Mena Mangal, Afganistan’da televizyon haberciliği yapan bir hanım gazeteciydi. 40 yaşlarındaydı.
Gizlenen.
Saklanan.
Üstü örtülen.
Duyulmasın istenen haberleri, yorumları, olayları, olayların ardındaki gerçekleri, TV’den yayınlayarak ülkesine ve insanlığa faydalı olmayı görev edinmişti. Devlet kanalında iş vermemişlerdi. Özel kanallarda sunuculuk yapmaktaydı.
Duruşu özgürdü.
Afganistan’da kızların da okula gönderilmesini savunuyordu. Duruşundan ve düşüncelerinden ötürü “öldürülmekle... linç edilmekle...” tehdit ediliyordu.

★★★

Mena Mangal.
Başkent Kabil’de yaşıyordu.
Saat sabah 07.20’ydi.
Evden çıktı.
İşine gidecekti.
Durağa geldi.
Araç beklemeye başladı.
Motosikletli 2 kişi hanım gazeteci Mena Mangal’ın araç beklediği durağa doğru hızla geldiler. Ellerinde silahları vardı. Önce havaya ateş ettiler. Araç bekleyen diğerleri korkuyla kaçarak sağa sola dağıldı. 2 silahlı adam, Mena Mangal’ın göğsüne nişan aldılar.
Gazeteci can verdi.
Katiller kolayca kaçtılar.
Afganistan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, “kaçanların takip edildiğini” açıkladı.

★★★

Afgan hanım gazetecinin öldürüldüğü günün bir önceki gecesinde Türkiye’de televizyon gazetecisi ve yazar Yavuz Selim Demirdağ, başkent Ankara’da evinin önünde saldırıya uğradı.
Doblo araçla gelmişlerdi.
7 kişiydiler.
Sopalarla “Öldürün....” diye bağırarak 7’si birden saldırdılar. Başına vuruyorlardı. Yavuz Selim Demirdağ da gizleneni, saklananı, örtüleni, yalanı, soygunu, kumpası anlatan bir gazeteciydi.
Özetle!
Afganistan’ı yakaladık.

★★★

Türkiye ekonomik gelişmişlik açısından dünyada 19’uncu sırada. Bu noktaya Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk ve kadrosunun “ilerici atılımları” sayesinde yaptığı yapısal ve zihinsel değişikliklerle geldi. Ancak Türkiye, dünyada “hukuk, adalet, şeffaflık, demokrasi, insani gelişmişlik açısından 92. sırada” çakıldı kaldı. AKP ve lider kadrosu, “ekonomik gelişmişlikte 19. sıra ile insanı gelişmişlikte 92. sıra arasındaki makası kapatacakları sözünü vererek” iktidara gelmişlerdi.
17 yıl geçti.
Sözlerinde durmadılar.
Şeffaflık, temel hakların korunması, kişinin can ve mal güvenliği, hukukun üstünlüğü, vatandaşın adalete ulaşabilmesi, iktidarın gücünün sınırlandırılması, yolsuzlukla mücadele ölçülerinde Afganistan’ın düzeyine indik.
Afganistan’da!
Gazeteci kurşunlandı.
Türkiye’de!
Muhalefet liderine linç!
Gazetecinin canına kast!
Bu açıdan bakınca Afganistan’ın da altında bir sıraya doğru hızla gidiyoruz.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Çaldılar!


Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın partisi, 17 yıl içinde girdiği her seçimi kazandı. Bugün yitirdiği her seçimi “iptal ettirme” peşine düşmüş görüntüsü vermeye başladı. Bir partili vatandaş da bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için Binali Yıldırım’a iftar sonrası “İstanbul seçimi neden iptal oldu?” diye sordu. Yıldırım, “Çok basit, çünkü çaldılar” diye cevap verdi. “Çaldılar...”  kelimesi ağızdan çıktığı anda insanların aklına hemen İstanbul Büyükşehir Belediyesi kasasından yapılan bağışlar gelir. AKP’li başkanlar yönetimi sırasında TÜRGEV’e: 51 milyon lira. Okçular Vakfı’na: 16 milyon lira. Ensar Vakfı’na: 28 milyon lira. TÜGVA’ya: 74 milyon lira. Aziz Mahmut Hüdai Vakfı’na: 17 milyon lira olmak üzere bu tür vakıf ve derneklere toplam “1 milyar lira” bağış yapıldı. Parası, malı, mülkü, zenginliği olanların kendileri bağış yapmak, olmayana vermek için vakıf kurarlar. Bu durumda ağızdan “Çaldılar” kelimesi çıkınca akla hemen “belediye parasının bağış adı altında” yandaş vakıflara aktarılması geliyor. Binali Yıldırım’ın bu “çalmayı çağrıştıran bağışları” İstanbul halkına anlatması gerekiyor.