazan ayında gelen erzakları bile “Bizden daha çok ihtiyacı olanlar vardır... Onlara verin” diye kabul etmiyorlardı. Aile Bakanlığı’ndan sosyal yardım istemediler. Aç dolaşıyorlardı ama yeşil kart almayı da kendilerine yakıştırmadılar.

Acı içindeydiler.

Sessizce.

Habersizce.

Kurtulmak istediler.

Ölümü seçtiler.

★★★

Bir resmi bilgi:

Türkiye’de giderek artan yoksulluk, bu yılın ilk yarısında aylık geliri 852 liranın altına gerileyen 366 bin kişiyi daha desteğe muhtaç hale getirdi. Yeşil Kartlı vatandaş sayısı 8 milyon 623 bine ulaştı. Türkiye’de yıllık geliri 10 bin 670 lira olan yani aylık yaklaşık sadece 1000 TL gelirle yaşamak zorunda kalan 16 milyon 888 bin kişi bulunuyor. Bu da Türkiye nüfusunun yüzde 21.2’sine denk geliyor.(Kaynak Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK ve Türkiye İstatistik Kurumu 2018 ve 2019 verileri)